Güzel oyuncu Begüm Birgören'den Hürriyet Gazetesi yazarı Hakan Gence'ye itiraflar...
O sessiz ama derinden ilerleyenlerden. Çok ortalarda görünmeden de başrol oyuncusu olunabileceğinin canlı bir kanıtı. Begüm Birgören salı akşamı Kanal D’de başlayacak olan ‘Bir Deniz Hikâyesi’yle ekrana dönüyor. Kariyerinin başında yapmak istediklerinden kopmadığını söyleyen Birgören’le buluştuk, dizisinden, siyasetten ve aşktan konuştuk.
Bir röportajınızda “13 yaşında kitaplar okuyup ‘Kimiz, neyiz, ne istiyoruz?’ gibi soruları kendime sormaya başladım” demişsiniz... Cevapları buldunuz mu? Tam olarak değil. Dönem dönem başa dönüyorum. Ama her şeyin mucizevi bir rastlantı olduğuna inancım baskın kalıyor.
Hayatta nelerle derdiniz var? İnsan ırkının kendine ve doğaya karşı olan kötücül etkileri beni çok üzüyor. İnsanın hayat içinde kendini var etmeye çabalarken sınandığı küçük anlardan, birbirimizi, çocukları öldürdüğümüz trajedilere kadar dert edinilesi hayli mesele var.
Hemen yanı başımızda kadın, çocuk binlerce kişinin katledildiği ve tüm dünyanın seyirci kaldığı dramlar yaşanıyor. Ülkemizde savaş var. Ortadoğu’da sıkıntısız yaşamak mümkün mü bilemiyorum.
Siyaset ne kadar hayatınızda? Bu ülkede yaşarken siyaset en apolitik kişinin bile hayatında yer ediyor. Ama çok da bilmeden, ezber cümlelerle tartışırken canlar gidiyor. Henüz insanın özlük haklarına varan ihlaller üzerinde hemfikir olamıyoruz. Çok acı. Siyaset bunu çözmeli. Artık tek bir insan hayatı bile feda edilmemeli. Diliyorum seçimin hemen ardında yaşadığımız o birkaç günlük umut dolu günler geri gelir.
Türkiye’de kadın olmak zor mu? Türkiye’de kadın olmak değil, bu coğrafyada insan olmak zor. Kökenimiz, dinimiz, inancımız mesele olurken kadın olmak nasıl kabahat olmasın?
İnternette adınızı aratınca hâlâ bir dizideki sevişme sahneniz çıkıyor... Tüm kadın oyuncuların yaşadığı bir durum. Her şey profesyonellik içinde yapılıyor ama tırnak içine alıp bunu konuşma durumu rahatsız edici geliyor.
Son projenizin ardından New York’a gittiniz. ‘Bir Deniz Hikâyesi’nde sizi Türkiye’ye döndürecek kadar çeken şey neydi? Senaryo anlamında, kendi türü içinde çok başarılı. Eğer projenin diğer dinamikleri de ortaya senaryonun ruhunu yakalayan bir kimya çıkarırsa izleyicinin ilk anda sahipleneceği bir hikaye olacak bu.
Hikâyeniz ne anlatıyor? Annesini doğumda kaybettiğini sanan bir çocuğun babasıyla yaşadığı mütevazı hayata, mucizevi bir karşılaşmayla, aslında hayatta olan annesi dahil olur. Ve bütün akış bozulur. Çocuğunu geri almak için çırpınan bir anne ile hayatındaki her şeyi oğlu olan bir babanın mücadelesi...
Annelik duygusunu daha iyi aktarmak için nasıl bir çalışma yaptınız? Sadece annelik için değil de, senden farklı bir hayat tecrübesi olan birini oynamak için birçok yöntem var. O ana kadarki gözlemlerin, sana çarpıp kalmış detaylar o kadını parça parça yaratıyor.
Başta amacınız tiyatro ve sinema yapmakmış. Ama siz yıllardır ekrandasınız. Şimdi gençlik yıllarınızdaki o idealist kızla karşılaşsanız... Bu halinizden hoşlanır mı?
Akademik bilgiden kopmadan, sanatı ve dünyayı takip etmek o zamanki bakış açımdan çok da uzağa düşürmüyor beni. Yapmak istediklerim yine aynı çizgide. Oyunculuğa devam ediyorum ve ‘o kız’dan farklı düşünmüyorum.
Dizideki karakteriniz Zeynep, ailesinin istememesine rağmen Hakan’la birlikte oluyor. Aşk nelere başkaldırır? “Aşk her şeye başkaldırır” gibi bir başlık çıksın istemem ama savaşlara, katliamlara sebep olmuş, güçlüden öte bir duygu, olgu, hastalık ya da adına ne dersek diyelim...
Aşk size ne ifade ediyor? Bir sürü soru arasında birkaç cümleyle ifade edemeyeceğim, büyük bir mevzu.