BU FİLM BENİM İÇİN YORGUNLUK KAHVESİ GİBİ!
Fatih Akın'ın yeni filmi 'Soul Kitchen', 18 Aralık'ta izleyicilerle buluşuyor. 'Duvara Karşı'nın yakaladığı başarının ardından çektiği diğer filmlerle de bu başarıyı sürdüren Akın, yeni filmini tam bir yorgunluk kahvesine benzetiyor!
Ünlü yönetmen Fatih Akın'ın yeni filmi 'Soul Kitchen' (Ruh Mutfağı), 18 Aralık'ta vizyona giriyor. Hamburg-Bremen hattında geçen romantik-komedi kıvamındaki bir hikâyenin anlatıldığı film, yine Fatih Akın hayranlarını memnun edecek türden... 'Duvara Karşı' filmiyle aklımıza kazınan ünlü yönetmen, 'Yaşamın Kıyısında', 'Temmuz'da' ve 'Kısa ve Acısız' isimli filmleriyle sinemanın vazgeçilmezleri arasına girdi. Fatih Akın'ın bu filmlerinin ardından gelen 'Soul Kitchen' ise izleyenlere farklı bir tat verecek. Fatih Akın, Aktüel dergisinin bu ayki sayısında film çekim sürecini, oyuncuları ve müzikle olan ilişkisini anlattı.
* Filmlerinizde, farklı etnik kökenden insanların uyum içinde yaşadığına şahit oluyoruz. Nedir bir arada yaşamanın formülü?
Böyle bir formül var mı bilmiyorum. Keşke olsaydı. Tabii ki farklılıkları kabul etmek, birlikte yaşamak için bir formül olabilir. Bu sayede, dünyadaki birçok çatışma da ortadan kalkardı. Benim çocukluğum, yolları Hamburg'da kesişmiş birçok ulustan arkadaşla geçti. Aile bireylerinin dili ve dini farklı olsa da, mutlaka bir ortaklık vardı.
DEĞİŞİME KARŞI DURULMAZ
* 'Soul Kitchen', Yunanlılar ile aramızda gerçekten bir fark olmadığını hissettiriyor...
Yunan kültürüyle, Türk kültürü arasında o kadar çok benzerlik var ki. Dil ve din farkı bu gerçeği ortadan kaldırmıyor. Müziklerimiz, yemeklerimiz, kalabalık ailelerimiz hep aynı. Almanya'da bu daha yoğun yaşanıyorsa, sanırım her iki tarafın da o topraklarda bir tür sürgün olması bunun temel nedenidir.
* Yaşadığımız şehirler, hızla değişiyor. Değişim, bazen can yakan bir durum olabiliyor. Sizin filmlerinizde de böyle öyküler var... Değişim sizi karamsarlaştıran bir durum mu?
Değişime karşı durmak pek mümkün değil. Benim için önemli olan içinde yaşadığımız zamanın farkına varabilmek ve tadını çıkarabilmek. John Lennon'un dediği gibi "Hayat, sen başka planlar yaparken başına gelenlerdir!"... Önemli olan değişim sırasında, yolumuzu değiştirmeden istediklerimizi yapabilmektir.
EKİP YARDIMCI OLDU
* Birbirini tanıyan, neredeyse her halini bilen bir çevreyle çalışmak çok eğlenceli olmalı. 'Soul Kitchen'ın çekim sürecini anlatır mısınız?
Çok yorucu olduğunu söyleyebilirim. Planlanan sürenin dışında ek çekimler yaptık. Ancak sonuçtan mutlu olduğumuzu söyleyebilirim. Sadece birbirini tanıyan oyuncular değil, birbirini tanıyan teknik ekiple çalışma avantajı bizim bu zor koşullara direnmemizi sağladı.
* 'Yaşamın Kıyısında'nın ardından 'Soul Kitchen'ı çekme fikri nasıl doğdu?
'Soul Kitchen' projesi, daha eski bir proje aslında... 'Duvara Karşı'nın çekimlerinden sonra, küçük bütçeli bir film çekme fikri vardı kafamda. Arkadaşım Adam'ın sevgilisinden ayrılması, 'Soul Kitchen' fikrinin doğuşuna neden oldu. Ancak 'Duvara Karşı'nın uluslararası başarısından sonra, projeyi bir süre ertelemeye karar verdim. 'Yaşamın Kıyısında' da kendiliğinden öne geçti. 'Yaşamın Kıyısında'nın ardından da 'Soul Kitchen iyi gider" diye düşündüm. Bu film benim için, yorgunluk kahvesi gibi...
* Filmi çekerken ya da senaryoyu hazırlarken kendinizi izleyici yerine koyuyor musunuz?
Her zaman... Çünkü, sizin komik olduğunu düşündüğünüz ve size komik gelen bir laf veya durum, seyirciye komik gelmeyebilir. O zaman da film başarısız olur.
MÜZİK BAZEN SAHNEYİ KENDİSİ GETİRİYOR
* 'Soul Kitchen'ın müzikleri diğer filmlerinizde olduğu gibi önemli bir yere sahip...
Çok geniş bir müzik arşivim var. Müzik konusunda tutucu değilim, her türlü müziğe açığım. Gittiğim her yerden müzik albümleri toplarım. Ve gün içinde, hep müzik dinlerim. Böyle olunca müzik bazen sahneyi kendisi getiriyor. 'Soul Kitchen'ın senaryosunu yazarken hangi sahnede hangi parçanın çalacağını biliyordum. Senaryo üzerinde notlarım bile var. Ayrıca ortağım Klaus'un bana müzik önermede çok katkısı olmuştur.
TANIDIĞI OYUNCULARLA ÇALIŞIYOR
Akın, yönetmen için en büyük avantajın tanıdığı oyuncularla çalışmak olduğunu düşünüyor. Oyuncu seçimini buna göre yapıyor.