BIYIKLARIMA RAĞMEN BENİ ÖPTÜ

18 Aralık'ta vizyona girecek olan sportif komedi Süpürrr filminin başrol oyuncusu Cem Kılıç, partneri Başak Parlak'ın oyunculuğunu çok iyi bulduğunu belirterek "Bıyıklarıma rağmen beni öptü, daha ne yapsın?" diye konuştu

BIYIKLARIMA RAĞMEN BENİ ÖPTÜ

Ekmek Teknesi dizisinde Korkut karakteriyle hafızalara kazınan Cem Kılıç, 18 Aralık'ta vizyona girecek Süpürrr adlı sinema filminde başrolü oynuyor. Filmde birbirini seven iki gencin komik kavuşma maceraları konu ediliyor. Sevdiği kıza kavuşabilmek adına her şeyi göze alan Oğuz'u canlandıran Cem Kılıç, "Bende sevdiğim için her şeyi göze alırım ama Oğuz kadar kıskanç değilim" diyor. Oyunculuğunun yanı sıra müzikle de ilgilenen Cem Kılıç'la sinema, müzik ve özel hayatıyla ilgili, bol kahkahalı bir söyleşi yaptık.


* Süpürrr filminde ki canlandırdığınız Oğuz karakteri size nasıl geldi?

Yönetmenimiz Yeşim Hanım'la tanıştık ve benimle başka bir rol için görüşmüşlerdi, daha sonra başrolü aradılar aradılar bulamadılar. (Gülüyor) Dönüp rolü bana sattılar sonra ben oynadım. Ama parası değişmedi ilginçtir. (Gülüyor)

*Sizi uzun süredir ekranlarda göremiyoruz? Neden böyle bir ara verme gereği duydunuz?

Müziğe ağırlık verdim bu aralar ama çok iyi içime sinen bir senaryo olsaydı yapardım tekrar. Çok iyi senaryo göremiyorum, biraz eli ayağı tutulur bir senaryo görsem parasal konuda anlaşamıyorum. Televizyonunu insanı çok yıprattığını düşünüyorum. TV'de bir iş yapmaya karar verirken çok dikkatli düşünüp karar verilmesi gerektiğine inanıyorum. Halimden çok memnunum bilerek isteyerek verilmiş bir ara. Çünkü çok karakteristik bir rol oynadım ve üzerime yapışma durumu var. O biraz soğuyor, ben değişiyorum güzelleşiyorum filan... (Gülüyor)

* Eğitiminiz ne üzerine?
Ben hem oyunculuk hem de müzik eğitimi olarak hepsinden biraz bir şeyler aldım. Oyunculuk için devlet tiyatrosundaki dostlarımdan özel ders aldım. Müzik eğitimini de çok küçük yaşta almıştım, sonra yine devam ettim. Gitar çalabiliyorum, şarkılar yapıyorum, sahneye çıkıyorum. Müziğin şartları daha insanca geliyor. Renkli ve keyifli buluyorum. Benim bildiğim bir dil daha var, müzik dilini biliyorum. Dünyadaki herkesle müzik dilinden konuşabilirim. En evrensel dillerden bir tanesi.

* Filmdeki Oğuz karakteri aşkı için her şeyi göze alan biraz da kıskanç bir karakter? Siz aşkınızın peşinden gider misiniz?

Oğuz çevresi tarafından çok sevilen, sevdiği için de her şeyi göze alabilecek bir çocuk. Biraz da kıskançlığı var aslında. Ben de sevdiğim için her şeyi yaparım. Sevdiğim her şey için her şeyi yaparım. Yani bunu sadece insanla sınırlamayalım. Neyi sevip tutkuyla bağlanırsam elimden gelen her şeyi yaparım.

* Kıskanç mısınız?

Kıskançlığım eskiden daha çok vardı ama şimdi daha anlayışlı daha sabırlıyım. Yirmili yaşlarda daha asabi daha her şeyden nem kapan daha fevri olabiliyor insan. Karakter oturdukça bunlar değişiyor. Bende her insan kadar kıskancım aslında ama aşırısı yok. Küsmek için bir bahane arıyorsam iyi bir bahane kıskançlık, üstüne gidip oradan kavgayı çıkartabilirim ama (Gülüyor) içim öyle demez çokta kıskanmam.

* Curlling oynamayı çabuk öğrendiniz mi? Nasıl eğitim aldınız?

Biz erkek kadro kısa bir eğitimden geçtik. Ve çok çabuk başarılı olduk. Çünkü aslında herkesin kısa sürede başarabileceği bir iş bu. İncelikleri var sadece. Biraz bilardo biraz dart biraz da bowling biliyorsanız bunların üçünün karışımı gibi zaten. Buzun üstünde durmak için özel bir teknik var. Bir ayağınız kaygan bir ayağınızda ise özel frenli ayakkabı var dolayısıyla buzun üstünde durmak çok da zor değil. Bizim ekip bir anda çok başarılı olunca hocalarında gözü parladı ve dediler ki Curlling takımı aktörlerden kurulsa ne kadar güzel olur. Biz de istedik ama sonra herkesin işleri çıktı ve kaldı. Film gerçek olacaktı aslında bir yerde.

* Öğrenirken bolca düştüğünüzü duyduk...
Ufak tefek düşüp kalkmalar oldu. Küçük ağrılar sızılarla hallettik. Ters düşmediğiniz sürece bir problem yok. Çünkü sürekli eğik durumdasınız, düştüğünüzde de mesafe çok kısa kalıyor. Aslında sonlara doğru düşme hiç olmamaya başladı. Düşme çekmesi gerekiyor yönetmenin, düşmeleri bu defa zor çektik. (Gülüyor) Neredeyse lisans alacaktık düşme sahnesi çekmek istedi yönetmenimiz.

* Başak Parlak'la enerjiniz tuttu mu?
Başak'ı çok profesyonel buldum ben. Hiç kimseyi negatife sürüklemeyen, rolünün gereği neyse işini yapan bir arkadaşım. Çok mutlu oldum onu tanımaktan. Özel hayatta çok sıkı dost çok iyi arkadaş değiliz ama ne zaman olsa tekrar çalışmak isterim. İsmini gördüğüm her projede tereddütsüz yer alırım. Bıyıklarıma rağmen öpüştü benimle. (Gülüyor)

* Oyuncuların öpüşme sahnelerinde birbirlerinden etkilendikleri iddia ediliyor. Sizin yorumunuz nedir?

Karşınızda ki güzel bir kadın öyle bir sahne çekilmesi gerekiyor. Öpüşmen değil sevişmen de gerekebilir. O an için onu gerçekçi kılabilmek için, etkilenmesen dahi etkileniyormuş gibi davranıp, aslında kendini kandırıp etkilenmen mümkün. Fakat şöyle bir durum var. İnsan duyguları neticede dizginlenebilen duygular. Karşındakinin senin rol arkadaşın, etraf seni izliyor. Bu bir oyun içinde oyun olduğunu düşündüğünde öyle bir şey yaşanmıyor. En azından ben öyle bir anımı hatırlamıyorum. 'Ah bir daha çeksek, ne güzel sahneydi ya niye devam etmiyoruz' gibi bir hissiyata kapılmıyorum. (Gülüyor) Bence öpüşmek de sevişmek kadar özel bir durum. Bence bu özelini bu kadar kişi arasında yaşayıp sonrasında perde de görmek çok da hoş değil.

* Filmin gişesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ben sürpriz bir gişe yapacağımıza inanıyorum. Çünkü şöyle bir avantajımız var bence, Türkiye'de sportif komedi çekilmedi. Bu ismi de ben koydum, romantik komedi değil de sportif komedi, spora dayalı bir komedi olduğu için. Herkes çok sevdi. Ana konu spor. Tarzımızın değişik olduğunu düşünüyorum. Gençlik filmlerine yakın duruyor. Vizyonda şu anda çok aynı suratların benzer işler yaptıklarını görüyorum. Gişelerin son durumunun sebebi, halkın tepkisi bence. Bizim ekipte herkes işe çok inandı ve olağanüstü performanslar çıktı sahneye. Seyirci bunun hakkını verebilecektir diye düşünüyorum.

* Ekran için yeni projeleriniz var mı?
Görüştüğün bir kaç proje var, sürekli senaryo okumakla geçiyor hayatım. Okumak ve yazmakla. Ah bir içime sinse diyorum ama olmuyor. ama yakında olacak inşallah, çünkü televizyonlar değişiyor, yapımlar değişiyor artık.

* Özel hayatında neler yapıyorsun?

Spor yapıyorum bol bol. Vücuduma dikkat etmeye çalışıyorum. Müzik yapıyorum. Yarım kalan bestelerimi tamamlıyorum. Senaryo yazdım. Sinema filmi senaryosu, ona da bir isim buldum tarihsel komedi. Yeşim Sezgin'le birlikte çekeceğiz. Türkiye'de hiç denenmiş bir şey olacak. Kendime çok eğlenceli sahneler yazdım. Kötü komşu insanı ev sahibi yapar, kötü senarist de insanı senarist yapıyor işte. Okuyan arkadaşlarım çok beğendi ve başarılı olduğunu söylediler ama daha çok değişecek tabii.

* Asker kaçağı olduğuna dair haberler çıkıyor. Açıklık getirmek ister misin?

Asker kaçağı değilim. Kimse bir asker kaçağını filminde oynatmaz. Sadece tecilliyim. Kıbrıs'ta bir yapım şirketim var. Orada programlarım var ayrı bir ekibim var dolayısıyla orada da işlerim var. Tarihlerimiz uymadığı için basın toplantısına katılamadım. Böyle dedikodular çıktı işte.

* Müzik hayatınızdan bahseder misiniz?
Cumartesi akşamları Taksim Mask'da 24.00'dan itibaren sahne alıyorum. Gitar eşliğinde canlı performans sergiliyorum. Gelenlerle birlikte keyifli saatler geçiriyoruz. Bunun yanı sıra Jess Molho ile Süpürrr filminin soundtrackini çıkarıyoruz. Çekimler esnasında aynı otel odasında kaldık biz Jess'le, o gitarını getirdi. Filme birlikte şarkı yazdık. Bir de Zeki Müren'in "Gözlerinin içine başka hayal girmesin" şarkısını coverladık. Klipimizi de çektik. Klipte Başak Parlak'ı da oynattık. Klip yakında vizyona girecek. Yine müzikle sinemayı bir araya getirmeyi başardık. Çok da keyifli oldu.

İPEK YAYLAZ