BİZİM NESLİ 'SEX AND THE CİTY'BOZDU

'Bizim nesli ‘Sex and the City’ dizisi bozdu. 20’li yaşların başında yaka-landık o diziye... Kız kıza olalım, hiç evlenmeyelim fikrini aşıladı bize...

BİZİM NESLİ 'SEX AND THE CİTY'BOZDU

Aysun Kayacı son dönemde çok meşgul... Bir yandan modelliğe devam ediyor, bir yandan TV programlarında ter döküyor, bir yandan da “Gece Gündüz”de oyunculuk kabiliyetini kanıtlamaya çalışıyor. Peki ya aşk bu hengamenin neresinde? ışte o soruyu kendisine InStyle dergisi sordu. Özel hayatını inişli çıkışlı olarak tanımlayan Kayacı, sıra kendisi için bir tarif yapmaya gelince “Ben aşk değil, güven kadınıyım” dedi.

Onunki bir çirkin ördek yavrusu hikayesi. ılkokul günlerinde tam bir erkek çocuğu gibi dolanırmış ortalıkta. Hiç evcilik oynamamış, bebeklerine elbise dikmemiş. “Bisikletli bir çetemiz vardı. Top oynamaya bayılırdım. Saçlarım da kısacıktı” diyor.
Ergenlik döneminde ise büyük bir değişiklik olmuş Kayacı’da... Bedeni zarif bir kıza dönüşürken ruhunun da ona uyum sağlaması pek zor olmamış: “Çok çabuk alıştım bu yeni duruma. Çevrenin size bakışını da beden şekillendiriyor ya... Hemen bir kalıba sokuverdiler.”

HİÇBİR SALDIRIYI ÜZERİME ALMADIM

Sadece 15 yaşındayken başlayan ve 14 yıldır devam eden bir kariyeri var Kayacı’nın... “Bu kadar erken başlamanın pek çok kazancı da var ama diğer yandan yaşattığı kayıplar da... Ben çocuğumun hayatla bu kadar erken yüzleşmesini istemem” dedikten sonra kazançları sıralamaya başlıyor: “Bu kadar zamanda, yaptığınız işte pişiyorsunuz ve çok genç yaşta zirvede olabiliyorsunuz.”

Gerçekten çok çalışıyor Kayacı... Hafta içi her gün “Yazı Tura” adlı bir yarışma programı sunuyor, “Haydi Gel Bizimle Ol”da gençlerin sesini temsil ediyor ve “Gece Gündüz” dizisinde de bir polisi canlandırıyor.

“Haydi Gel Bizimle Ol”u kabul etmesinin nedeni, NTV’de yayınlanacak olmasıymış: “NTV magazine malzeme olan bir kanal değil. Ben yorumcu olarak değil, yeni kuşaktan eli yüzü düzgün, medyanın tanıdığı bir isim olarak oradayım. Bir yapımcı gözünden ise ‘Herhangi birini koyacağıma, bunu koyayım da bari biraz daha fazla izlensin’ durumu var. Dürüst ve samimi olurum diye kabul ettim. Yoksa yorumcu olacağım, her haltı yorumlayacağım gibi bir durumum yok.”

“Sarışın ve güzel olduğu için ciddiye alınmıyor” şeklindeki yorumları da karşılıksız bırakmıyor bu arada: “Ben siyasetçi değilim ki beni ciddiye alsınlar. Hiç böyle bir fikre kapılmadım. Saldırılar şahsıma yapılmış gibi görünse de hiçbir saldırıyı üzerime almadım.”
Hayatının geri kalanı için kendine yatırım yapmak isteyen Kayacı, Yeditepe Üniversitesi Tarih Bölümü’ndeki eğitimine önem veriyor. “O okula gitmiyordur bile” şeklindeki yorumlara kulaklarını tıkıyor: “Zülfü Livaneli’nin tarihi fonda geçen ‘Engereğin Gözündeki Kamaşma’ romanını okuduktan sonra kesin kararımı vermiştim. Tarih sayesinde inanılmaz bir araştırma ve genel kültürün içinde buluyorsunuz kendinizi.”

Oyunculukta da elinden geleni yapma çabasında: “Ama bu meslekte ipler tamamen sizin elinizde olmuyor. Biri size iftira atar, kaza geçirirsiniz, sektör krize girer ve bir anda tercih edilen biri olmaktan uzaklaşırsınız. Bıçak sırtı bir iş.”
Evde geçen bir pazar günü, onun için tamamen dinlenmek demek. Eğer çok yorgunsa pijamalarını bile çıkarmıyor. Yaz aylarında ise Boğaz’dan denize girmeye bayılıyor. Hayatının olmazsa olmazlarından biri de kız kıza sohbetler: “İnsanın yaşı ilerleyince, ilişkilerden umduğunu bulamadıkça iyice kız arkadaşlarına yöneliyor. Bizi ‘Sex and the City’ bozdu. 20’li yaşların başında yakalandık diziye. Kız kıza olalım, hiç evlenmeyelim fikrini aşıladı bize. şimdi kendimize gelemiyoruz!”

AYLARCA ASKER YOLU GÖZLEDİM

Ve aşk... Bu konuda da ilginç görüşleri var Kayacı’nın... “Herkesin evlilik üzerine filozof tarzı lafları vardır. Bana şöyle oldu: Evlenmek gibi bir niyetim yoktu. Şimdi düşündüğümde yerleşik hayata geçip çocuk sahibi olmak ister hale geldiğimi görüyorum. Galiba yaşla ilgili bir şey” derken oldukça samimi...

“30’lara yaklaşınca insan kendini çoğaltmak istiyor” diyen Kayacı tam anlamıyla uzun ilişkilerin kadını... Birlikte olduğu erkek arkadaşlarının sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Zaten kendisi de “Aşk kadını değilim” diyor ve ekliyor: “Önemli olan güven ve huzur. Macerayı tatilde, bungee jumping yaparken severim sadece. Çok içip nerede uyandığımı bilmediğim olmadı hiç.”

İlk defa magazinden uzak birisiyle ilişki yaşıyor... Ama sevgilisinin (Ozan Sevindik) tanınan birisi olmaması ilişkinin daha sakin gittiği
anlamına gelmiyor: “Her ne kadar biz hiçbir yere gitmesek de, magazin basını bir şekilde erkek arkadaşımı tanıyor. Kendisi oldukça yakışıklı olduğu için de ilgilerini çekmiş olabilir.”

İkili bir arkadaş toplantısında tanışmış, tanıştıktan kısa bir süre sonra da erkek arkadaşı askere gitmiş. Bu mesafe onları birbirlerine daha da yaklaştırmış. “Asker yolu bekledim” derken yeniyetme bir genç kız edasında. “Her sabah 05:30’da telefon ederdi. Ben de o saatte zevkle kalkardım. O kadar çok şey konuştuk ki... Dönünce de adını koyduk. Birlikte gittiğimiz New York seyahatinden dönerken havaalanında görüntülediler” diye anlatıyor hikayelerini.

Fazlası yok, çünkü genç bir çift ne yaşıyorsa onların da öyle bir hayatları var. Basında çıkan bir küs, bir barışık haberlerine ise gülüyor. Malum aşk dediğiniz şey biraz gelgitleri olan, iniş-çıkışları olan bir süreç... ışte onlar da bu süreci yaşıyorlar. “Aşkın içinde yok tutarlılık. Bizde nasıl olsun?” diyor.

AYSUN’UN GÖZÜNDEN HAYAT

- Hayattaki rol: “Hayattaki rolümü ben yazıyorum, senarist benim. ıstediğim zaman değiştirebileceğim bir rol ama şu an başroldeki sevimli ve iyi kalpli kız.”

- Evlilik: “Muamma demek. Daha önce hiç evlenmediğim için muamma. Ne demek olduğunu söyleyebilmem için en az bir kere evlenmem lazım. Ama muamma olduğu için de çok heyecanlı.”

- Kulağına küpe: “Çevremdeki tüm boşanmalar. Bu ara o kadar çok duyuyorum ki... Turnusol kağıdı gibi oluyor ayrılıklar. Herkesin bir anda rengi ortaya çıkıyor. Daha doğrusu kimin ne olduğu çıkıyor ortaya.”

- Hayatın anlamı: “Bilmiyorum ama insanları daha az, hayatı daha çok önemsersem daha mutlu olurum gibi geliyor.”

- 30’a girmek: “30’a daha var. Acele yok. ışte 30’a girmek böyle bir şey. Her şeyin tadını çıkarmaya çalışıp, acele etmemeye öğreniyorsun.”