“Arka Sokaklar”ın yeni polisi Çağla Kubat sörfte de yeni hedefler peşinde.
Kubat sörf tutkusunu şöyle anlatıyor: “Doğaya meydan okumaya başladığınız hale geldiğinde bırakabilecek bir şey değil. Yarışçıysanız savaşçı ve hırslı olmak zorundasınız. Ben her zaman kendimle savaş halimdeyimdir.”
Kanal D’nin sevilen dizisi “Arka Sokaklar”ın kadrosuna dahil olan Çağla Kubat, dizide polis Elif olarak kamera karşısına geçiyor. “Kuzey Rüzgârı”, “Sağır Oda” dizilerinde rol alan Kubat oyunculuğun yanı sıra profesyonel olarak sörf yapıyor ve bu yıl dünya üçüncülüğünü hedeflediğini söylüyor.
“Arka Sokaklar” dizisine yeni yayın döneminde dahil oldunuz. Bu projede var olmayı neden istediniz?
Öncelikle aksiyon olması beni cezbetti. Kendimi polis rolüne uydurdum, yakışabileceğini düşündüm. Polis rolünün bana bir şeyler katacağını düşündüm ve kabul ettim. Ayrıca ekip, yönetmen ve organize olmuş set olması benim için çok önemliydi. Dizi setinde çok uzun süren çalışmalar beni yormaya başlamıştı. Spora vakit ayıramıyordum. Fakat “Arka Sokaklar” tutmuş ve oturmuş bir dizi olduğu için kabul etmem daha kolay oldu.
Oynadığınız Elif karakteriyle ilgili ön çalışma yaptınız mı?
Poligona gittim. Polislerden tavsiyeler aldım. Silah nasıl tutulur, nasıl kullanılır tavsiyeleri aldım. Çok doğru tutmaktan çok, güzel durması önemli. Bunu zamanla öğreneceğim. Diğer oyuncular üç dört yıldır bu işin içinde oldukları için neredeyse polis olmuşlar. Yavaş yavaş öğreniyorum. Aksiyon sahnelerindeki koşuşturmalar, takipler beni çok heyecanlandırıyor. Rolümü oynarken çok keyif alıyorum ve kendimi gerçekten polis gibi hissediyorum.
Daha önce silah kullanmış mıydınız hiç?
Hayır, kullanmamıştım. Ben yalnız yaşayan bir kadınım, kendini koruma amaçlı dövüş sanatlarına çok ilgi duyuyordum. Şu anda derse başladım. Kendimi güvende hissettirecek hareketler öğrenmeye başladım.
Spor yapan biri olarak aksiyon sahneleri biraz riskli değil mi sizin için?
Ben sürekli sakatlık riski altındayım aslında. Binicilik, snowboard gibi çeşitli sporlar yapıyorum. Kaslarımı çok fazla çalıştırdığım ve esnettiğim için böyle sahnelere aslında hazırlıklılar. Kendimi aksiyon sahnelerine hazırlıklı hissediyorum.
Gamze Özçelik diziden ayrıldı Seyircinin sizi kabullenmesi zor olacak mı?
Tabii ki Gamze’nin hayranları var. Mutlaka biraz garipseyecekler. Seyirci mutlaka onları arayacak, ama zamanla da alışacaklar.
Yaz boyunca bütün gün güneşin altında çalışıyorsunuz. Bu durum karşısında nasıl korunuyorsunuz?
O kadar mutlu yaşıyorum ve sevdiğim işleri yapıyorum ki, bunun da birtakım sıkıntıları olacak. Herkesten daha çabuk cildim yaşlanacak. Estetiksiz güzellik yöntemleri var, onlardan yararlanmayı düşünüyorum gerektiği müddetçe (Gülüyor).
Son dönemde ünlüler dünyası sörfe merak sardı. Bu konuda ne söyleyeceksiniz?
Evet Alaçatı’da bunu yapan çok insan var artık. Benim sörf tutkum çok küçük yaşlarda başladı. Hobi olarak başlamış, ardından yarışmalara girmiş, derece almış bir insan değilim. O yüzden her yeni başlayana “Seneye Türkiye Şampiyonası’na katılacak” dendiği zaman çok gülüyorum. Bu iş bu kadar kolay değil. Ben 15 yaşından beri yarışıyorum, çok çalışıyorum. Türkiye’de pek çok insandan bu işi daha iyi bildiğimi düşünüyorum.
Sörf tutkusunu nasıl anlatabilirsiniz bize?
Sörfe ve yelkene sahip olup doğaya meydan okumaya başladığınız ana geldiğinizde bırakabileceğiniz bir zevk değil. Bunu yaşadıktan sonra bırakabilen birini görmedim. Doğayla iç içesiniz ve kendinizi çok özel hissettiriyor.
Gerçek hayatta da, yaşama karşı savaşçı ruha sahip misiniz?
Yarışçı, özellikle de derece alanların hepsinde savaşçılık ve hırs olmak zorunda. Başka türlü başarıya ulaşamıyorsunuz. Ben her zaman kendimle savaş halindeyimdir.
Bu yıl dünya üçüncülüğünü hedefliyorum
Sörfte hedefiniz nedir? Dünya şampiyonasında birinci olmak gibi hayaliniz var mı?
Geçen yıl dünya şampiyonasında sekizinci olmuştum. Benim bu yılki hedefim ilk beşe girmekti ve beşinci oldum. Önümüzdeki yıl da ilk üçte olmak istiyorum. Yavaş yavaş birinciliğe doğru gidebilirim tabii. Çok hayalperest olmamak lazım. Benim ayırdığım zamana göre üçüncülük daha yakın gibi geliyor. Önümüzdeki seneyi tamamen sörfe ayırmaya karar veririm o zaman birincilik de olur. Bu seneki çalışmamla üçüncülüğe gelirsem çok güzel olur.
Sevgilimle şu anda hiç görüşemiyoruz
Sevgiliniz Jimmy Diaz da sizin gibi sörfçü. Nasıl gidiyor ilişkiniz?
Şu anda çok uzağız. Sürekli telefonda görüşüyoruz. Bir şekilde birlikte yaşamanın yolunu bulmaya çalışıyoruz. Bugüne kadar bu sıkıntıyı yaşamamıştık çünkü Alaçatı’daki ve Türkiye’deki yarışlar sırasında o hep buradaydı. Ondan önceki dönemde ben çok sık gidip geldim. Şu anda hiç görüşemiyoruz.
İkinizden birisinin fedakârlık yapması gerekecek.
Ben kesinlikle gidemem bu işten dolayı. O biraz daha esnek iş anlamında. Onun buraya gelmesi Türk sörfçüler adına büyük bir şey olur. Çünkü çok önemli bir sörfçü, inşallah o buraya gelir.
Aynı meslekten olmak, aynı dili konuşabilmek ilişkiyi nasıl etkiliyor?
Mesela yarışlarda öyle bir psikolojide oluyorsunuz ki, kimseyle konuşmak istemiyorsunuz. Onu ancak sizinle aynı şeyleri yaşayan biri anlayabilir. O da aynı şeyi yaşıyor. Ben 6-7 saat sudayken “Ben ne yapacağım sen sudayken” diyen biri yok. Ya da tatil için “Bu sefer de deniz olmayan bir yere gidelim” diyen biri karşımda olsaydı problemler yaşayacaktım. Ya da çok sık erkek sörfçülerle antrenman yapan biriyim. Bunu kıskanan biri olması beni zorlardı.
Evlilik var mı ufukta?
Şu an için değil. Tabii ki bir ailem olsun istiyorum. Ama bir-iki yıl içinde evlilik yok.
Türk erkekleri daha kıskanç ve tutucu oluyorlar. Onun rahatlığını yaşıyor musunuz?
Ben hiç kıyaslamıyorum. Benim erkek arkadaşım Amerikalı ama Türk kültürüne çok yakın bir insan.