BADE İŞÇİL:SOKAKTAKİ İNSAN ŞEBNEM'İ SEVİYOR!

Bade İşçil, bir gıda markasının yeni yüzü oldu.

BADE İŞÇİL:SOKAKTAKİ İNSAN ŞEBNEM'İ SEVİYOR!

Bade İşçil, bir gıda markasının sağlıklı beslenmeye yardımcı ürünlerinin yüzü oldu, incecik bedeniyle objektif karşısına geçip hemcinslerini kıskançlıktan çatlattı! Böyle görünmek için aç gezdiği düşünerek kendilerini avutanlar, ya bir de onun ne kadar obur olduğunu bilseler!

Bir gıda markasının yeni yüzü oldunuz? Nasıl gelişti bu proje? Size “Evet” dedirten neydi?

- Becel, sağlıklı yaşama önem veren bir marka. Benim yürüyüş yaptığımı, sağlıklı beslenme merakımı ve bu konudaki hassasiyetimin farkında olduklarını ve yeni çıkaracakları ürünle bu imajın bağdaşacağını düşünmüşler. Ben de bundan gurur duydum, çünkü doğru şeyler yaptığımın göstergesiydi.

Her ne kadar aç geziyor gibi görünseniz de aslında bayağı oburmuşsunuz siz.

- Evet, insanların aç gezdiğimi sandıklarını da yeni anladım. Bade dendiğinde bir nevi bitkisel hayat yaşıyan, zayıf kalmak için durmadan yürümeye şartlanmış biri canlanıyor insanların kafasında. Öyle olmadığını sen de gördün aslında...

Gerçekten bu kadar iştahlı olabileceğinizi hiç düşünmemiştim.

- Aslında yiyebilmek için bu kadar spor yapıyorum. Öbür türlü yediklerimi kısmam gerekirdi.

“EZEL”DEN SONRA SİSTEMLİ OLARAK YÜRÜMEYE BAŞLADIM

Yürüyüş ne zamandır hayatınızda olan bir spor, ne zamandır sizin vazgeçilmeziniz?

- Aslında çocukluğumdan beri spor yaparım. Yazlıkta bisiklete binerdim, yine yürürdüm, paten kayardım. Bir dönem pilates ve kinesis yaptım. Kış günlerinde spor salonunda olurdum. Derken “Ezel” dizisine başladım. Set saatleri düzenli olmayınca düzenli spor da zora girdi. O zamandan beri sistemli bir şekilde yürümeye çalışıyorum.

En uzun parkurunuz hangisi?

- Nişantaşı'ndan İstinye Park'a yürüyüp geri döndüm.

Ben olsam dönüşte taksiye binerim.

- Onu yapamıyorsunuz. Zaten yürüyüşü yeni yeni alışkanlık haline getirenlere tavsiyem, o kilometreye hemen çıkmasınlar. Zamanla vücut daha uzun mesafe istiyor. Mesela ben gidiyorum, dönerken Akaretler'de “ama bu yokuş da” diyorum, düzlüğe çıkınca yine sıkıntı kalmıyor.

Araç trafiğinin çok yoğun olduğu bir parkurda yürüyorsunuz. Bu ne kadar yararlı?

- Gönül isterdi ki büyük yeşil alanlarımız olsun ama yok. Olmadığı için kapalı, havalandırmalı bir yerde spor yapmaktansa açık havaya çıkıyorum. Yolda aldığım toksinleri yine terle atıyorum. Açık havada olmam, insanları gözlemleme şansı bulmam açısından da bir artı. Örneğin sabah işe giden memurların hallerini, insanların ifadelerini uzun uzun inceleme şansım oluyor.

ZEYTİNYAĞLIDAN TATLIYA HER ŞEYİ YİYORUM

Sette nasıl besleniyorsunuz?

- Zeytinyağlısından tatlısına her şeyi yiyiyorum.

Ekiptekiler görüntünüzle tezat yaratan bu iştah karşısında şaşırmıyor mu?

- Alıştılar artık. Çorbasından ana yemeğine, salatasına kadar her şeyi yedikten sonra “Daha ne yiyebilirim?” diye sorduğum oluyor! Oburum. Ama çöp kovası da değilim tabii... Yürürken mesafelerimi artırmamın nedeni de bu; aldığım kaloriyi yakmaya çalışıyorum. Bu sayede hem formumu koruyor hem de istediğimi, istediğim kadar yiyebiliyorum.

HER ŞEYE YETMEK İÇİN DERS ALMAYA BAŞLADIM

“Ezel” nasıl gidiyor?

- ınsanların oyunculuğumla ilgili yorumları beni çok mutlu ediyor. Özellikle de canlandırdığım rolün hakkını verdiğimi düşünmeleri.

Siz aslında moda ve tekstil tasarımı eğitimi almıştınız. Oyunculuk için de eğitim aldınız mı?

- Bir aydır Ümit Çırak ile çalışıyoruz. Çünkü içimde olanı desteklemem gerektiğini düşündüm.

Neden?

- Her şeye yetmek istediğimden.

Şimdi yeterli olmadığınızı düşünüyorsanız, teklif geldiğinde ilk tepkiniz neydi?

- Hem çok sevindim hem de bu güçlü kadro arasında nasıl barınacağım diye düşündüm açıkçası...

Dizinin bu sezon biteceği doğru mu?

- Tadında bırakacaklarını düşünüyorum. Görüşmeler de bu sezon sonu biteceği yönünde ama kesin karar verilmiş değil.

OYUNCULAR GEÇMİŞE GÖRE ÇOK DAHA RAHAT

Yeni projeler gelmeye başlamıştır.

- Her zaman teklifler geliyor ama bir iş yaparken tutup başka bir işe başlamam. Sinema filmi teklifleri de var bu arada; değerlendirme aşamasındayım.

Oyunculukta bazı istekleriniz var mı? Yapmak istemedikleriniz yani?

- Yok...

Biz kurallara alışığız ama.

- O dönemler muhafazar dönemlermiş, şimdi herkes daha modern.

Rol gereği uyuşturucu kullanmak mesela...

- “Ezel”de canlandırdığım şebnem bunu yaptı zaten. Oysa benim yaşam tarzımın yanından geçmez. Nasıl içilir, ne hissedilir bilmem. Ama şebnem başka biri... Mafya dünyasında bir kadın. Ve o hayat bana ait değil.

BİR GÜN KENDİ BUTİĞİMİ AÇACAĞIM

İleride eğitimini aldığınız işe dönmeyi, modayla ilgilenmeyi düşünüyor musunuz?

- O benim çocukluk hayalimdi. Markam bile hazırdı. Hâlâ da böyle bir hayalim var. Bir ara kendi üretimimi yaptığım küçük de olsa bir butik açmayı düşünüyorum. Ama bu yoğunlukta bir şey üretmem mümkün değil. (Kazağını göstererek) ancak böyle sökerek dikerek bir şeyler yapıyorum işte... Senaryo gelince de kağıtların yanına karakterleri çiziyorum; üzerlerindeki kıyafete kadar hem de...

SOKAKTAKİ İNSAN BENİ DEĞİL ŞEBNEM'İ SEVİYOR

Sokaktaki insanların sizi görünce ilk tepkileri nasıl oluyor?

- “Ezel” akıllarda öyle yer etti ki, kimsenin aklına Bade gelmiyor. “Aaa şebnem” diyorlar ilk anda... Genelde sevgilerini söylüyorlar, “cimcime” ya da “şeker kız” diyenler de oldu. Aslında şu an beni değil, şebnem'i seviyorlar. Bir gün beni de sevsinler isterim.