Kanal D’de ekrana gelen “Poyraz Karayel”in Ayşegül’ü Burçin Terzioğlu, All dergisine konuştu.
Burçin Terzioğlu, Türkiye’de kadın olmanın zorluklarına dikkat çekiyor. Terzioğlu, “ Hiç kimsenin diğerinden bir farkının olmadığını öğretebildiğimiz evlatlarımız olursa bu ülke birkaç nesil sonra renk, dil ve din adına can almanın cahilce olduğunu anlayacaktır” diyor. İşte o röportaj;
Birbirinden farklı ve gerçek karakterlere hayat verdin... Hayatın içinde algını kaybetmediğin, sokağa karıştığın, farklı farklı insanlarla zaman geçirebildiğin, izlediğin, gözlemlediğin sürece birikimlerin artıyor. Zaten kadın dediğin canlının içinde birçok yaşam var. Yaş ilerleyip bu yaşanmışlıkları yoluna eklediğinde hayat kitabının sayfaları çoğalıyor.
Neye ihtiyacın varsa onu açıp okuyorsun o zaman. Senaryoda yazılan karakter hangisine yatmanı gerektiriyorsa o duyguna yaslıyorsun sırtını. Benim gerçek kadınları oynamam ya da oynayabiliyor olmam sadece ve sadece kadın olmamla ilgili.
Poyraz Karayel’in başarısının sırrı ne? Poyraz Karayel, dramla komediyi bir arada barındıran ve bunu da iyi harmanlayabilen bir proje. Bizim hikayemizde mafya hayatının içinde bile izleyeni gülümsetebilen anlar oluyor. Tıpkı gerçek hayat gibi. Bunun arkasında çok sağlam bir yazar ekibimiz var.
Kadınların durumunu nasıl değerlendiriyorsun? Hala aynı topraklarda yaşasak da ayrı şartlarda doğmuş hemcinslerim var. 15 yaşında amcasının oğluyla evlendirilmek zorunda bırakılan, kız olduğu için eğitim hakkı sınırlı tutulan ya da hiç olmayan, hala mal alır gibi başlık parasıyla satılan, hayata geliş sebebinin çocuk yapmak,
temizlik yapmak olduğunu sanan, düşünmenin hatta düşlemenin bile günah olduğu empoze edilen bir şekilde büyüyor, yaşıyor ve ölüyorlar.
Çok acımasızca gelmiyor mu bu? Namusuna söz gelmesin diye karısını öldüren beyin budalası kocalar, bir kadın mini etek giydiği için tacize açık olduğunu düşünen aklı uzvunda sapkınlar, döverek güçlü hissedebilen erkekler… Kadın olmanın zorlukları sıralamakla bitmez. Benim niye güçlü, özgür ve doğru durabildiğimi biliyor musunuz?
Kız çocuğu olduğu için gurur duyan bir babam, her yaptığım şeyde arkamda olduğunu hissettiren bir annem, namusun beyinde olduğunu bilen bir ağabeyim vardı. Ailem iyi bir eğitim alıp meslek sahibi olabilmem için ellerinden geleni yaptı. Ayaklarım üzerinde durmamın önemli olduğunu her fırsatta söyledi.
Zorluklardan geçen kadınlara tavsiyen ne? Tavsiye vermek hayatım boyunca bir hak ve had olmadı benim için. Sadece benim bu durumu düzeltmek için bir kadın olarak görevim, gelecekte bir anne olarak bakabileceğime inandığım kadar çocuk dünyaya getirmek ve empati sahibi, sağduyulu, vicdanlı, merhametli, bilgili bireyler yetiştirmektir.
Çoçuklarımıza kız ya da erkek hiçbirinin bir diğerinden yaşam hakkı olarak bir farkının olmadığını öğrettiğimizde bu ülke birkaç nesil sonra insan olmanın içeriğinde cinsiyet ayrımının sığlığını, cinsel yönelimlerin bir ötekileştirme sebebi olmadığını, renk, dil ve din adına can almanın cahilce, canice olduğunu anlamaya başlayacak.
Yeni sezon trendleri hakkında ne düşünüyorsun? Bu sezonu çok sevdim. Kumaşa, desenlere, renklere romantizmi çok yakıştırıyorum. Sıkı bir moda takipçisi değilim ama çiçek detaylarını çok severim.
Favori markaların, tasarımcıların kimler? Alexander McQueen, Ellie Saab, Zuhair Murad, Yves Saint Laurent imzalı bir kıyafet giymeyi kim istemezki. Ayakkabıda, Christian Louboutin çeşitliliği ve estetikliğiyle yarışabilen yok benim için. Çantada bu aralar gözüm Proenza Schouler’e takılıyor.
Saçına ve cildine özel olarak yaptığın bir uygulama var mı? Cildimi çok iyi temizlerim, düzenli kremlerimi kullanırım. Cildim ve saçım her kadın gibi benim için de çok kıymetli.
Milenyum feministi misin yoksa eski usul feministlerden mi? Kadın ve erkek gibi toplumsal gruplar arasındaki yaşam koşullarındaki eşitsizliğin asimile edilmesiyse konu, kendimi eski usul ya da milenyum diye ayırmam. Bu hakkın sonuna kadar savunucusu olurum. Güçlü kadınlardan en sevdiklerim CocoChanel ve Marie Curie.