Kiralık Aşk dizisiyle pek çoğumuzun "ideal erkek" kategorisine oturttuğu Barış Arduç, gerçek anlamda parlayan bir yıldız ve ilgiyi fazlasıyla hak ediyor.
Bu çok yetenekli adam, kimseye anlatmadıklarını Cosmopolitan'a anlattı…
Mart ayında sizinle röportaj yapmıştık; o günden bugüne hayatınızda neler değişti? Nedir bu Kiralık Aşk'ın durumu? Barış Arduç: Birçok şey değişti, biraz mucize gibi aslında… Herhalde doğru proje, doğru hikaye, doğru cast ve doğru yönetmen buluşunca ortaya böyle başarılı bir iş çıktı.
Deliha ile birlikte zaten insanlar "aa kim bu" demeye başlamışlardı. Ardından dahil olduğum Racon dizisi dört bölüm sürdü ama yine de "iyi ki yapmışım" dediğim bir iş oldu.
Bu işler sayesinde birçok kişiyle tanışıyorsunuz; yapımcılar, yönetmenler tarafından keşfediliyorsunuz.
Kiralık Aşk Ortaks Yapım'dan Müge Turalı'nın bir işi. Bana bu proje haricinde başka projeler de geldi ama en çok bu içime sindi; iyi ki de olmuş diyorum. Tam nokta atışı oldu.
Peki, bu kadar popüler olmayı bekliyor muydunuz? Herkes sizi konuşuyor… Barış Arduç: Bundan önceki işim her ne kadar dahil olmaktan mutlu olduğum bir iş olsa da dört bölüm sonra yayından kalkması insanı ister istemez biraz "Benim için doğru iş miydi acaba" diye düşünmeye itiyor.
Yine de yolun çok başında olduğum için tedirginlik yaşamadım. Dört bölümde bir dizinin kalkması çok da büyük travma değil; bizim "dizimiz kalktı" yakınmamız biraz da şımarıklık. Ama tabii insan kendi rüştünü bir an evvel ispatlamak istiyor çünkü alttan da bir jenerasyon geliyor.
O sorumlulukla biraz strese giriyorsun. Kadere inanan biriyim; bir şeyin olacağı varsa ve sen de gereken çabayı gösteriyorsan oluyor. Dizinin başarısı ve getirdiği popülerlik de öyle oldu.
Bu kadar popüler olmayı ben de beklemiyordum; kimse beklemez. İlk zamanlar durumun farkında da değildim. Ben setten eve giden, evden spora giden, çok fazla sosyalleşmeyen bir adamım. Sokakta da rahat yürüyebilen bir adamdım bugüne kadar.
Şimdiyse kulağımda kulaklıkla yürürken birileri bir anda kolumdan çekiştirip "tam sizden bahsediyorduk, lütfen fotoğraf çektirelim" diyebiliyor. Bunlar güzel ve kıymetli şeyler, sahiplenildiğinizin göstergesi.
Zorlandığınız zamanlar da oluyordur herhalde? Barış Arduç: Toplu taşıma araçlarını kullanamaz hale geliyorsun ya da bir dostunun düğününe giderken biraz daha çekiniyorsun çünkü rol çalmaktan korkuyorsun.
Gelin ve damat, o kadar özenmiş, en önemli günleri, sen ortama girince dikkat çekiyorsun ve fotoğraf çektirmek isteyenler oluyor.
Ama bundan rahatsız oluyorum demeyeceğim hiçbir zaman, hepsi sevildiğimin bir göstergesi ve umarım eksilmez, artarak devam eder.
Açık konuşmak gerekirse bu popülaritenizin altında canlandırdığınız "seksi ve cool CEO" Ömer'in de katkısının büyük olduğu düşüncesindeyim… Barış Arduç: Çok çok büyük hem de! Mesele doğru rolü, doğru kostümü giymek. İzleyiciyle ilk tanıştığın evrede, onların rahat ve kolay şekilde alabileceği bir karakterle girince evlere işler biraz daha kolaylaşıyor.
O yüzden evet, Ömer çok işimi kolaylaştırdı benim. Doğru bir araç oldu. Bundan sonra her ne rolde oynarsam oynayayım izleyici kabullenebilir, kafalarında bir Barış Arduç imgesi oluştu artık.