Berk Oktay yakışıklı, göz alıcı bir adam, iyi de bir oyuncu. Modellikten oyunculuğa geçip kendini kanıtlayanlardan. Ama ilgi alanıma girmesinin nedeni başka. Geçirdiği 35 dikişle sonuçlanan kazanın ardından yapılan “köpeğini koruyor” yorumlarını duyduğumdan beri kendisiyle konuşmak için can atıyordum. Olayın detayları, “Bana hiçbir kadının yaptıramadıklarını yaptırdı” dediği köpeği Cash ile olan ilişkisi bu röportajda.
Bu arada Berk, akrep burcu ve yarın da doğum günü. 32 yaşına basmasını biz iki gün önceden, Kanlıca yoğurdu yiyerek ve hayatını konuşarak kutladık. * Pazartesi doğum günün, şimdiden kutlamış olalım ve o vesileyle çocukluğuna dönelim...
- Ankara’da doğdum büyüdüm. Felaket bir çocuktum! * Nasıl yani?
- 9 yaşındayken oturduğumuz evi yaktım. Annemle babam babaannemi ziyarete gidip beni evde yalnız bırakmıştı. O sırada koltuğun örtüsünün ipleri dikkatimi çekti. Hepsi aynı hizada değildi. Bende de simetri hastalığı var. Onları makasla kesmek yerine çakmakla yakıp aynı hizaya getirmek istedim. Yaktıktan sonra söndürdüm. Daha doğrusu öyle zannedip filme dönmüşüm. Arkadan dumanlar geldiğini gördüğümde çok geç olmuştu. Korkup kaçtım.
* Ev de yandı bitti kül oldu! - Aynen öyle. Tam sopalıktım. O olaydan sonra yatağın üzerinde havai fişeklerle oynamaya devam etmişliğim de var... * Tek çocuk musun?
- Evet, çok şımarık yetiştirilmedim ama... Yaramazlık içimden geliyordu. * Modelliğe geçişin nasıl oldu? - 17 yaşımda “model olacağım” dedim. O arada jeoloji mühendisliği okuyordum. Best Model’e girdim.
* Ailen nasıl karşıladı bunu? - Babam kal gitme dese, kalırdım. “İstediğin şey için savaş ama bize bir söz ver, eğitimini tamamlayacaksın” dedi. * Tuttun mu verdiğin sözü peki?
- Tuttum. Okulu bırakıp İstanbul’a yerleştim. Yarışmaya katıldım. Sonra yurtdışına gittim. Ardından inanılmaz bir kariyeri bırakıp okuluma döndüm ve bitirdim. * Yurtdışına dönmeyi düşünmedin mi sonrasında? - Yurtdışı, yurtiçi gibi değil. Bir kere bırakırsanız, bir daha size güvenmezler. Sizden 10 bin tane daha var orada sonuçta...
* Sadece okulu bitirme dürtüsü ile geri dönmüş olamazsın. Yok muydu buralarda bir bekleyenin? - Aklına hemen bir sevgilim olduğu geldi sanırım. Ben hiçbir zaman bir kadını hayatımın merkezine koymadım. Başkasından da beni hayatının merkezine koymasını istemem.
* Ya birileri koymak isterse? - Koymasın. Duygusal da bir adamım, ama kariyerimi biri için bırakmam. * Büyük konuşuyorsun! Bir gün hayatının merkezindeki kadınla bu röportajı okur, gülersiniz.
- Göreceğiz. Ama şunu söyleyeyim, hedefim huzur. Başkası için yaşadığımda huzurum kaçıyorsa, bundan uzak dururum. * Karşı cinsi çok üzdüğün belli. Seni üzen oldu mu?
- Bir kez! Oyunculuk işine girince sevgilim tarafından terk edildim. Benim oyunculuğa başlamam, Türker İnanoğlu sayesinde olmuştur. Kız arkadaşım vasıtasıyla tanıştım Türker Bey’le, 20 gün sonra benimle sözleşme imzaladı. Ve onu takiben sevgilim benden ayrıldı.
* Neden? - Bilmem, korktu belki de... Çok üzüldüm o dönem. Ama sonra adımlarımı daha sağlam atmaya başladım. * İntikamını başkalarından almıyorsun umarım!
- Yok. Ama insan her şeyi yaşamalı. * Hayattan aldığın en büyük ders? - Çöpten bira şişesi toplayıp ekmek aldığım zamanları bilirim. Ben kendi ayaklarımın üstünde durmaya gelmiştim İstanbul’a... Annemle babamdan yardım almadan bunu başarmalıydım.
* Neler yaşadın o dönemde? - Bir lira vardı cebimde. Ya iki simit alıyorsun ya da dolmuşa biniyorsun o parayla. İstinye’de oturuyordum. Uğurkan (Erez) abinin ajansı Mecidiyeköy’de... Oraya yürüyerek gitmeyi tercih ettim. Zincirlikuyu’da yurtdışından model getiren Selahattin Şakir’le karşılaştım. Yanında iki yabancı model var. “Lara Sayılgan’ın ofisine gidiyorum, gel birlikte gidelim, tanış” dedi.
Lara, “Türk istiyorum” deyip beni seçince başladı her şey. İlk kataloğum oydu, sonra 56 iş daha yaptım. * Modellikten oyunculuğa geçenler en azından kendilerini kanıtlayana kadar hedef tahtası oluyor. “Yakışıklı olmasa burada işi yok. Oynamasını bilmiyor” diyen çok çünkü...
- Eleştirenler haklı. İnsanlar kaç sene eğitim alıyor. Çocuğun biri geliyor, yarışmada birinci oluyor, onu dizinin başrolüne koyup dünyanın parasını veriyorlar. Eğitimli olanın 10 senede kazanamadığını o bir yılda koyuyor cebine. İnsan sinirlenmez mi! Ben de olsam çıldırırım.
* Kamera karşısına geçtiğin ilk zamanları hatırlıyor musun? - Benim 300 küsur bölüm dizim oldu. İlk başladığımda neler çektim neler. Türker abi, Nehir Erdoğan’la Karadeniz’e yolladı bizi. Sabit bir fotoğraf makinesi karşısında poz vermeye alışmışım, dizide ise poz vermemen lazım. Arkamdan çekiştirirlerdi, o derece. Çok zorlanmıştım...
* Oyunculuğunu geliştirmek için ne yapıyorsun? - Bizim işimiz gözlem yapmak ve her şeyi denemekten geçiyor. Gider tinercilerle de vakit geçiririm. Bu, kendime yaptığım yatırımdır. Yurtdışına gidip eğitim alma işine pek inanmıyorum.
* Oyunculukla ilgili hedeflerin? - İşime aşığım. Sonu olmayan bir iş bu. Doğru adımları attığım sürece burada olurum. * Sinemada özellikle oynamak istediğin bir rol var mı?
- Gerilim filminde bir psikopatı oynamak isterim. Sporla ilgilendiğim için iyi bir aksiyon filmi de olabilir. Bir dövüşçünün hayatını oynamak güzel olabilirdi. Rolün etkisinden çıkamadığın oluyor mu? - Oluyor. Mesela Rojda (Demirer) ile oynadığımız dizideki ağlama sahnesinden sonra beş saat kendime gelememiştim.
* Polis rolleri sana neler yaşattı? Bir keresinde garson yanıma gelip “Abi bugüne dek kaç adam öldürdün?” diye sormuştu. Ama en komiği başka. * Daha komik ne olabilir ki?
- Beyoğlu’nda kovalama sahnesi çekiyoruz. Ben “Dur polis” diye kovalarken aniden biri benim kovaladığım adamın üzerine atladı, yere yatırıp kelepçeyi takıverdi. Sivil polismiş! * Özel hayata gelelim... Rol arkadaşın Gizem Karaca ile aşk yaşıyor musun? - Hayır.
* Aşk hayatın nasıl bu aralar? - Çalkantılı. * Nasıl bir sevgilisin? - Çok iyi bir arkadaşım ama iyi bir sevgili değilim.
* Bunu söyledin, yırttın sanıyorsun. Bu kolaya kaçmak değil mi? - Alakası yok. Bir insan kendini kötüler mi? Sığınma noktası değil bu. Hatta belki bu beni yalnızlığa iter.
* İtmez itmez, kaçan kovalanır. Ne açıdan iyi bir sevgili değilsin? - Ben dengesiz bir adamım ilişkide. * Bunun nedeni biraz da içinde olduğun sektör ve çalışma şartları olabilir mi?
- Bizim bulunduğumuz ortam insanlara göre renkli. Ama ben siyah beyaz görüyorum. Tükenmişlik sendromu demeyeyim ama şov dünyası kafa yorgunluğuna ve tahammülsüzlüğe neden olabiliyor. * Özgürlüğüne düşkün müsündür? - Evet ama benim özgürlüğüm başkasına saygısızlık boyutunda olmaz.
* Gelelim köpeğinin saldırısına uğrayıp yüzüne 35 dikiş atılması hikayesine. - Benim yüzüm yaralandı, köpekle ilgisi olmadığını, bir ev kazası olduğunu söyledim. Ama insanlar bunu köpeğe bağlamak ve onu idam etmek için çok uğraştılar. Bir canlı öldürülse mutlu mu olacaklar?
* Buradan yola çıkıp genele bir şey söylemek ister misin? - Yıllardır köpek besleyen biri olarak tavsiyede bulunabilirim. İnsanlar bu dünyadaki tek canlının kendisi olduğunu düşünmekten vazgeçmeliler. Bazı köpek cinslerinin tehlikeli olarak adlandırılmasına karşıyım. Sadece bilinmesi gereken kurallar var. Köpeklerin saldırganlığı insanlarla doğru orantılı. Kesinlikle sahibine sormadan bir köpeğe elinizi uzatmayın.
* “Hayatımda hiçbir kadın eve giriş-çıkış saatimi belirleyemedi ama küçücük bir köpek tüm hayatımı değiştirdi” demişsin... - Ev işi yapmaktan nefret ederim. Ama köpeğim yavruyken elimde paspas, durmadan arkasında dolaşıp temizlik yapıyordum. Köpek sevgisi bambaşka bir şey, sadece yaşayan bilir.
* Basketbol mu, futbol mu? - Basketbol oynadım ama futbol. * Hangi takım? - Beşiktaş. Benim için yaşam tarzı Beşiktaş.
* Yaşa. Beşiktaş’ı bir kelimeyle özetlesen bana... - Hayat. * Aşk için nelerden vazgeçersin?
- Aşık olduğumda kimyam bozulduğu için her şey olabilir. * Annenle babanın sözlerini hep dinliyormuşsun ya... Onlar şimdi evlilik, çocuk da demeye başlamışlardır. - Baskı yok ama torun sevmek isterler haliyle... Evlilik çok uzak gelmiyor bana. Ama belli olmaz. Ani bir kararla evlenebilirim de, sonsuza dek bekar da kalabilirim.
* En sevdiğin yerin... - Gözlerimi severim. Bakmayı, göz teması kurmayı severim çünkü. * Kadınlarda?
- “Önce iç güzelliği” masalına inanmıyorum. Önce dış güzelliği çeker, sonra içini tanırım ben o kadının. Kadında da gözler önemlidir. Gözleri ışıklı kadınları severim. Herkes herkese öyle bakamaz çünkü. * Karşı cinste neye tahammül edemezsin?
- Çok otoriter kadınlardan hoşlanmıyorum. Güçlü karakterli, zeki kadın da zaten o otoriteyi çaktırmadan sağlar. * Telefon numaran her yerde Berk... Nasıl başa çıkıyorsun hayran telefonlarıyla?
- Beş yıl evvel Giresun’da bir kız yurduna düşmüştü telefonum. Canımdan bezdim. Ama şimdi bir program çıktı. CIA diye. Arayan numaraları sorguluyor. Sadece bu ağa kayıtlı numaralar birbirlerini görüyor. Beni çok rahatlattı.