BAŞBAKAN ERDOĞAN'DAN SAMİMİ İTİRAF!

Erdoğan, 62 sanatçıyla yaptığı toplantıda, bir kitapla hayatı değişen çok insan olduğunu ancak film, dizi ve tiyatro oyunlarının da hayatı değiştirecek güce sahip olduğunu söyledi

BAŞBAKAN ERDOĞAN'DAN SAMİMİ İTİRAF!

Belki şehre bir film gelir bütün hayatımız değişir

Başbakan Erdoğan, sinema ve tiyatro oyuncuları ile yönetmenlerle kahvaltıda buluştu. Sinemacıların ülkenin değişiminde cesaretle rol oynadığını belirterek 36 filmi tek tek saydı. Erdoğan, "Eğer bu ülkenin otoriteleri Yılmaz Güney'in filmlerine kulak vermiş olsaydı, inanın Türkiye bugün çok farklı bir yerde olabilirdi" dedi. Dün Dolmabahçe'deki Başbakanlık Çalışma Ofisi'nde gerçekleşen "demokratik açılım" çalışmaları kapsamındaki toplantıya 62 davetli katıldı. Toplantıda İçişleri Bakanı Atalay, Milli Eğitim Bakanı Çubukçu, Kültür ve Turizm Bakanı Günay ile AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik de hazır bulundu. Yeşilçam'ın ürettiği birbirinden güzel filmleri seyrederek, acıyı, neşeyi, hüznü, sevmeyi izleyerek büyüdüğünü belirten Erdoğan özetle şunları söyledi:

YEŞİLÇAM'LA BÜYÜDÜM:
Açık hava sinemalarını unutamıyoruz. Yönetmenlerimizin, oyuncularımızın çektikleri filmlerle Türkiye'yi nasıl değiştirdiklerini biliyoruz. Bazen tek bir kare, binlerce sayfada anlatılacak konuyu anlatabiliyor. 'Kurtlarla Dans' filmi ABD'nin, hattâ tüm dünyanın Kızılderililere bakışını değiştirdi. 'Malcolm X' filminin, 'Mississippi Yanıyor' filminin, 'Kökler' adlı dizinin, siyahilerin toplumsal konumunu nasıl etkilediğini, zihinsel bir devrim gerçekleştirdiğini de gördük. 'Çingeneler Zamanı' filminin ardından Balkanlar'da, Türkiye'de ve tüm dünyada Romanlara bakışın olumluya döndüğünü, sempati boyutuna yükseldiğini müşahade ettik. Terör saldırılarında hayatını kaybeden Suriyeli yönetmen Mustafa Akkad'ın 'Çağrı' filmi, dünyanın İslam dünyasına bakışını önemli ölçüde değiştirmeye yetmiştir. Yoksulluğun, baskıların hüküm sürdüğü bir ortamda Yılmaz Güney, 'Arkadaş' ve 'Umut' filmleriyle, dilsiz ve çaresiz kimselerin sesi ve umudu olmuştur. Zeki Alasya burada yok, ama onun adeta ayrılmazı durumunda olan Metin Bey aramızda. Birlikte sahneye koydukları 'Yasaklar' oyunu, 90'lar Türkiyesi'nin manzarasını ironik şekilde resmetmiştir.

OLANLARI GÖRÜYORUZ:
Sevgili Cem Yılmaz 'Vizontele'de, 'Zeki Müren de bizi görecek mi?' diye soruyor ya, Zeki Müren'i bilemem ama biz hükümet olarak olup biteni görüyoruz. Eğer ortada bir sorun varsa bunun görmezden gelinmesi o sorunu ortadan kaldırmaya yetmiyor. Üzülerek ifade ediyorum, sizlerin bu güzel eserlerle ortaya koyduğunuz dramlar, trajediler sağır duvarları aşıp gerçek adreslerine ne yazık ki ulaşamadı. Bizim yapmaya çalıştığımız, sizlerin 10 yıllardır dile getirdiğiniz tüm meseleleri art niyetsiz şekilde gündeme taşımaktır. Bizim bir gönül yaramız var. Çelişkileri, dramları, dışlanmışlığı istiyoruz ki en aza indirmek için bu yola koyulalım, el ele verelim ve bu işi başaralım. Derviş Zaim üstadın güzel filmiyle anlattığı gibi, 'filler tepişirken çimenler ezilmesin' dedik. Devletin binlerce yıl birlikte yaşadığımız azınlıklara hoyratça davrandığını ifade ettim. 6-7 Eylül olaylarının yakın tarihimizin omuzlarımıza yüklediği ağır bir yük olduğunu ilk kez ben dile getirdim. Bu ülkede yaşayan her bir vatandaş etnik kökeni, dini, dili her ne olursa olsun 1'inci sınıf vatandaşımızdır.

TEHCİR SÖZÜNE TEPKİ:
Vatandaşım olan Ermenilerle ilgili bir suizan beslemem, olumsuz bir yaklaşım içinde olmam mümkün değildir. Ama bugün ABD'den tutun Batı ülkelerine varıncaya kadar, hukuk noktasında, kaçak olarak yaşayanlara karşı her ülkenin bakışı farklıdır. Söylediğim şu; parlamentolarında bu mesnetsiz kararları alanlar, bizim olaya nasıl insani bir perspektiften baktığımızı görsünler. Bilmedikleri konuda uluorta kararlar almasınlar, bir kere daha komşularımızla aramıza girmesinler diyoruz. Vatandaşlarımızdan, göçmenlerden bahsetmiyoruz. Mağdur, muhtaç insanlara hoşgörü gösterdik. Bu büyük millete yakışan budur. Ermenistan başta olmak üzere, ülkemizdeki bazı köşe yazarları diasporaya karşı bu mücadeleyi vermezken, bize karşı böyle tavır içine girmelerini anlamak mümkün değil. Bunlar parasal yönden çok güçlüler, ama Ermenistan'a yönelik bir destekleri söz konusu değil. Ermenistan sefalet içinde. Halkı çevre ülkelere göç etmektedir. Yaşam koşulları ciddi manâda tükenmiştir. Bunu bizzat Sayın Putin'den dinledim. 'Her gün 200-300 bin ülkeme göç oluyor' dedi. Benim açıklamalarımın tehcir gibi asla tasvip etmeyeceğimiz kavramlarla yan yana kullanılmasını, kullananlar adına bir talihsizlik olarak görüyorum.

SİZLER DE OMUZ VERİN:
ABD sineması Vietnam, Irak ve Afganistan üzerine çok sayıda film yaptı. Bizde de yakın tarih üzerine son derece güzel dizilerin, filmlerin çekildiğini ve beğeniyle izlendiğini görüyoruz. Bu dizilerin, filmlerin 1960 ve 80 darbelerini, azınlıkların sorunlarını, Alevi vatandaşlarımızın meselelerini, terör, yoksulluk, işsizlik, hak ve özgürlük konularını ne kadar çarpıcı ve doğru şekilde aktardıklarını biliyoruz ve görüyoruz. Sizden güç ve ilham alarak bu yola çıktık. Acıları, feryatları, ihtiyaçları en önce sizler fark ettiniz ve topluma gösterdiniz. Bizim yaptığımız işte tüm o kesimlerin ve sorunların sahne almasını sağlamaktır. Eğer sizler olmazsanız bu süreç eksik kalır. Sürece omuz vereceğinize yürekten inanıyorum.

SONRA RADYOCULAR:
Erdoğan öğleden sonra da radyocularla buluştu. Erdoğan, demokratikleşmenin herkesin menfaatine olduğunu söyledi. 97 radyocunun hazır bulunduğu toplantıda katılımcılara "Demokratik Açılım Süreci" adlı kitapçık hediye edildi.

Hasan AY/SABAH