'BANKACILIĞA 10 GÜN DAYANDIM!'

İstanbul Üniversitesi İngilizce İktisat Bölümü mezunu olan 'Yabancı Gelin' yarışmasının sunucusu Sema Öztürk, 'Bir bankaya girmiştim ama sadece 10 gün çalışabildim. Ben yaratıcı gücümle bu hayatta var olmalıydım diyerek ayrıldım' dedi....

'BANKACILIĞA 10 GÜN DAYANDIM!'

Farklı ülkelerden genç kızlar, evlilik hayallerini gerçekleştirmek amacıyla bir programa katıldılar. Müstakbel damatlar, kaynanalar ve gelinler arası çatışmaları, gerilimleri ve yakınlaşmaları bize sunma görevini ise Sema Öztürk üstlendi. “Yabancı Gelin”i sunmanın yanı sıra oyunculuğa da devam eden Öztürk, yarışma programının ve özel hayatının bilinmeyen yönlerini Hafta Sonu dergisine anlattı.

Sizi ilk VJ olarak tanıdık. VJ’lik nasıl başlamıştı?
- ıstanbul Üniversitesi ıngilizce ıktisat Bölümü mezunuyum. Okuldayken Kral TV’yi izliyordum. Sunucu olmak çok küçük yaşlardan beri hayalini kurduğum bir şeydi. “Ben de sunucu olmalıyım” diye düşündüm kendi kendime. Ama önce üniversiteyi kazanmam şarttı.
Neden şarttı?
- Üniversiteye girmeseydim sürekli tedirginlik yaşardım, sürekli korkardım, içimde “Ya bu iş biterse, o zaman ben ne yaparım?” korkusu olurdu. Çünkü VJ’lik 30 yaşından sonra sürdüremeyeceğin bir meslek. Aslında benim işim sunuculuktu, ama yaptığım işin adı VJ’likti.
Bu iş için ders aldınız mı?
- ılk başladığımda diksiyon dersleri falan almamıştım. Ama sonra Dialog’a gittim, Can Gürzap, Arsen Gürzap, Ayda Aksel ve Selim ıleri’den dersler aldım. Yoğun programa yazılıp, 3.5 ay boyunca her gün gittim. Çok fazla şeyin değiştiğinin farkına vardım. Konuşmalarım değişti. Ses-nefes çalışmaları, sesimin oturmasını sağladı. Artık birçok cümleyi doğru telaffuz ediyordum. Bu çok önemliydi. Bir de özgüven kazandırdı tabii...

BANKACILIĞA 10 GÜN DAYANABİLDİM

ıktisat mezunusunuz, neden kendi mesleğinize devam etmediniz de ekranı seçtiniz?
- Üniversitede okurken harçlığımı çıkarmam gerekiyordu. Bunun için televizyonda çalışmaya başladım. Sonra yavaş yavaş tanındım, yani popüler olmuştum. Aslında okuduğum bölümle ilgili kısa bir çalışmam da oldu. Bir bankaya girdim, ama sadece 10 gün çalışabildim. Ben yaratıcı gücümle bu hayatta var olmalıydım.
ılk programınızın adı neydi? Hatırlıyor musunuz?
- Tabii ki hatırlıyorum, “Sarışın”dı. O zamanlar sarışındım. Yıllarca sarışın gezdim zaten. Saçımın doğal rengi de açıktır.
Yani orijinal sarışınlardan mısınız?
- Kumral sarışın diyelim.
Geçtiğimiz yıllarda, büyük ses getiren “Hacı” dizisinde rol aldınız. Oyunculuk adına sizi tatmin eden bir iş miydi?
- Evet, “Hacı” çok kaliteli bir diziydi. Dizide Sevil adında, ihtiraslı, gözü kara, güç ve iktidar hırsı olan tehlikeli bir kadını oynuyordum. Birçok usta isimle birlikte kamera karşısına geçtiğim için oyunculuk adına çok iyi bir deneyim oldu.
Ve “Kurtlar Vadisi Pusu” yeniden başladı, siz de dizide Jülide’yi oynuyorsunuz. Teklif geldiğinde hemen kabul mü ettiniz?
- Çok hoşuma gitti tabii... Türkiye’nin en çok izlenen dizilerinden birinde oynamayı kim istemez?
Jülide’yle benzer yönleriniz var mı peki?
- Kimseyi hayal kırıklığına uğratmak istemem ama hayır, hiç benzer yönümüz yok maalesef.
Jülide dizide kötü bir karakter. Diğer dizileri de izleyebiliyor musunuz? En kötü kim mesela? Jülide mi, Ferhunde mi (Yaprak Dökümü), Eda mı (Binbir Gece), Nursel mi (Sonbahar)?
- Kim kötü kıyaslamasına giremem çünkü bu dizilerden bir tek “Yaprak Dökümü”nü izleyebiliyorum ve Deniz Çakır’ı çok başarılı buluyorum.

HAYALİNİ KURARKEN TEKLİFİ GELDİ

Gelelim günümüze. şimdi “Yabancı Gelin” yarışmasını sunuyorsunuz. Teklif nasıl geldi?
- Televizyonda tanıtımları dönerken iyi bir iş olacağını düşünüyor, “Keşke ben sunabilsem” diyordum. Ben bu hayaller içindeyken telefonum çaldı ve programı benim sunmamı teklif ettiler. Gerçekten çok büyük bir sürpriz oldu.
Bir gününüz nasıl geçiyor, o günkü programa nasıl hazırlanıyorsunuz?
- Sabah 10.00’da şirkette oluyorum. Ekibimizle birlikte toplantı yapıyoruz, konu başlıklarını belirliyoruz. Sonra çekilen bantları izliyorum. Oradan notlar çıkarıp yayına giriyorum.
24 saat içinde evde birçok olay oluyordur. Onları nasıl eleyip yayına hazırlıyorsunuz?
- “Yabancı Gelin” evinde olan her şey yayına verilmiyor. Çünkü haftada sekiz yayınımız var sadece...
Kameraların ulaşamadığı yerlerde gizli buluşmalar, görüşmeler oluyor mu peki?
- Detay vermeyeyim ama duş haricinde izlenmeyen hiçbir yer yok. Yarışmacıları 24 saat izleyen bir ekibimiz var.
Böyle bir yarışmada sunucu değil de, yarışmacı olmak ister miydiniz?
- Kendimi bildim bileli kameranın ön tarafında olduğum için buna doğru bir cevap vermem mümkün değil.
Bir yabancı ile evlenmeyi düşünür müsünüz?
- Bir Türk ile evlenmeyi tercih ederim ama aşk ve hayatın size ne getireceğini tahmin edemezsiniz.
Kendinizi beğenir misiniz?
- Fena bulmam diyeyim.
Beğenmediğiniz bir yeriniz veya özelliğiniz var mı?
- Saçlarım çok gür, bundan şikayetçiyim.

HADDİMİ BİLİRİM ASSOLİST OLAMAM

Bir ara Maksim’de assolist olarak çıkacağınız söylendi ama olmadı. Neden?
- Teklif geldi ama ben haddimi bilirim, assolistlik bana göre değil.
Müzik dersleri almış mıydınız?
- şan dersleri aldım ama sadece oyunculuk için. Yoksa sahneye çıkmak gibi bir niyetim yok.
Cazip bir teklif gelse sahneye çıkmaz mısınız?
- Hayır. Müzik sektörü çok zor.

OKAN BENİ ÇOK ÜZDÜ

Okan Bayülgen sizi “Sade Vatandaş” programında konuk etti, ama beklediğiniz kadar zaman ayırmadı. Bu yüzden gerilim yaşadınız. Tekrar davet etse programına katılır mısınız?
- Bu programın ardından bir daha Okan Bayülgen’in hiçbir programına katılmayacağımı beyan ettim. Kararım kesin...
Ona misilleme yapmak ister miydiniz?
- Ben hayatım boyunca böyle detaylara vakit ayırmadım. Benim programım tüm sanatçı dostlarıma açık olduğu gibi Okan Bayülgen’e de açıktır. Ama Okan’ın beni çok üzdüğünü söylemeden de edemeyeceğim.