Berrak Tüzünataç’ı filmlerinden, dizilerinden ve reklam kampanyalarından tanıyorsunuz. Bir süredir sadece kendini yenilemek için zaman ayıran güzel oyuncunun yeni haliyle tanışmaya ne dersiniz?
Tüzünataç, geçirdiği değişimi InStyle dergisine anlattı.
* Nasıl gidiyor hayat bu ara senin için?
- İyi gidiyor. Bir geçiş sürecinin sonlarına doğru geliyorum. Her değişim ve geçiş süreci biraz zorlu oluyor, çünkü bu süreç kendiliğinden olmuyor, çaba sarf etmen gerekiyor. Bazen “Boşuna mı uğraşıyorum” diye kendine soruyorsun, anlamaya çalışıyorsun.
Soyut bir değişim geçirdiğin halde sonucunu somut bir şekilde görmek istiyorsun. Ama yansımasını görebilmek için belli bir zamanın geçmesi gerekiyor. Şimdi tam da yansımasını gördüğüm bir dönemdeyim ve keyifli bir aşamada olduğumu söyleyebilirim.
* 30 yaşın böyle bir manası olduğu söyleniyor. İnsanın kendini yenilediği, geliştiği ve dönüştüğü... Senin olmak istediğin kadın nasıl biri?
- Herkesin kendine göre bir hayat yolculuğu var. Kafamda olmak istediğim bir kadın figürü vardı ve bunun özüme büyük bir haksızlık olduğunu fark ettim. Çünkü sürekli olarak ne durumda olduğuma bakmadan, o idealize ettiğim figüre yaklaşmak için çaba sarf etmişim.
* Nasıl bir figürdü o?
- Aslında o figürün nasıl biri olduğundan çok benim ona nasıl yaklaştığım önemliymiş. İyi-kötü, başarı-başarısızlık, güzellik-çirkinlik... Yani yargılarımdan oluşan bir karaktermiş o. Yani bir çeşit persona diyebiliriz. Şimdi ise daha farklı hissediyorum ve öyle yaşıyorum.
Özümde üstünü kapattığım taraflarımı hatırlamaya, anlamaya ve bulmaya çalışıyorum. Kendime, kendi gerçeğime ulaşma çabasındayım ve insanın hayatındaki en anlamlı yolculuğun bu olduğunu düşünüyorum.
* Peki hangi meziyetlerini görmezden gelmişsin? Veya neye haksızlık etmişsin?
- Meziyetten ziyade sahip olduğum enerjiye, yapıya, yaradılışıma haksızlık etmişim. Daha içsel bir şeyden bahsediyorum. Kendimi idealize etmişim ve bunun farkında olmamışım.
* Senin mesleğinde herkesin bir personaya ihtiyacı olabilir diye düşünüyorum. Özel hayatın kalmıyor ve çok bedel ödüyorsun...
- Bazen 20’li yaşlarındaki meslektaşlarımla ilgili yapılmış haberleri görüyorum. Genelde bunlar eleştirel haberler oluyor ve üzülüyorum. Kendi yerime koyuyorum onları. Çünkü ben de o yaşlarda hakkımda çıkan kimi saçma haberlere bakıp, kendime çok fazla otokontrol uygulamışım.
Sonra bu baskıyı hep içimde taşıyıp, baskı oluşturmuşum. Dolayısıyla da kendimi yargılamaya ve hırpalamaya başlamışım. Biliyorum, bütün bunlar yaşadığım hayatın paketi içinde var ve ister istemez yaşanıyor. Şimdi artık bunları daha iyi kavramayı, özgürleşmeyi ve beni etkilememesini öğrenmeye başladım. Çünkü 17 yaşımdan beri çalışıyorum ve ilk defa bu sene kendimi dinlemek içn boş vaktim oldu.
Gördüm ki ben bir şey söylediğimde, yolda karşıma çıkan bir gazeteci arkadaşımız onu başka bir yöne veya daha kötücüle yakın yazdığında, oldukça kırılıyormuşum. Sanki birisinde hakkım varmış gibi üzülüyordum. Sonra bunlara üzülmemem gerektiğini kafamda netleştirdim. Bu sene benim bu farkındalıklara kafa yorduğum bir süreç yaşadım.
* Bu sürecin sonunda ciddiye almamayı ve eğlenmeyi öğrendin mi?
- Evet ama orası bir paralel evren gibi, ayrıştırmak lazım. Zaten kendi çevren içinde eğleniyorsun. Mesela ben rutin olarak evimin çevresindeki semtte yürüyüş yapıyorum ve bu neredeyse her gün haber konusu olarak gazetede yer bulabiliyor. Bu artık eğlenilecek bir şey.
* Güzellik şans getirdiği kadar bazen ceza anlamına da gelebiliyor...
- Bir kere zaten bu ülkede kadın olmak çok zor ve kuvvetli durmak anlamına geliyor. Kendi istediği hayatı yaşamak isteyen ve yaşamakta ısrar eden her kadın, bin kat daha kuvvetli olmak zorunda. Dolayısıyla zaten çok kuvvetliyim, başka şansım yok. Yani ben bu hayat paketini alırken başta kuvvetimin de o kadar farkında değildim ama gördüm ki çok kuvvetliyim. Ben istediğim işi yapmak için kendimle ilgili de birçok mücadele verdim.
Özel hayatımı yürütebilmek adına kararlar aldım. Bu ülkede bir kadın olarak birçok başka şeye de göğüs gerdim, dolayısıyla o kadar kolay değil. Bunun için fazla güçlüyüm diyorum. Ama bu kırılgan değilim demek değil. Bu ikisini hep karıştırıyor insanlar.
Ne kadar kırılgansan o kadar kuvvetlenmek zorundasın, yoksa paramparça olursun. Bir insan çok kuvvetliyse aslında çok kırılgandır ve bu aslında bu kadar net. Sadece insanların samimiyetle yaklaşması gerektiğini düşünüyorum.
* Kadınlar için bir şeyler yapmayı düşünüyor musun?
- Bir görüşme yaptım kadın cinayetleri organizasyonuyla. Bir dergi çıkaracaklar ve oraya bir yazı yazacağım. Şu an gerçekten tahammül edilebilir boyutta değil işler. Çünkü bahsettiğim sekiz senede yüzde 1400 artmış kadın cinayetleri. Hepimizin bu konuda duyarlı olması gerekiyor.
* Senin idollerin var mı?
- İdol değil de ilham aldığım kadınlar var ve illa ki yaşça büyük olmaları gerekmiyor diye düşünüyorum. Emma Watson, o kadar güzel konuşmalar yapıyor ki hayran oluyorsun. Mesela feminizmle ilgili konuşmasını ilham verici buluyorum. Kabiliyetini, topluluğun karşısındaki o ikna eden tavrını seviyorum. Onun dışında Patti Smith’i çok ilham verici buluyorum; zaten bulmamak mümkün değil herhalde...
* Biraz da kadın olma hallerini konuşalım... Güzelliğini korumak için neler yapıyorsun?
- Cildinize bakmanız gerekiyor. Ne kadar uzun süre sizinle istediğiniz şekilde kalmasını istiyorsanız o kadar iyi bakacaksınız. Ben de bakımımı yapıyorum, temizliyorum, özen gösteriyorum. Ayrıca düzenli olarak pilates yapıyorum.
* Harika görünüyorsun ve hiç selülitin yok...
- Formumu korumak için oldukça çaba sarf ediyorum. Bebek’teki Baps’ta düzenli pilates yapıyorum. Ayrıca fonksiyonel antrenman için Private Training Studio’ya gidiyorum. Bunların yanı sıra Burcu Yüce hem çok iyi bir arkadaşım hem de çok iyi bir dansçı ve onunla dans çalışmayı çok seviyorum. Bunların hepsini karışık bir şekilde haftanın beş günü yapıyorum.
* Spor elbette çok önemli ve bunun bir de doğru beslenme ayağı var. Nasıl besleniyorsun?
- Kendine bakmaya başladığında doğru beslenmeye de başlıyorsun. Kötü bir şey yediğinde rahatsız oluyorsun. Mecbur kalmadıkça işlenmiş gıdaları yemiyorum. Yavaş yavaş vegan beslenmeye doğru kayıyorum ve zayıflamaktan daha çok vücuduma iyi gelecek şeyleri yemeye gayret ediyorum.
Ayrıca alkali beslenme, tohumları tüketme veya atıştırmalarımı evde kendim hazırlama gibi alışkanlıklar edindim. Eskiden çok tuz tüketirdim ve gözlerimin altı şişerdi. Artık hiç tuz tüketmiyorum. Şekerli gıdalar da yemiyorum.
* Bir galaya katılman gerekiyor ve o anda haberin oldu. Ne giyersin?
- E tabii ki stokta var bir şeyler (gülüyor). Eğer bir galaya katılıyorsam kesinlikle çok saygılı olmaya özen gösteririm. Benim oynadığım bir film değilse öznenin ben olmadığımın farkında bir şekilde kıyafet seçerim. Bu benim çok hassas olduğum bir konudur.
Bir de galanın mekânına göre değişiyor artık. Mesela bir alışveriş merkezi içinde olan galaya bir tuvaletle gitmek, kendi filmim olsa dahi rahatsız hissettiriyor ve giymiyorum. Tabii ki başka şıklıkta bir elbise ya da iki parça bir şey veya çok tatlı bir pantolonla da güzel olunabilir.