Güzel oyuncu Canan Ergüder Vatan Gazetesi'nden Banu Duran'ın sorularını yanıtladı.
Güllerin Savaşı dizisinin Gülfem’i Canan Ergüder 32 yaşından sonra yakaladığı şöhretle ilgili şöyle diyor: ‘Benim için saygınlık popülerlikten daha önemli. Bir mekanda tüm gözler bana çevrilince kasılıyorum.’
Yaz tatiliniz nasıl geçti? Süper geçti, çok mutluyum tatil yapabilmiş olmaktan.
Nedir tatil anlayışınız? Değişik ülkeler görmek. Çok lüks vs. olmasına gerek yok. Yeter ki deniz, güneş, kum olsun gerisi benim için sorun değil.
Bikinili göremeyecek miyiz sizi? Yok göremezsiniz; ona dikkat ediyorum.
Kendinizi nasıl sıfırlıyorsunuz peki? Bu değişiyor ama... Bu sefer yazın hiç makyaj yapmamak, saçımı kimseye dokundurtmamak benim için daha ön plana çıktı; öyle sıfırlandım. Çünkü çekimlerde cildim ve saçım çok yıprandı.
Dizilerin çalışma sürelerinden siz de şikayetçi misiniz? Kesinlikle evet. Gereksiz uzun çünkü çalışma saatleri. Artık yüzlerimiz düşüyor. Güzel görünmemiz gereken yerlerde çok güzel görünemiyoruz. Ancak yapacak bir şey yok çünkü vakit yok. Altı günde bir uzun metraj film çekiyoruz.
Peki "Bu tempodan yoruldum ileride sadece tiyatro yapacağım" gibi bir cümleniz var mı? Zaten ben genelde öyle çalışıyorum. Bir dizi yapıyorum, o dizi şanslıysam tutuyor. Bunu kaliteli şekilde bir veya iki sene devam ettirebilmişsem zaten hemen başka bir şeyin üstüne atlamıyorum. O sırada da tiyatro yapıyorum zaten.
Güllerin Savaşı dizisinden sonra sizi yeniden tiyatro veya sinemada görebilir miyiz? Bu tarz işlerde önceden plan yapmayı sevmiyorum. Bakarsınız hemen çalışmak istiyorum diyeceğim bir proje çıkar. Çünkü televizyonda çalışmak isteyeceğiniz proje çok az çıkıyor.
O yüzden ben hep kazandığımı kenara koyup saçma harcamalar yapmayıp kendimi suspanse etmek tarafındayım... Umarım hiçbir zaman istemediğim işleri kabul etmek zoruna kalmam.
Tüm gözlerin üzerime çevrilmesi rahatsız edici Şöhreti 32 yaşından sonra tatmış biri olarak şu an ne ifade ediyor?
Hiçbir şey ifade etmiyor. Tabii ki egomu arkada bırakamayacağım bir meslek içerisindeyim. Baktığında alkış için yaptığın bir mesleği seçmişim. Dolayısıyla onun içindeki narsistik faktörü es geçemeyeceğim ama o kadar da fazla önem vermemeye çalışıyorum. Anı değerlendiremeye ve kaliteli işler yapmaya çalışıyorum. Saygınlık benim için her zaman popülerlikten daha önemli. O yüzden saygı göreyim yeter.
Bir restorana girdiğinizde tüm gözlerin size çevrilmesinden sıkılıyor musunuz? Onun rahatsız edici tarafı var. O anda nasıl bir haleti ruhiye içinde olduğum önemli. Moduma göre bazen gülümsüyorum, bazen de içime kapanıp başımı öne eğiyorum. Açıkçası kasılıyorum. İnsanın beden dili değişmeye başlıyor.
İstanbul'daki Gece hayatını çok yozlaşmış buluyorum Sizi pek Gece hayatında göremiyoruz... Çünkü hep evde zaman geçiriyorum; ev kuşuyum. Yapı olarak öyleyim. En fazla yemek yemeye gidiyorum. İstanbul'daki Gece hayatını çok yozlaşmış buluyorum.
Çalan müzikler, gelen kitle... Bana çok ilginç geliyor giyilen kıyafetler, kadınların tutumları vs. Kadınları kendilerini küçülten poziyonlarda görmekten hoşlanmıyorum... Aslında insanların ne kadar yalnız olduğunu görüyorsun, o çok korkunç geliyor bana... O yüzden beni mutlu eden şeyleri yapıyorum. Yemek beni çok mutlu eden bir şey mesela. Değişik tatlar denemeyi, değişik restoranlara gitmeyi çok seviyorum.
Türkiye'de çok kolay şöhret olunuyor Tırnaklarıyla bir yerlere gelmiş bir oyuncu olarak bir diziyle şöhret olanlara kızıyor musunuz?
Hayır, çünkü benim yaşadığım şeylerle onların yaşadığı şeyi aynı görmüyorum. Başarı eşittir şöhret demek değil. Önemli olan bunun sürmesini sağlamak.
Türkiye'de şöhret olmak çok mu kolay? Evet. Ondan sonra da değeri bilinmiyor tabii. O yaptığın iş bir an için popülerdi. Belki de para bile kazanmadı, sadece ismi duyuldu. O isim üzerinden para kazanmayı deneyince nasıl gümlediklerini görüyoruz zaten.
Erdal Beşikçioğlu ile tekrar oynamak istiyorum - Yurtdışında çalışmak istediğim isim Cohen Kardeşler... Türkiye’de ise öncelikle Nuri Bilge Ceylan. Ayrıca Fatih Akın, Ferzan Özpetek... Oyuncu olarak da tekrar Erdal Beşikçioğlu ve Fikret Kuşkan’la oynamak çok isterim.
- Yemek konusunda bilgim çok fazla. Kendi kafama göre de yemek yapabilirim. Hamur da açarım istersem.
- Hayatımdaki erkeğe de özenli sofralar kurarım. Ama uzun zamandır yapmıyorum. Çalışırken mümkün değil. Benim için obsesif bir durum bu. Hazılıklar 3 gün öncesinden başlıyor. Markete gidip almak, kesip biçmek, yemeği yapmak hepsine ayrı gün gerekli.
- 14 yıl Amerika’da yaşadım. Tekrar yurtdışında yaşamayı istemiyorum ama arzum işimi enternasyonel olarak yapmak. Artık 39 yaşındayım, bazımı Türkiye’de tutmak istiyorum.
En büyük defom fazla kontrollü biri olmam Mükemmeliyetçi misiniz? Evet.
Karşınızdaki erkeğin de mükemmel olmasını istiyor musunuz? Benim en büyük defom kontrolcülük üzerine. Fakat bu daha çok kendimedir, başkasına değil. Karşı tarafa da bunu yaptığımı görürsem geri çekilirim. Karşı tarafın üstünde böyle bir baskı kurmuyorum. Uygun bir partnerse o zaten baştan belli oluyor.
Kontrol freak (kontrol manyaklığı) durumu mu var yani sizde? Var ama bırakmaya çalıştığım bir özellik. Özgürlüğüne düşkün bir kadın mısınız? Evet.
Evlilik size uzak bir kavram mı? Evlilik bana çok uymayan bir kavram.
Çocuk? Hayatımda bir çocuk isterim. Bu da evlilikle bağlanıyor. Hayatımda bir çocuk olmasına karar verdiğim noktada evlilik de düşünebileceğim bir kavram. Onun dışında evlilik çok açık olmadığım bir kavram. Hayatın gidişatına bırakıyorum kendimi.
Seksi tarafım da erkeksi tarafım da var Feminen mi maskülen mi tarafınız daha ağrılıkta? İkisi de var. Ruh halime göre değişiyor. Normalde gündelik hayatımda pijamayla dolaşmayı tercih ediyorum. Şalvar, bol pantolon, tayt, tişört giyip gezerim. Üstelik makyajsız ve terlikli...
Hep çok seksi olduğunuz yazılıyor ama sosyal medyada... Her şey olsun içimde. Ne kadar fazlaysa o kadar ortaya çıkarabileceğim karakterler olur. Seksilik de var, erkeksi tarafım da var, evcimen tarafım da... Tezatların insanıyım. Elif Şafak, ‘içimdeki sesler korosu’ demiş.