"BANA 'SIRADAN BİR KATİL OL' DEDİLER"

"BANA 'SIRADAN BİR KATİL OL' DEDİLER"

atv'nin sevilen dizisi 'Ezel'de sürekli Converse ayakkabılar giyen, psikopat katil 'Temmuz'u canlandıran Rıza Kocaoğlu, rolün kendisine nasıl teklif edildiğini şöyle anlattı: "Bana bakışlarıyla ve giysileriyle korkutan biri değil, sıradan bir katil ol" dediler

Oyuncu Rıza Kocaoğlu, 'Kaybedenler Kulübü' adlı filmde sakin bir rol oynamasına karşın, genelde izleyicinin karşısına psikopat rolleriyle çıkıyor. Çağan Irmak'ın 'Bana Şans Dile', Yavuz Turgul'un 'Av Mevsimi' ve atv'nin sevilen dizisi 'Ezel'de canlandırdığı 'Temmuz' bu örneklerden sadece birkaçı... Rıza Kocaoğlu, Yeni Aktüel dergisinden Arda Uskan'a oyunculuk macerasını anlattı.

'Kaybedenler Kulübü'nde radyocu Kaan ve Mete'yi Nejat İşler ile Yiğit Özşener oynuyor. Peki senin rolün ne?
Nejat'ın ev arkadaşını oynuyorum. Evden hiç çıkmayan sakin biri. O da gerçek bir karakter. Canlandırdığım karakter, şu anda 'Aşk ve Ceza'nın yönetmeni olan Mehmet Ada Öztekin... Aynı zamanda bu filmin de senaristi. O dönem biraz para kazanmış, evde oturup hiçbir şey yapmıyormuş. Ben de filmde hep oturuyorum zaten.

AKTİVİSTİM DEMEK AYIP OLUR
Sinema aşkının kökeninde ne var?
Babamdan geçti galiba. O, Yılmaz Güney hayranıydı. Küçüktüm, mesela Söke'de yolda gidiyoruz, ben arabanın arkasında oturuyorum… "Yılmaz Güney Söke'de" diye kendi kendime anons yapardım. Tuncel Kurtiz için de öyle…

Sonra da kalkıp 'Ezel'de Kurtiz'in etrafını temizlemeye başladın, uydu mu?
Uymadı, ama 'Temmuz' böyle bir rol işte. Ayrıca Tuncel Abi'yle çalışıyor olmam benim için rüya gibi bir şey. Sağolsun bütün oyunlarımıza gelip bizi destekliyor.

Bir de insan hakları konusunda aktivist bir tavrın var…
Var, ama bunu gerçekten yapanlara ayıp olur diye, bu konuda fazla bir şeyler söylemek istemiyorum. Kişisel çabalarımın yeterli olmadığını biliyorum. Yoksulluk, işsizlik bunları hep görüyorsunuz ama pratikte bir şey yapamamanın acısını duyuyorsunuz. Sadece tiyatro yapıyorum ve biliyorum tiyatro ile bir şeyleri değiştirmek mümkün değil. Ya da uzun vadede ütopik bir durum.

İlk ne zaman 'baştan çıkmıştın'?
Lise yıllarında devrim yapamayacağımızı anlayınca tiyatroya başlamıştık. En azından insanlara bir şeyler söyleyebilmek için.

YORUMLARDAN MEMNUNUM
'Ezel'deki yorumundan mutlusunudur o zaman, rolün müthiş çünkü.
Çok memnunum. Zor bir senaryo 'Ezel'. Televizyon seyircisini zorlayan bir yapısı var.

'Ezel'de oynadığın 'Temmuz'un bir hikayesi var mı?
Şimdilik bilinmiyor ama herhalde çıkar. Bizim senaryoda geri dönüşler olabiliyor. Mutlaka vardır bir anlamı. Ama benim karakterim şöyle ortaya çıktı. "Konuya esrarengiz bir katil dahil olacak ama insanları bakışlarıyla, giysileriyle korkutan biri olmayacak" dediler. Sıradan ama başka bir yolla korkutan bir katil olsun istediler. Sonra bir gömlek aldık, ben anneannemden kalan yeleği getirdim, ayakkabı herkesin bildiği bir şey olsun dediler. Converse aldık. Sonra adımız Converse'li katil kaldı. Sokakta ayaklarıma bakan ürkmeye başladı. Dizinin, bu kadar etkili olduğunu bilmiyordum.
#Sayfa#
SEVMEDİĞİM BİR İŞİ ASLA YAPMAM
Peki televizyonu ne kadar seviyorsun?
Televizyonda sevmediğim bir şeyi yapmamaya çalışıyorum. 10 yıldır İstanbul'da yaşıyorum, tabii arada istemediğim şeyler de oldu. Ama ben yine de oynayacağım yapımı ne anlattığına bakarak seçiyorum

DOT İZLEYİCİYE TOKAT ATIYOR
İstanbul'a geldikten sonra DOT tiyatrosu da hayatında önemli rol oynadı. DOT'un farkı ne?
Yapılmayan bir şeyi yaptılar. Çok ciddi, sert içerikli, konuşmaya çekinilen konuları kapsayan oyunları repetuvarlarına aldılar. 'In your face' denen tiyatro akımının metinleriyle yola çıkıldı. Bu insanlara sert bir tokat oldu. İkincisi, işletme anlayışı olarak işi çok sıkı tuttular, bir şirket gibi yönetiyorlar. Oyun iyi çıkmazsa, sahneye konmuyor mesela…

Şimdi aynı tiyatroda 'Kutlama' isimli oyunda rol alıyorsun…
Evet, bu bir film uyarlaması aslında. Konu, ensestle ilgili gibi görünüyor ama aslında, bir babanın kişiliğinde, bir sınıfın bütün dünyaya tecavüzünü anlatıyor.

Oyuncu Rıza Kocaoğlu, 'Kaybedenler Kulübü' adlı filmde sakin bir rol oynamasına karşın, genelde izleyicinin karşısına psikopat rolleriyle çıkıyor. Çağan Irmak'ın 'Bana Şans Dile', Yavuz Turgul'un 'Av Mevsimi' ve atv'nin sevilen dizisi 'Ezel'de canlandırdığı 'Temmuz' bu örneklerden sadece birkaçı... Rıza Kocaoğlu, Yeni Aktüel dergisinden Arda Uskan'a oyunculuk macerasını anlattı.

'Kaybedenler Kulübü'nde radyocu Kaan ve Mete'yi Nejat İşler ile Yiğit Özşener oynuyor. Peki senin rolün ne?
Nejat'ın ev arkadaşını oynuyorum. Evden hiç çıkmayan sakin biri. O da gerçek bir karakter. Canlandırdığım karakter, şu anda 'Aşk ve Ceza'nın yönetmeni olan Mehmet Ada Öztekin... Aynı zamanda bu filmin de senaristi. O dönem biraz para kazanmış, evde oturup hiçbir şey yapmıyormuş. Ben de filmde hep oturuyorum zaten.

AKTİVİSTİM DEMEK AYIP OLUR
Sinema aşkının kökeninde ne var?
Babamdan geçti galiba. O, Yılmaz Güney hayranıydı. Küçüktüm, mesela Söke'de yolda gidiyoruz, ben arabanın arkasında oturuyorum… "Yılmaz Güney Söke'de" diye kendi kendime anons yapardım. Tuncel Kurtiz için de öyle…

Sonra da kalkıp 'Ezel'de Kurtiz'in etrafını temizlemeye başladın, uydu mu?
Uymadı, ama 'Temmuz' böyle bir rol işte. Ayrıca Tuncel Abi'yle çalışıyor olmam benim için rüya gibi bir şey. Sağolsun bütün oyunlarımıza gelip bizi destekliyor.

Bir de insan hakları konusunda aktivist bir tavrın var…
Var, ama bunu gerçekten yapanlara ayıp olur diye, bu konuda fazla bir şeyler söylemek istemiyorum. Kişisel çabalarımın yeterli olmadığını biliyorum. Yoksulluk, işsizlik bunları hep görüyorsunuz ama pratikte bir şey yapamamanın acısını duyuyorsunuz. Sadece tiyatro yapıyorum ve biliyorum tiyatro ile bir şeyleri değiştirmek mümkün değil. Ya da uzun vadede ütopik bir durum.

İlk ne zaman 'baştan çıkmıştın'?
Lise yıllarında devrim yapamayacağımızı anlayınca tiyatroya başlamıştık. En azından insanlara bir şeyler söyleyebilmek için.

YORUMLARDAN MEMNUNUM
'Ezel'deki yorumundan mutlusunudur o zaman, rolün müthiş çünkü.
Çok memnunum. Zor bir senaryo 'Ezel'. Televizyon seyircisini zorlayan bir yapısı var.

'Ezel'de oynadığın 'Temmuz'un bir hikayesi var mı?
Şimdilik bilinmiyor ama herhalde çıkar. Bizim senaryoda geri dönüşler olabiliyor. Mutlaka vardır bir anlamı. Ama benim karakterim şöyle ortaya çıktı. "Konuya esrarengiz bir katil dahil olacak ama insanları bakışlarıyla, giysileriyle korkutan biri olmayacak" dediler. Sıradan ama başka bir yolla korkutan bir katil olsun istediler. Sonra bir gömlek aldık, ben anneannemden kalan yeleği getirdim, ayakkabı herkesin bildiği bir şey olsun dediler. Converse aldık. Sonra adımız Converse'li katil kaldı. Sokakta ayaklarıma bakan ürkmeye başladı. Dizinin, bu kadar etkili olduğunu bilmiyordum.

SEVMEDİĞİM BİR İŞİ ASLA YAPMAM
Peki televizyonu ne kadar seviyorsun?
Televizyonda sevmediğim bir şeyi yapmamaya çalışıyorum. 10 yıldır İstanbul'da yaşıyorum, tabii arada istemediğim şeyler de oldu. Ama ben yine de oynayacağım yapımı ne anlattığına bakarak seçiyorum

DOT İZLEYİCİYE TOKAT ATIYOR
İstanbul'a geldikten sonra DOT tiyatrosu da hayatında önemli rol oynadı. DOT'un farkı ne?
Yapılmayan bir şeyi yaptılar. Çok ciddi, sert içerikli, konuşmaya çekinilen konuları kapsayan oyunları repetuvarlarına aldılar. 'In your face' denen tiyatro akımının metinleriyle yola çıkıldı. Bu insanlara sert bir tokat oldu. İkincisi, işletme anlayışı olarak işi çok sıkı tuttular, bir şirket gibi yönetiyorlar. Oyun iyi çıkmazsa, sahneye konmuyor mesela…

Şimdi aynı tiyatroda 'Kutlama' isimli oyunda rol alıyorsun…
Evet, bu bir film uyarlaması aslında. Konu, ensestle ilgili gibi görünüyor ama aslında, bir babanın kişiliğinde, bir sınıfın bütün dünyaya tecavüzünü anlatıyor.

Sabah