CİNSEL SAĞLIK ENSTİTÜSÜ DERNEĞİ'NDEN İTİRAZ!

Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği Başkanı Dr. Cem Keçe, "Dizilerdeki cinsel içerikli sahneler yanlış mesajlar veriyor" diyor

CİNSEL SAĞLIK ENSTİTÜSÜ DERNEĞİ'NDEN İTİRAZ!

Televizyon programlarında reyting rekorları kıran bazı dizilerdeki cinsel içerikli sahnelerin topluma yanlış mesajlar verdiğini belirten Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Başkanı Dr. Cem Keçe, "Türkiye'de izlenme rekorları kıran dizilerde tecavüz, cinsel taciz veya erken yaşta evlilik travmaları yaşayan başroldeki kadınlar nedense psikoterapi görmüyor. Senaryolardaki bu eksiklik, milyonlarca Türk kadınına çok yanlış mesajlar veriyor" dedi.

Dizilerde gerçek cinselliğin ciddi bir şekilde ele alınmasını gündeme ilk getiren Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED), bu konuyu tekrar tekrar kamuoyuna sunmakta kararlı. CİSED Başkanı Dr. Cem Keçe, dizilerde tecavüz, taciz, çocuk yaşta yapılan evlilikler gibi travmalara maruz kalan kadınların senaryo gereği dizideki rollerinde bu travmalardan sonra profesyonel yardım almadığını söyledi. Dizilerde kadınların tecavüze uğradığını ve ağır bir travma içine girdiğini belirten Keçe, "Buraya kadar her şey gayet çarpıcı işleniyor. Ancak gerektiği gibi psikolojik destek görmüyor. Tecavüze uğruyor, bir psikoterapistten profesyonel destek almıyor. Peki, kadınların suçu ne? Kadın, uğradığı tecavüzle kalıyor ve senaryo izleyiciye, 'Kadınlar, travmaları ile baş başa kalır ve çaresizlikle durumlarını kabullenirler' mesajı veriliyor?" diye konuştu.

'DİZİLERDEKİ SAHNELER UMUTSUZLUK MESAJI VERİYOR'
İzlenme rekorları kıran dizilerdeki cinsel içerikli sahnelerden bahseden Keçe, "'Hayat Devam Ediyor' dizisinde Hayat, 15 yaşında ve yetişkin olmamış bir kız. Sevdiği ve cinsel birliktelik yaşadığı genç, kuzeniyle nişanlanıyor ve sonrasında namusunu kurtarmak için bir adamla zorla evlendiriliyor. İlk gecede Hayat, dedesi yaşındaki adamı ebeveyn figüründe görüyor ve ilişkiye girmenin suçluluğunu yaşıyor. Dini nikahlı kocasından korkuyor, iğreniyor, kasılıyor, bacağını kapatıyor. Büyük bir duygu karmaşası içine giriyor ve sonrasında defalarca şiddete maruz kalıyor. İşte bir ucu vajinismusa kadar gidebilecek bir cinsel işlev bozukluğu vakası ile karşı karşıyayız. Hayat böyle devam edemez. Senaryo insan manzaralarını çok çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor, büyük bir dram gerçekmiş gibi yansıtılıyor, ama devamında hiçbir psikolojik yardım arama veya terapi görmeyle ilgili bir sahne ve mesaj yok. İşte böyle olunca da, ekran karşısındaki kadınlar ve aileler çaresizliği kabullenmek zorunda bırakılıyor. Dizilerle kadınlara yüklenen çaresizlik rolü ve kadınlarımızın yaşadığı duygusal ve cinsel karmaşalar farkından olmadan normalleştiriliyor, tedavisi gereksiz gibi umutsuzluk mesajları veriliyor" şeklinde konuştu.

Türkiye'de erkeklerin yüzde 70'inin, kadınların yüzde 80'inin cinsel problemi olduğunu iddia eden Keçe, "Bazı dizilerde tecavüze uğrayan bazı kadınlar düzenli olarak terapiste giderek profesyonel yardım alıyor ve bu sahneler de oldukça etkili bir şekilde izleyiciye sunuluyor. Böyle olumlu örnekler ortadayken tecavüz, cinsel taciz, çocuk yaşta yapılan evlilikler ve benzeri konuları işleyen ağır dram dizilerinde cinsel travmalar sonrası senaryo gereği psikolojik yardım alınan sahnelerin yeterince olmaması oldukça düşündürücü. Çünkü Türkiye'de erkeklerin yüzde 70'i, kadınların ise yüzde 80'i cinsel sorun yaşıyor. Yani cinsel sıkıntılar en yaygın memleket meselesi" ifadelerini kullandı.

'DİZİLERDE CİNSELLİK OLSUN, EROTİZM DEĞİL'
Dr. Keçe, medyanın devlet gibi bir rolü olduğuna dikkat çekerek, dizilerin aslında izleyici tarafından gerçek hayatın bir parçası olarak algılandığını ifade etti. Dizilerin eğlence amaçlı olsa da toplum tarafından hayatın bir parçası olarak görüldüğünü söyleyen Keçe, "Birçok kişi senaryodaki karakterlerle özdeşleşmektedir. İşte bu kadar önemli bir görsel gücün mutlaka toplumun büyük bir kısmını ilgilendiren cinsel sorunların kader olmadığına ve tedavi edilebilir olduğuna dair olumlu mesajlar vermesi şarttır. İnsanlara cinsel terapi, psikoterapi, aile ve evlilik terapileri gibi psikolojik yardım alma seçeneklerinin varlığının anlatması lazım. Bizim dizilerde cinsellik olsun sözümüzden kastımız, asla erotizm ve erotik öğeler kullanılsın anlamında değildir. Senaryolarda cinsel sorunların tedavisinin olabileceğine dair mesajlar verilmeli. Mademki cinsel travmalar ve cinsellik bu kadar etkileyici dramlara yol açıyor, o zaman tedavisinin olduğunun da topluma anlatılması gerekiyor. Bugüne kadar cinsel işlev bozukluklarının tam anlamıyla ele alındığı bir dizi yok. Mesela ülkemizde her evli on kadından birinde görülen vajinismuslu bir çiftin dramını ve tedavi süreçlerini işleyen veya erken boşalması ve iktidarsızlığı sebebiyle cinsel terapi alan bir adamın acılarını konu alan bir dizimiz şu ana kadar olmalıydı" dedi.