BİR ÇOCUK SEVDİM'İN GENÇ YILDIZLARI KONUŞTU!
Biri genç kızların gözdesi, diğeri sıfır makyajlı haliyle bile etrafına ışık saçan bir güzelliğe sahip. Evet, Hakan Kurtaş ve Gülcan Arslan’dan bahsediyoruz. Genç oyuncular arasından yetenekleriyle sıyrılan bu iki oyuncu, “Henüz yolun başındayız” deseler de sadece işleriyle uğraşmaları ve popülerlikten uzak durmaları sayesinde hızla yol alacağa benziyorlar.
HAKAN KURTAŞ: AŞK, KAVUŞTUKTAN SONRA BAŞLAYAN BİR SÜREÇ
Genç kızlar arasında fenomen olma yolunda ilerliyorsunuz. Hayranlarınız giderek artıyor. Günün birinde “Hakaaan” diye üstünüze atlasalar ne yaparsınız?
- O ruh hali çok acayip geliyor bana. Öyle bir durumla karşılaşırsam ne yaparım bilmiyorum. Belki de bu süreç beni ona hazırlıyor. Aslında böyle bir amacım da yok. Mümkünse olmasın hatta, daha iyi olabilir. Bir şekilde o mesafeyi koruyabilmek ama diğer yandan da tüm insanların sizi sevmesi ve size güzel şeyler söylemesi çok güzel bir şey.
Oyunculuğa dair nasıl bir misyon üstlendiğinizi düşünüyorsunuz?
- Çok kalabalıklaşan bir dünyanın ve birbirinden çok farklı insanların arasında yaşıyoruz. Onlarda milyarlarca, belki de trilyonlarca hikâye var. O hikâyelerin bazıları çok samimi, özgün ve gerçek. Bunlar kimsenin daha duymadığı, yazıp çizmediği, izlemediği hikayeler ve bu benim ateşleyici gücüm bir oyuncu olarak.
İyi bir oyuncu olmanın anahtarı sizce nedir?
- Anahtarını hepimiz arıyoruz bence. Bulanlar çok var, çilingirle girenler de. (Gülüyor) Sanırım ben şu an kapıyı çalma durumundayım. Bir şekilde o kapıyı açacağım, aralayacağım, belki de aralamışımdır. Anahtarı nedir diye sorulunca bilmiyorum. Sadece benim düşündüğüm, o yaşanılan anların hepsinin farkında olup, güzel ya da kötü fark etmez, onun gerçekliğiyle yüzleşmek ve hiçbir şeyi yok saymamak. Oradan yola çıkıldığı zaman çok daha başka, renkli bir yere gidilebiliyor. O yüzden de daha derin bir hâl alıyor. Bunu yaşamak çok keyifli.
ULAŞILMAZ OLAN HEP DAHA CAZİPTİR
Diziden de yola çıkacak olursak. Aşk sizce imkânsız ya da kavuşulmaz olduğunda daha mı çekici oluyor?
- Aslında doğadaki kural da bu; ulaşılmaz her zaman daha cazip geliyor. Adem’e de öyle gelmiş ama “aşk şöyledir” diyemem. Sadece o ulaşılmazlığın cazipliği insanlara aşk gibi geliyor olabilir ama aşk çok daha başka bir şey sanki.
Aşk nasıl bir şey size göre?
- Aşk, kavuştuktan sonra başlayan bir süreç bence. Kavuşup birbirini tanıdıktan, hayata baktığın yerleri gördükten sonra başlayan bir şey.
Bir kadının size çekici geliyor olması için nasıl özelliklere sahip olması gerekir?
- Ayakları yere bassın. (Gülüyor) Öyle net bir şey yok aslında. Sadece kendine has, özgün, kendi fikirleri olan, karşılıklı konuşabildiğimiz zaman farklı yerlerden de bakabilen, özgür olan... Bunlar gayet etkileyici. Benim dikkatimi çekenler sanırım bunlar oldu.
GÜLCAN ARSLAN: POPÜLERLİK Mİ! AMAN UZAK OLSUN!
“Bir Çocuk Sevdim” ve Mine karakteri kariyerinizdeki dönüm noktası diyebilir miyiz?
- Benim dönüm noktam aslında “Her şeye Rağmen”dir. O olduğu için bu proje de oldu. Orada görmeselerdi, bu dizinin cast’ı için görüşmeye çağrılmayabilirdim. O yüzden “Bir Çocuk Sevdim” dönüm noktası değil belki ama kariyerimdeki büyük bir adımdır.
İşini hakkını vererek yapan ve popülerlikten uzak durmaya çalışan biri gibi görünüyorsunuz.
- Aman diyeyim, uzak dursun.
Basınla ilişkilerinizde de bu yüzden mi bu kadar dikkatlisiniz? ıçinize sinmediği sürece kolay kolay çekim ya da röportaj kabul etmiyorsunuz.
- Basında olup bitenleri daha önce izlediğim ve gördüğüm için biraz korkuyorum. Beni tanıyan neyi ne anlamda söylediğimi biliyor ama başka yerlere çekilebilecek ya da yanlış şeyler söylemekten korkuyorum. Ondan dolayı da uzak durmaya çalışıyorum.
Adapazarı’nda doğup büyüdünüz. Ailenizle ilişkiniz nasıl?
- Çok aileciyim ben. Her gün hepsiyle konuşurum, çünkü bu başka türlü bir şey, o ilişkiyi bölmemek lazım. Seni bu yönde etkileyen, buralara getiren aslında ailenle olan ilişkin. O yüzden ben onlarla ilişkimi kesinlikle bozmamaya çalışıyorum. Onları üzmemek için özen gösteriyorum. Onlar da bana aynı şekilde yaklaştığı için bir sıkıntı yaşamıyoruz. Bu dizideki baba kız ilişkisiyle ilgili de aynı şeyleri hissediyorum aslında. Gerçek hayatımda aşk uğruna öyle hatalar yapmamış olabilirim ama yine de çocukluk hatalarım olmuştur ve öyle anlarda babam bir şey der mi diye korktuğumu bilirim. Ablamla ilişkim ise çok daha farklı tabii.
GEREKTİĞİ YERDE ASİLEŞEBİLİRİM
Canlandırdığınız Mine karakteriyle sizce ne kadar benziyorsunuz? Bir röportajınızda “Mine’nin içine Gülcan kaçtı” gibi bir yorumunuzu okumuştum.
- Sinan’la olan ilişkisini yaşarkenki Mine’nin sahip olduğu o çocuksuluğu, samimiyeti, aşkı ve konuşma tarzı, Gülcan’a benzemeye başladı zamanla... Bu yüzden Mine’nin içine Gülcan kaçtı diyorum. ılk başta “Mine böyle bir kız” diyordum devamlı kendime ama izlerken bazı noktalarda “Bu Gülcan oldu” diyebiliyorum. Ama ben olaylar karşısında Mine kadar cesur ve güçlü olamayabilir, o kadar net karar veremeyebilirdim.
Siz aşkı nasıl tarif ediyorsunuz?
- şu an yalnızım, bilmiyorum. (Gülüyor) “Sonuna kadar” derim. “Neyi, ne kadar yaşamalıyım” diye düşünmem, sonuna kadar yaşamak isterim âşık olunca. Âşıksan zaten o anda neler yapabileceğini bilemiyorsun. O yüzden sonuna kadar varım.
O asilik ve isyankâr ruh sizde ne kadar var?
- Bir boğa burcu olarak gerektiği yerde çıkabilecek kadar asiliğim var ve bunun her insanda dozunda olması gerektiğine inanıyorum. Her şeyde mıy mıy, önüne ne geldiyse kabulü olan biri değil de, gerektiği yerde karşılık vermeyi bilen biri olmak gerekiyor. Bunu yapmazsan, kendini güçsüz hissediyorsun ve mutsuz oluyorsun.