Can Tanrıyar, gay hareketler yaptığı için Onur Baştürk’ü tokatladığı olayın eşiyle bağdaştırılmasına çok sinirlendi ve bir yazı kaleme aldı. İşte Can Tanrıyar’ın o yazısı..
Açıklama yaptık, anlattık, uyardık ama iki'cins çıkıp' malum 'tokat' olayına yine eşimin adını karıştırmaya kalkmış.. Bu iki beyefendiye söyleyecek çok şeyim var ama arkadaşlarım uyardı: " Dün geç saatte açıklama yaptın, belki de daha önceden, senin açıklaman yayınlanmadan yazdılar' dedikleri için üslubumu bozmadan yazıyor ve "başka yerlerde" görmediyseler "burada" görsünler diye o röportajı yayınlatıyorum.. Attığım tokat için "Burası Teksas mı?" diyenlere tek sözüm var: "Ulan burası dağ başı mı?.. Birlikte kumpas kurup, olayı saptıracağınızı zannediyorsanız, çok yanılıyorsunuz"
Geçen Cuma akşamı bir olay yaşadık...
Adını bile bilmediğim biri karşımda gay hareketleri yapıp, dil oynatınca ve daha sonra da bana doğru gelince bir tokat attım.
Ne yapsaydım?.. Yanağını mı okşasaydım?..
Neyse, küçük bir hadise, uzatmaya değmez...
Ama bunu kalkıp “köşe yazarı”na tokat, gazeteciye dayak gibi yorumlamak ne kadar doğru?.. Bu, o adamın özel hayatı... Benim tepkim de özel hayattaki bir tepkim...
Ve... Dün beni arayan Medyafaresi isimli sitenin tüm sorularına son derece açık bir şekilde yanıt verdim.
En çirkin soru, “Bu şahıs, eşiniz Petek Dinçöz’le ilgili kötü yazılar yazıyormuş. O yüzden mi?..” şeklindeydi.
“Böyle dedikodular” var denince, ben de cevap vermek durumunda kaldım. Ve uyardım da “Bakın bu açıklamamdan sonra kalkıp konuyu buraya taşıyanlardan, saptıranlardan hesap sorarım” diye”.. (Detayı aşağıda)
Çünkü bu, son dönemde artık iyice “sapkınlık” gibi bir şey oldu.
Petek zatürre oldu, öksürmeye korkuyorum!.. Çünkü soracaklar, “Sen de mi zatürre oldun?..” diye... V.s V.s
Beyler, bayanlar; Petek benim karımdır, eşimdir... Ama bu benim yaşadığım bir olayı, anında ona “yapıştırmak” hakkını kimseye vermez. Eşi ünlü de olsa, ünsüz de olsa böyle bir sapkınlık hiçbir delikanlılığa sığmaz!..
Ama buna rağmen... Bugün “iki aynı cins”ten biri çıkmış, yok efendim “Onur Baştürk, Sezen Aksu’nun Petek Dinçöz’ü desteklemesini eleştirmiş de ben ona kızmışım?.. Kafayı mı yemiş bunlar?..
Bunun cevabını Sezen verir, Petek verir, ben sanatçı mıyım, bana düşer mi?..
Bana, ailemizle ilgili, Petek’le yaşantımızla ilgili bir yalan ya da hakaret yapıldığında söz düşer ancak...
Yok “Can Tanrıyar sokak ortasında saldırır diye Petek Dinçöz’ü eleştirmeyecek miyiz?..” demiş!.. Ulan ne bel altı bir edebiyat bu?..
Ya öbürü?.. Demiş ki, “Can Tanrıyar, Petek Dinçöz’ü eleştiren Onur Baştürk’e herkesin gözü önünde Bebek’te tokat attı... Ve Hürriyet yazarına sahip çıkmadı”
Küçük aklıyla verdiği gaza bak gaza!.. Ne yani Hürriyet de diyecekti, “Can Tanrıyar, çocuk o kadar saç sallamış, dil bükmüş, tokat atacağına okşasaydın ya...” mı diyecekti?..
Kardeşim, bu konunun gazetecilikle falan alakası yok!!! Anladınız mı?..
Şu anda bu konuyla ilgili olarak “bana yakışmayacak şekilde” kibar bir üslupla bu yazıyı yazmamın nedeni, arkadaşların şu şekilde uyarması yüzünden:
“Ağbi, sen dün çok geç bir saatte medyafaresiyle röportaj yaptın... Bunlar daha önceden yazmışlardır bu yazıları... Dedikodulara inanmış, sağın solun gazına gelmişlerdir” dediler...
Olabilir... O yüzden, bugün isim vermeden, kibarca yazıyorum. Ama şayet böyle belden aşağıya yönelirlerle, aynısı hatta çok daha fazlasıyla cevabı hem yazanlara, hem de bu tip belden aşağı yazılara göz yuman ahlaksızlara vereceğimden kimsenin hiç kuşkusu olmasın!..
İşte dün medyafaresi’yle yapılan röportaj: (Sonunda iki cümlem daha olacak)
MEDYAFARESİ: Can Bey, bu olayla ilgili yorumunuz nedir?..
CAN TANRIYAR: Ortada bir olay yok, "ağbi" olarak attığım bir tokat var, abartmayın...
MEDYAFARESİ: Peki, bu konuyla ilgili nasıl tepkiler aldınız?..
CAN TANRIYAR: Herkes beni, "buna" iyi yapmışsın diye arıyor ama, bu tabi ki övünülecek bir şey değil... Ama bu kadar düşman edindiğine göre, bu şahsa gereken yapılmış, uykudan uyanır inşallah diye düşünüyorum.
MEDYAFARESİ: Gay'lere karşı bir düşmanlığınız var mı?..
CAN TANRIYAR: O da nerden çıktı?.. Bir insan gay olabilir, bu yüzden düşman olmak ne demek?.. Benim tanıdığım bir çok gay arkadaşım var. Son derece hoş sohbet ve iyi insanlar... Ama erkek de, kadın da, gay de olsa haddini bilecek. Yanlış adama tosladı.
MEDYAFARESİ: Onur Baştürk'ü daha önce tanıyor muydunuz?..
CAN TANRIYAR: Bu kişiyi hayatımda ilk defa gördüm, tanımam bile... Ama ben asıl, böyle insanları(oralarda ben Hürriyetim, ben Doğan grubuyum diye bağıran) barındıran zihniyete kızıyorum. İşte bir gün böyle birine çatarlar...
MEDYFARESİ: Eşiniz Petek Dinçöz'le ilgili de bir zamanlar "hakaret" dolu yazılar yazdığı söylendi. Buna kızmışsınız?..
CAN TANRIYAR: Haydaaa... Bakın şimdi tepemi attıracaklar!..
MEDYAFARESİ: Böyle dedikodular var diye sorduk sadece...
CAN TANRIYAR: Yahu karım evde hasta yatıyor. Ben de gezip tozuyorum diye her gün kavga ediyoruz zaten... Beni şimdi O'nunla da papaz ettirmeyin... Kız zaten zatürre'den yeni kurtuldu. Doktorlar dışarıya, kalabalık insanların bulunduğu yerlere gitmesini istemiyorlar.... Bak... Bak... Yine susturamadım kendimi, yine bu alakasız konuda Petek hakkında konuşturmaya başlattın beni!.. Benimle ilgili ne olursa hemen yanına Petek konusunun yapıştırılmasından bıktım ve artık sabrım taştı!..
MEDYAFARESİ: Can Bey, ünlü eşi olmak zor mudur?..
CAN TANRIYAR: Haaaa.... Haaaaa... Bak şimdi!.. Eşim ünlü diye, konuları buraya taşımak isteyenlere tek bir lafım var. Olay belli, ifademde de yazıyor. Bunu saptıranların, eşim ünlü diye konuyu oraya saptıranların, ben de karılarını-kızlarını ünlü(!) yaparım, haberleri olsun!.. Ve, "kendi adıyla ayrı bir yerde yazmış, yok köşesinde yazmış" tanımam!!! Ona ya da onlara bu imkanları verenleri muhatap alırım!!! Yok, "bunlar bir çeteymiş v.s v.s" hiç anlamam... Olay belli, şahitleri belli, neyi neden yaptığım da karakol ifademde belli!.. Ve siz, beni, olayı mı sormak, Peteği mi sormak için aradınız?..
MEDYAFARESİ: Biz bu işlere bulaşanların zihniyetini bildiğimiz için şimdiden bu konuyu açtık...
CAN TANRIYAR: Ayrıca o "zihniyet" dediğiniz şeye de bir cevabım var!.. Ben öyle bir kişinin oyuncağı olacak ne siyasetçiyim, ne oyuncuyum, ne şarkıcıyım. Bunların yaptıkları yüzünden gece-gündüz ter döken ve düzgün olan muhabirlerin de adı çıkıyor. Ortalığı karıştıran bunlar saklanıyor, muhabirler ünlülerin hedef tahtası oluyor. Ünlü bir sürü insan da beni aradı, "Helal olsun, bizim yapamadığımızı yaptın" diye... "Olur mu" öyle şey dedim. Ben kimsenin tetikçisi değilim, zaten siz yanlış kişilere savaş açıyorsunuz cevabını verdim... Kimseye de, yanlışa karşı fiziki kuvvetle karşılık vermesini önermiyorum. Ama bizimki farklıydı!.. (İfademde yazıyor. O bir tacizdi!..) Dün beni arayanlardan öğrendim, mekan sahiplerine de neler neler yapmışlar bunlar... Ama benimle oynamaya kalkarlarsa "iyi dans ederim" haberleri olsun!.. Tekrar ediyorum, ben ünlü biri değilim(ne sanatçı, ne siyasetçi), benimle oynayamazlar. Ha kötü yazarlarsa mı; bana ne olur ki!!! Ayrıca, eee bu kalem sadece onlarda değil ki!.. Bizim elimiz armut mu topluyor?.. Ayrıca gece-gündüz gezmeyi severim, nasıl olsa karşılaşır "Elbet bir gün" şarkısını söyleyip, birlikte dans eder, konuyu masaya da yatırırız!.. Tabi bize yakışacak şekilde, efendice ve tabi ki taciz olmamak şartıyla!!!
Haa şimdi... Durumu anlatabildim mi?.. Olay bu... Birilerine açık açık söylüyorum... Beni eleştirecekseniz, eleştirin... İster, “Gidip çocuğu okşasaydın” deyin, “İster, yakışıyor mu sana” deyin, ister “Bu zorbalık” deyin... Hepsine saygı duyarım...
Ama karımın adının bulaştırılmasına asla!..
İşte Can Tanrıyar’ın olay yaratab ifadesi;