“Güneşin Kızları” dizisindeki Nazlı rolüyle ekrana gelen Burcu Özberk, Elele dergisinin bu ayki sayısına verdiği röportajda oyunculuktan aşka, güzelliğe kadar merak edilen her şeyi anlattı. Duygularından çok mantığıyla hareket etmeye çalıştığını söyleyen Özberk, “Ayaklarım yere hep sağlam basar” dedi.
* Oyunculuk nasıl başladı? - 8-9 yaşlarındayken ablamla beraber evimizin otoparkında kendi kendimize oyunlar oynardık, sonraları bunlar skeçler halini aldı. Mahallede tanıdığımız herkesi toplamaya başladık seyirci olsun diye. Böylece oyun oynama içgüdüsünü daha da ileriye götürdük. Oyunculuğu sevdiğimi, ablamla oynadığım bu oyunlarda keşfettim.
* “Güneşin Kızları”na nasıl dahil oldunuz? - “Muhteşem Yüzyıl”da oynadıktan sonra okulu bitirmek ve bu arada da tiyatro sahnesine çıkmak istedim. Her şeye ara verdim o sırada. Birkaç tane de proje vardı, bu hikaye çok ilgimi çekti, özellikle Nazlı karakteri. Seçmelere katıldım ve diziye dahil oldum.
* Oyunculuğun en sevdiğiniz yanı ne? - Oyunculuk hiç bitmiyor. Sonsuza kadar devam ediyor. Çok mutsuz ettiği anlar da oluyor. Biz tamamen duygularımızla varoluyoruz. Aynı zamanda beynini çok iyi kullanman, gözlem yapman, bunların hepsini de bir araya getirmen gerekiyor. Hiç bitmeyen bir tutku, çünkü çok özgürsün.
* Oyunculuk için nelerden ilham alıyorsunuz? - Kendimde keşfettiğim yeni yönler, yeni duygular, kazandığım tecrübeler beni başka bir noktaya taşıyor. Birçok şeyden ilham alıyorsun. Mesela sahneye çıkmak çok geliştiriyor beni. Çünkü sahnede olduğun zaman canlısın.
Bir seyircinin nefesini hissediyorsun. Birçok şey değiştiriyor, geliştiriyor seni ama en önemlisi sahnede olmak. Çünkü sahnede olduğun zaman kaçamıyorsun. Çıplaksın.
* Akademik eğitimin oyunculuğuna katkıları neler sizce? - Çok fazla oyun oynadığın zaman hayatı bambaşka algılıyorsun. Bir oyunun dramaturjisini çıkarmak, karaktere bürünmek, o karakterden uzaklaşmak, karaktere üçüncü bir kişi olarak bakmak çok zor. Bunları yaptıkça da insanın birçok yönü gelişiyor. Bunu geliştirdiğinde sahneye yansıyor.
Çünkü ne kadar çok rol çalışırsan o kadar çok insan tanıyorsun. O rolleri çalışmak için de öyle insanları gözlemlemen, okuman, izlemen bunun bir şekilde matematiğini çıkarman gerekiyor. Oyunculuk aslında matematik işi. Bedenin aynı zamanda ruhunla birleşmesi gerekiyor, bunu yansıtmak gerekiyor.
* Günlük giyim tarzınızı nasıl tarif edersiniz? - Genelde sete gittiğim için spor giyinmeyi tercih ediyorum. Dışarıya çıkarken birçok parçayı bir araya getirmeyi seviyorum. Şort, etek, uzun hırkalar, gömlekler... Bence kusursuz bir stilin en büyük anahtarı da bu, insan kendini nasıl hissediyorsa öyle giyinmeli. O zaman enerjiniz dışarı yansıyor ve insanlar da sizi öyle görmeye başlıyor.
* Sizi hiç tanımayan birine kendinizi nasıl anlatırsınız? - Dürüst bir insanım. Sıcakkanlıyım. Dürüstlük olduğu kadar biraz patavatsızlık da var tabii. Kin tutmam. Çabuk parlarım ama çabuk unuturum.
* Takıntılarınız var mı? - Evet, olmaz mı... Mesleğimle ilgili her şeyin kafamda oturması gerekiyor. Her şeyi algılamam gerekiyor.
* Peki, takıntılı olduğunuz objeler ya da markalar neler? - Tek kelimeyle ayakkabı diyebilirim. 1001 tane siyah elbisem de olabilir, hiç mahsuru yok ama hepsinin küçük küçük farklı detayları olmalı. Christian Louboutin’e de tutkunum.
* Duygusal mısınız yoksa mantığınız mı önce gelir? - Belli etmeyi sevmiyorum ama evet, duygusalım.
* Güzel kadın kimdir size göre? - Güzellik gözdeki pırıltıdır. Yüzünde gülümseme olan insanların hepsi bana güzel geliyor. Kendine güvenen kadın bambaşka duruyor. Sadece bir tişört, pantolon giymiş olsa bile dönüp baktırıyor. Kendinden o kadar emin ki, gülümseyerek yürüyor adeta. İçindeki iyiliği yansıtan insanlar da favorim bu arada.
* Makyajla aranız nasıl? Set dışında makyaj yapmayı seviyor musunuz? - Eskişehir’de küçük bir yerde yaşıyordum. Derslerimiz çok yoğun geçtiği için makyajla filan uğraşmaya pek vaktimiz yoktu ama lise dönemimde çok komiktim. Kimliğimdeki fotoğrafa inanamıyorum mesela; allıklar, pembe ruj filan...
Herkesin olduğu gibi benim de kokoş diye tabir ettiğimiz bir dönemim olmuş. Şimdi sette o kadar uzun süre makyajla kalıyorum ki diğer günler de makyaj yapınca cildim nefes almıyor gibi hissediyorum.
* Makyaj yaptığınızda hangi renkleri tercih ediyorsunuz? - Daha çok kiremit rengini, kahve tonlarını tercih ediyorum. Pembelerle çok aram yok. Daha vamp şeyleri seviyorum, böyle eski Fransız kadınları gibi... Hafif bir gölge, hafif maskara, belki göz kalemi. Kiremit ya da kahve tonlarında bir ruj.
* “Güneşin Kızları”na dönecek olursak, Nazlı ile benzer yanlarınız olduğunu düşünüyor musunuz? - Oynadığımız karakterle bir şekilde ortak nokta bulamıyorsak tutunamıyoruz. Nazlı dürüst, dürtüleri kuvvetli bir kız ve kafasına koyduğunu yapıyor. O da benim gibi net. Haldur huldur giriyor meseleye.
* Aşk ne ifade ediyor sizin için? - Aşk yenilik demek. Bir kurtuluş. Her şeyde aşk olmalı. Dünyayı kurtaracak olan şeydir aşk.
* Aşık olunca nasıl bir kadına dönüşüyorsunuz? - Aşkı çok yaşadığımı söyleyemem. Ama ayaklarım hep yere sağlam basar. Aşık olduğumu hissettiğimde bile gardımı düşüremiyorum. Uyandığımda saçma sapan gülümsüyorum, çünkü hayatımda yeni bir şey oluyor ve ona sahip olmak istiyorum. Onun enerjisiyle, yoğunluğuyla tüm günün geçiyor ve hayal kurmaya başlıyorum.
* Bir erkeği sizin için çekici kılan özellikler neler? - Zeka ve başarı. Hangi mesleği yaparsa yapsın işini tutkuyla yapan bir adama aşık olabilirim. Yoldan geçen yakışıklı birine hiç sırf yakışıklı olduğu için ilgi duymamışımdır mesela. Beni düşünmeye iten insanlara ilgi duyuyorum genelde.
* Mesleğinizle ilgili aldığınız en büyük tavsiye ne? - Dürüst olmalı, yaptığın işe inanmalısın. Okuduğuna inanman, inandığında da doğru ifade etmen lazım. “Ben artık oldum” dememek gerekiyor. Yaptığın işi yüreğinden yap. Nasıl oynasam diye düşünme, bırak kendini. O zaten seni bir yola götürecek. Gözünle, nefesinle, sesinle seyirciye ulaşmalısın ki onu bambaşka bir dünyaya götürebilesin.
* Aşılmasını istemediğiniz sınırlar, tahammül edemediğiniz durumlar neler? - Bana müdahale edilmesini pek sevmem. Yay burcuyum. Yay burcu kadını da hakikaten özgürlüğüne düşkündür. Sınırlarım nettir. Birinin beni aşması için önce bana ulaşması lazım. Çok netim bu konuda.