BU FİLMDE BACAKLARIM BAŞROLDE!

Fadik Sevin Atasoy, “İlk kez bir yönetmen ‘Bacakların çok güzel’ diyerek beni bu filmde oynamaya ikna etti” dedi.

BU FİLMDE BACAKLARIM BAŞROLDE!

Henüz dört yaşındayken Selçuk Tiyatro Festivali’nin “Tekne” adlı oyunundaki rolüyle oyunculuğa adım atan Fadik Sevin Atasoy, bugünlerde Türk sinemasının aranan isimleri arasında. Üç yıl önce Antalya Film Festivali’nde “O Şimdi Mahkum” adlı filmdeki rolüyle En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülünü alan Atasoy bu yıl Antalya Film Festivali tarihinin en genç jüri üyesi oldu.

Oynadığınız “Son Bahar” dizisinden para konusunda anlaşamadığınız için ayrıldığınız söyleniyor. Bu söylentilerin doğruluk payı nedir?
Benim oynadığım karakteri yazamamaya başladılar. Karakteri açamayıp rol yazmayınca ben de haftada iki gün çalıştım. Böyle olunca yapım şirketi bana ödediği paradan dolayı rahatsız olmaya başladı. Bana “Yattığın yerden para kazanıyorsun” gibi laflar çarpılmaya başlandı. Bu durum canımı çok sıktı. Senaristler rolümü açamadıkları için diziden ayrılmak zorunda kaldım. Bana iyi bir rakam ödeniyordu. Haftada iki gün çalıştığım için bu ücrette bir dengesizlik oldu ama fiyatını indirelim demediler.

Bundan önce oynadığınız “Dudaktan Kalbe” dizisinden de ayrılmıştınız. Bir dizide sizi sonuna kadar göremiyoruz neden?
Evet “Dudaktan Kalbe” dizisinden de ayrıldım ama zaten ben o projeye başlarken 13 bölüm oynayıp daha sonra gideceğim diye anlaşma imzalamıştım.

Dizi oyunculuğuyla ilgili sorun yaşıyorsunuz diyebilir miyiz?
Ben en başta tiyatro oyuncusuyum sonra sinema. Dizilerde ekmek parası için oynuyorum. Dizi oyunculuğu çok zor bir iş. İnsanlar 24 saat gibi sürelerde uykusuz bir şekilde çalışıyorlar. Çocuklarını göremiyorlar, sosyal sigortaları yok. Yani dizi oyunculuğu insanlık dışı bir şey.

Bu dizilerden ayrılmanız yapımcılar açısından ‘Bu kız dizilerde kalamıyor’ durumu yaratmıyor mu?
Sektörde herkes biliyor ki kimseyi yarı yolda bırakmadım. Ben zaten bana gelen dizi tekliflerinde başrolleri kabul etmiyorum. Sinema filmlerim oluyor, festivaller oluyor, jüri üyeliği, tiyatro oluyor. Bir dizide başrol oynarsam diğer işlerimi yapamayacağım diye kabul etmiyorum.

Altın Portakal Festivali’nde en genç jüri üyesiydiniz. Nasıl bir deneyim oldu sizin için?
Tarihinin en genç jüri üyesi olmuşum. Bu çok gurur verici bir şey oldu benim için. Yer aldığım jüri o kadar güzeldi ki çok keyifli sohbetlerimiz oldu. Hepsi benim ustam ve meslektaşımdı. çok fazla sinema konuştuk. Benim için çok keyifli bir okul gibi oldu. İşin mutfağının tartışıldığı yerde olmak çok farklı bir şey. Çok şey öğrendim diyebilirim.

Verilen ödüller arasında içinize sinmeyen isimler oldu mu yoksa tüm ödüller içinize sindi mi?
Kavgamı o masada verdim ben. Dokuz ayrı kişiden oluşan bir jüriden bahsediyoruz. Herkesin fikirleri farklı ama bunlar bir potada buluşuyor. Benim arkasında durduklarım da, durmadıklarım da oldu. Herkesin farklı görüşleri vardı ama karar vermek zorundaydık. Oylayarak çoğunluk isteğini baz aldık. Tabii ki verilen ödüllerde üzüldüğüm zamanlar da oldu.

Aşkın yolu cepten geçiyor

İş dışında aşk yaşantınız ne durumda. Hayatınızda biri var mı?
Şu anda yok. Eskiden insanlar âşık olduklarında mendil düşürürlermiş, mektuplaşırlarmış şimde her cep telefonunda bir aşk var. Her aşkta da iki cep telefonu var. Yani aşklar dört kişilik yaşanıyor (Gülüyor). Birinin cep telefonuna girdin girdin, yoksa bu iş olmuyor. Birinden hoşlandın cep telefonunu kaydetmediysen olmuyor çünkü aşklar artık cep telefonlarında yaşanıyor. İnsanlar sevgilerini, özlemlerini, üzüntülerini cep telefonlarıyla anlatıyorlar. Böyle düşünürsen şu anda ben birinin cebine girdim ama o henüz benim cebime girmedi (Gülüyor). Benim aşka bakış açım çok farklı. Âşık değil, aşk olmak lazım.

Hollywood buraya gelecek, biliyorum

Kevin Spacey “Hollywood buraya gelsin siz gitmeyin” dedi. Bunu siz de birkaç yıl önce söylemiştiniz değil mi?

Ben de hep aynı şeyi söylüyordum. Neden Hollywood’a gideyim o bana gelsin diyordum. Bu sözlerime gülüyordu herkes. Türkiye’de çok şey yapılabilir. Manzaramız bakir, sinemotografik anlamda kullanılmamış, milyon tane hikâye var. Aynısını Kevin Spacey söyledi. Bir gün Hollywood buraya gelecek, ben getireceğim (Gülüyor).

Bir kısa film için kamera karşısına geçtiğinizi duyduk. Yüzünüzle değil bacaklarınızla oynadığınızı duyduk doğru mu?

Görüntü yönetmenliğini Uğur İçpak’ın yaptığı bir kısa film çekiyoruz. Güven Kıraç’la birlikte oynuyoruz. Bu filmin özelliği yüzümün hiç görünmemesi. Ömrüm boyunca tüm yönetmenlerden ‘Yüzün çok güzel ya da gözlerin çok güzel’ gibi sözler duymuştum. İlk kez bir yönetmen ‘Bacakların çok güzel’ diyerek beni bu filmde oynamaya ikna etti. Tüm film boyunca bacaklarım olacak, yüzüm hiç görünmeyecek. 35’lik çekiyoruz uzun metraj kalitesinde. Film bir hayat kadının başına gelen kötü bir olayı anlatıyor. Sürpriz bir sonu var. İlk defa bacaklarımın rol aldığı bir filmim oldu. Üst bedenim başka, bacaklar başka oynuyor. Üstümde kazak, mont derbeder bir halde, altımda ince çorap, çok seksi bir etek. Komik bir durum yani.