‘Diriliş: Ertuğrul’ dizisi yayımlandığı ilk günden beri reyting rekorları kırıyor. Yapımda Turgutalp olarak karşımıza çıkan Survivor ile adını duyuran Cengiz Coşkun, modellikten oyunculuğa geçişini anlattı. Röportaj: EDA SOLMAZ / VATAN
Tüm hayatınız dizi üzerinden dönüyor gibi... Hayatım şu anda tamamen diziye ve oyunculuk eğitimime odaklı. Craft’da bir yıldır eğitim alıyorum. Set haftada 5 gün sürüyor.
Oyunculuk ile içli dışlı olma hali nasıl başladı? Böyle önemli bir diziye başladığınız zaman oyunculuğa da kafa takıyorsunuz. Bunun için de ciddi bir emek harcamanız gerekiyor. Kendi özel zevklerinizden de feragat etmeniz gerekiyor. Önemli olan oyunculuğu ne kadar istediğiniz. Ben modellikten sonra oyuncu olanlardanım. Oyunculuk ise çok farklı bir süreç.
Bunu gerçekten istiyorsanız emek harcamanız gerekiyor. Bunu anladım ve Craft’da ders almaya başladım. Mesela yazın Amerika’ya gidip eğitim alacağım. Kendinde kapalı olan ve baskıda kalan duygularını fark edip, ortaya çıkartıyorsun eğitim sayesinde. Oyunculuk yapmak için ihtiyacımız olan her şey yaşadıklarımızda ve içimizde.
İlk oynadığınız diziyi izlediğiniz zaman ne hissetmiştiniz? Hiç beğenmemiştim kendimi. Sonrasında oyunculuk bende çok büyük bir tutku oldu. Modellikten çok farklı. Modellikte sadece poz veriyorsunuz, burada insan psikolojinin ruhunu yansıtmak zorundasınız. Oyunculuk kadar çok az meslek bu kadar keyif verir insana.
Oyunculukla beraber kendinizi entelektüel anlamda geliştirdiniz mi? Her şey değişti. Kitap çok okurdum eskiden ama bilim kurgu üzerineydi. Artık birçok tiyatro oyunu, sinema ve sanat tarihi ile ilgili kitaplar okuyorum. Okudukça çok daha kendimi iyi hissetmeye başladım. Daha önceden dinlediğim müzikler çok kısıtlıydı. Her türlü müziğe açık olmaya başladım. Mesela klasik müzik hayatıma girdi. Bunların aslında ne kadar beslediğinin farkına vardım. Biraz yaş ile de alakalı.
30 yaşından sonra mı keşfettiniz? Aynen öyle. Önceden aklı havada ve daha serseri ruhlu bir adamdım. Şu anda işime karşı sorumluluk sahibiyim.
Savaş sahneleriniz çekilirken kondisyon önemli oluyor mu? Evet, çok önemli. Zaten sporculuktan geldiğim için spor, disiplin yarattı. Dirilişin etkisinin bu kadar yoğun olacağını bekliyor muydunuz? Yapımcımız Mehmet Bozdağ gerçek bir dünya yaratmak için büyük emek harcadı. Biz gerçekten o döneme ait en gerçekçi dünyayı yarattık. İnsanlar o dünyanın içine girip, sürüklendiler.
Turgut Alp karakterinin kıyafetlerini giydiğiniz an havaya giriyor musunuz? Giyer giymez vücudumun şekli, tavrım, oturuşum, bakışım değişiyor. Kıyafetler ağır ama çok da değil. Sürekli at üstünde ve doğadayım. O doğal ortamı yaşamak beni deşarj ediyor.
Sosyal medyada sizin için “kaslı erkeklerin salak olmadığının kanıtı” demişler. Öyle bir ön yargı mı var? Çok teşekkür ederim bunu diyenlere. Evet, öyle bir ön yargı var insanlarda. Fit bir vücudu varsa aptal, sadece vücudu ile alakalı bir adam olduğunu düşünürler. Ama böyle olmadığımı göstermiş olmaktan dolayı çok mutluyum. Sanırım Survivor’a katıldığım zaman beni gerçekten tanıdılar. Belki oynadığım projelerden dolayı insanların gözünde güçlü bir imaj çizdim. Aslında bir o kadar da duygusal
Gece hayatını sever misiniz? Geceleri dışarı çıkıp, içip dağıtan bir adam değilim. Öyle dönemlerim oldu ama 20’li yaşlardaydı. Her genç adamın da yaşaması gereken tecrübeler olduğunu düşünüyorum.
Kadınlardan oluşan büyük bir hayran kitleniz var. Bu durumlar sizi utandırıyor mu? Bunları konuşmak beni utandırıyor. Keyif de veriyor tabii ki... Hayatta en çok keyif veren, beni gururlandıran şey takdir edilen bir iş yapmak.
Sakallarla yaşamak zor mu? Hep kirli sakal kullanırdım, hiç zorlanmıyorum. Yemek yerken ağzım yüzüm biraz yemek oluyor.
Maço musunuz? Tadında. Tatlı sert diyelim biz ona... (gülüyor)