BİZİ İKİLİ OLARAK SEVDİLER

Mehmet Aslan’la birlikte son olarak “Ayakta Kal” adlı filmde rol alan Sinem Kobal, “Bazı ikililer vardır elektrikleri tutar. Seyirci de onları sever. Mehmet’le bunu yakaladığımız için mutluyuz” diyor

BİZİ İKİLİ OLARAK SEVDİLER

13 yaşında “Dadı” dizisi ile ekran macerası başlayan Sinem Kobal, uzun soluklu projelerdeki başarısıyla adından söz ettirdi. Üç sezondur devam eden “Selena” adlı diziyle genç hayran kitlesini katlayan Kobal, son olarak “Ayakta Kal” isimli filmle beyazperdede karşımıza çıkıyor. “Ayakta Kal”, devlet lisesinde okuyan gençlerle özel okulda okuyan yaşıtları arasındaki sınıf çatışmalarını anlatan bir gençlik dramını konu alıyor. Yönetmen koltuğunda Adnan Güler’n oturduğu “Ayakta Kal”ın başrollerini ise Mehmet Aslan, Sinem Kobal, Irmak Ünal ve Okan Karacan paylaşıyor. 16 Ocak’ta vizyona girecek olan filmde “Yasemin” karakterini oynayan Sinem Kobal ile konuştuk.

Küçük yaşlardan beri setlerde olmak size ne gibi avantajlar getirdi?
Aslında baktığınız zaman çok küçük yaşlarda başlayıp devam eden çok az insan var. Çocuk oyuncu olup sonra devam edebilmek çok ender görülüyor. Ben çok önemli isimlerle başladım dizilere. Kenan Işık, Haldun Dormen gibi isimlerle rol almamın çok büyük avantajları oldu. Dormen Tiyatrosu’na girdim. Tabii onlarla aynı sahneyi paylaşmak bir yandan da çok büyük sorumluluklar getiriyor. “Dadı” çok önemli bir projeydi ve ondan sonra ne yapacağıma karar vermek zordu. Bir yandan da yaşınız büyüyor. Ruh ve fizik olarak gelişiyorsun ve o geçişi bulmak çok zorlaşıyor. Ama ben çok çalıştım ve çok çaba sarf ettim. İnsanlar da bana güvendi. Bir şekilde dokuz sene geçmiş oldu ama hâlâ yolun başındayım. Benim için çok keyifli geçiyor.

Ekranda kendinizi güzel ve başarılı buluyor musunuz?
Bu meslek aslında ne kadar eğlenceli görünse de zor bir meslek... Benim hayatımın hemen hemen yüzde 80’i setlerde geçti. Çocuk işçi olarak başladım. Herhalde sevmesem bu işe dayanabilmem mümkün değildi. Çünkü arkadaşlarım gezerken ben setlerdeydim. Hâlâ daha öyle. Ama bana keyif veriyor. Kendimi izlerken eleştirel bir gözle bakıyorum. Çünkü her gün yeni bir şeyler öğreniyorsun. Bunun için her gün yeni şeyler yapıyorsun. Doğal olarak da kendimi izlerken yeni bir şeylerimi bulup kendimi bir adım ileri götürmeye çalışıyorum. Bence kendini izlerken ‘Vavv, süper olmuş’ dediğin an bittiğin andır.

“Ayakta Kal” filminde sizi etkileyen ne oldu?
Beni en çok senaryo etkiledi. Ben herhalde bir daha gençlik filminde oynamam diyordum. İlk defa sinemada daha gerçekçi, drama bir gençlik filmi anlatılıyor. Ben bu hikâyenin içinde olmalıyım diye düşündüm. Üstelik ‘Yasemin’ karakteri de çok keyif alarak canlandırdığım bir karakterdi. Duygusal, zengin bir ailenin kızı ama fakirlikten çıkıp zengin olmuş biri...
Bulunduğu ortama göre çok duygusal, çok temiz ve hakikaten kültür çatışmaları arasında kaybolmamış, doğruları olan bir kız. Şımarık insanların arasında kalan biri. Aslında bu birçok kişinin yaşadığı bir durum. Yani sanki insanların hepsi aynı yerden gelmemiş gibi farklı muameleler yapıyor. Bunları hepimiz biliyoruz ve biz bu konuların üzerine güzel bir aşk hikâyesi kurduk.

“Yasemin” karakteri ile benzer yönleriniz var mı?
Ben de her zaman doğrularımın arkasında duran biriyimdir. Bu açıdan benziyoruz ama onun dışında çok farklıyız tabii.
“Ayakta Kal” filmini diğer gençlik filmlerinden ayıran özelliği ne olacak?
Şimdiye kadar yapılan diğer gençlik filmleri de çok başarılıydı ama hep komediydi. “Ayakta Kal” drama ve biraz daha gerçekçi. Biraz daha ayakları yere basan bir hikâye.



Gençliğin beni bilmesi gurur verici
Hayran kitlenizi gençlerin oluşturması sizin için bir avantaj mı?
Bu durumdan çok mutluyum ve benim için büyük bir avantaj bu... Çocuklar, gençler, yaşıtlarım ve kendi arkadaşlarım beni çok destekliyorlar. Geleceğin seni biliyor olması genç bir oyuncu olarak çok önemli ve gurur verici.

Son dönemlerde adınız Beyazıt Öztürk ile aşk dedikodularına karışıyor. Bunun için neler söyleyeceksiniz?
Ben uzun zamandır bu işi yaptığım için her zaman olmasa da zaman zaman adım böyle haberlere karışıyor. Benim bir duruşum var. Özel hayatımla ilgili olarak doğru veya yanlış hiçbir şeye cevap vermiyorum. Yine aynı tavrım devam ediyor. Hiçbir yorum yapmıyorum.

Mehmet Aslan ile birlikte sinemanın yeni çifti olmaya sizi aday gösterenler var.
Çok keyif aldık bunların yazılmasından. Çünkü bazı ikililer vardır ve elektrikleri tutar. Seyirci de onları sever. Biz Mehmet’le bunu yakaladığımız için mutluyuz. İnsanlar bizi ikili olarak görmeyi yadırgamadılar ve bu ikili seviliyor hissini bize verdiler. Bu yüzden biraz daha rahatladık açıkcası.

Geçen yaz filmin çekimleri ile ilgili olarak Mehmet Aslan’la bir öpüşme sahnesi için tedbirli davrandığınız yazılmıştı. Bu doğru muydu?
Hayır hiç öyle bir şey yok. Filmde öpüşme sahnesi var ama çok küçük bir öpücük olarak. Yani ilk defa birisini öpüyorsun gibi... Artık dizilerde bu hep gördüğümüz ve artık yadırgamadığımız bir şey öpüşmek. Yani bunları artık tartışmamamız lazım. Tabii bir sevişme sahnesi olsa tartışılır. Biz oyuncuyuz ve biz bir şekilde bu içimize siniyorsa bu işe giriyoruz.

Oyunculukta öpüşmem, sevişmem gibi kurallarınız var mı?
Böyle kurallarım yok ama fikirlerim var. Yani okuduğumda, baktığımda gerçekten benim içime siniyorsa yaparım. Bu zamana kadar hep içime sinen projeleri kabul ettim.