Bade İşçil, Veet’in yeni yüzü oldu. Reklam kampanyasıyla birlikte markayla sosyal projelere de başlayacak olan ünlü oyuncu, bir yıl ekranlardan uzak kalacak. 31 Mayıs’ta evlenen İşçil, yapacağı işlerde de artık Süalp soyadını kullanacak. Röportajı okumaya başlayanlar için küçük bir bilgi, güzel oyuncunun gözlerinin içi aşkla gülüyor, “kocacım” derken sesi titriyor.
* Veet ile çalışmaya nasıl başladın? Seni tercih etmemelerinin sebebi neydi? - Bakımlı ve yoğun bir Türk kadını olmam herhalde. Tempoyu, hareketi seviyorum. Yoğun çalışan biri olarak bakımlı ve temiz olmayı da seviyorum. Bugüne kadar birçok röportajımda tarzımı sorduklarında “hissettiğim gibi giyinirim” diyordum. Öyle biri olduğum için de yollarımız kesişti.
* Bu da markanın sloganı oldu. - Sloganı oldu ama ben bunu reklam için söylemiyorum. Beni gerçekten bunu uygulayan kişi olduğum için seçmişlerdir.
* Yeni sezon için yeni proje görüşmeleri başladı mı? - Bu sezonda bir şey yapmayacağım. Biraz evlilik oyunu oynayacağım. * Ev hanımı mı olacaksın? - Aynen öyle.
* Sıkılırmışsın gibi geliyor. - Bilmem ama yapacak bir şey bulurum. Hiç olmadı doya doya yürürüm. Bir de reklam filmleriyle birlikte başlayacak sosyal aktiviteler olacak, onlara katılacağım. Bunun yanında bir iki sinema projesi var, onlar için görüşmeler yapacağım.
* Evliliğe gelelim... - İşte evlendik. Gelinlik, damatlık, evet mevet! * O kadar hızlandırma. Ne zaman tanıştınız, nasıl evlenmeye karar verdiniz? - Merhaba dedik, “ah sen o’sun”, “ah sen de o’sun” diyerek kararımızı verdik.
* Daha önce bir yerde karşılaşmadınız mı? - Kesin bir yerlerde karşılaşmışızdır ama tanışmıyorduk.
* Nasıl tanıştınız? - Özgür Masur’un İstanbul Fashion Week’teki defilesinin ardından Karaköy Bej’de after party düzenlendi. O gün de yağmur vardı ve küçücük mekan çok kalabalıktı. Oturdum bir kenara, Özgür’e veda edip çıkayım diyorum. O sırada Malkoç ile göz göze geldik.
* Sonra? - Orada konuşmadık. Oradan çıktım, W Hotel’deki All dergisinin partisine gittim. Tam girdim, çıkarken onunla yüz yüze geldik. Kader böyle bir şey her halde. Orada “Merhaba” dedi, ayaküstü tanıştık. Sonra çiçekler falan geldi ondan.
* Nasıl? - Menajerimin ofisine çiçekler yolladı. Çok zarifti. Teşekkür etmek için mesaj attım. Sonrası böyle işte.
* Neden hemen buluşmadınız? Neden ona numaranızı vermediniz? - Onunla ilgili “playboy” haberleri beni korkuttu. Temkinli yaklaştım. Sonra tanışınca günübirlik ilişkiler yaşayan biri olmadığını anladım. Ben de herkese şans veren biri değilim. Neler yazılabileceğinden de korktum. Ama tanıyınca direkt aşık oldum.
* Anlatırken gözünün içi gülüyor. - Allah herkese böyle bir aşk nasip etsin.
* İlk buluşmada ne oldu? - Balıkçı Kahraman’a gittik. Benim kahramanım o dedim.
* Karşı tarafta da aynı his var mıymış? - Evet, o da beni gördüğü anda bunu hissetmiş.
* Son röportajımızda “artık aşk meşk olmaz” diyordun. - Vazgeçince oluyor işte. “Kariyerimin doruğundayım, kimseye yüz vermem” diyordum. Bir anda aşık oldum.
* Balıkçı buluşmasından ne kadar sonra evlilik kararı aldınız? - O günden sonra her gün görüşmeye başladık. Set çıkışına geliyordu. Sonra bir set çıkışı yine “Benim için çok önemlisin” deyip evlenme teklif etti.
* Özel bir teklif değil yani. - Uçakla “Bade benimle evlenir misin” mi yazdıracaktı? Beni kendi büyüledi zaten, teklif de çok özeldi.
* Sonra da hiç zaman kaybetmediniz, evlendiniz. - Aslında biz daha erken evlenecektik. Ama insanların “Kıyafet diktireceğim, bir ay verin bari” gibi serzenişleri yüzünden erteledik.
* Malkoç Süalp’in bir ikizi var. Korkutmuyor mu bu insanı? Biz fotoğraflarda ayırt edemiyoruz. - Yok canım, ben kokusundan tanırım. Ama tip olarak dersen Malkoç daha yapılı. Onun dışında ses tonlarına kadar aynılar. Eminim ki telefonla konuşsam şaşırırım. Allah’tan numaralar gözüküyor. Bir de Tarkan bekar, Malkoç evli. Ben Bade Süalp ve Malkoç ile evlendim. Bazen Tarkan Süalp ile evlenen Bade İşçil yazıyorlar çünkü.
* Evlenince ne oluyormuş, ne farklılaşıyormuş? - Her daim bakımlı olman gerekiyor. Bir de çeşit çeşit yemek yapmaya başladım. Dolmalarla fethettim onu.
* Her işiniz hızlı, peki çocuk ne zamana? - Bilmem. Bu işler kısmet, alın yazısı... Ama hazır bu sene dizi yokken olsa iyi olur. Doğum izni de almama gerek kalmaz.
* Eşiniz ne diyor bu işe? - Onun bir itirazı yok. Ama “Ayağına ben bastım benim dediğim olur” diyor (gülüyor).
* Saçlar kısacık olmuş. Neden? - Devamlı spor yapıyorum. Klimalar ve rüzgar, saçlar ıslak olunca beni mahvediyor. Yazın saçlarımı kurutmaya çalışırken yine terliyorum bir de... Kalın telliler, kurumak bilmiyorlar. Boynum devamlı tutuluyordu, kısa saçın daha kolay olacağını düşündüm. Yan sanayi Sharon Stone gibiyim! Malkoç beğendi, umarım başkaları da beğenir.
* Soyadın artık Süalp olarak mı geçecek? - Kimlikte öyle yazıyor, ekranda da öyle yazacak. Annem de öyle yapmış, eski köye yeni adet getirmenin anlamı yok.
* Alışabildin mi? - 30 yıl İşçil’i kullanmışım. Bazen ben de şaşırıyorum... Süalp’siz kullanılmayacak ama geçiş için Bade İşçil Süalp olarak kullanılabilinir. İlk anda “kim bu Bade Süalp” demesinler diye.
Düğüne Kıvanç ve Buğra da davetliydi * Düğünde gerçekten Kıvanç Tatlıtuğ ve Buğra Gülsoy’u çağırmadınız mı? - Basın böyle yazdı. Biz ani bir karar verdik, hayalimde düğün yoktu. Gider konsoloslukta evlenirim, orada balayına devam ederim, dönünce aile arasında yemek yenir, arkadaşlarla bir parti yapılır diye planlıyordum. Malkoç “İkimiz de ilk kez evleniyoruz, aileler bekler” dedi. O yüzden düğünü Ulus'ta ki bir mekana aldık.
Sonra o gelsin, bunu çağırmasak olmaz diye sayı arttı. Organizasyonu yapan kişi “300 kişi oldu, bu düğünü yapamam” demeye başladı. Masa düzenini kaldırdık, insanları sığdırdık. Gelemeyen kimseye sitem etmedik. Buğra’nın ayağı sakattı. Kıvanç da baş tacı misafirimdi ama annesi rahatsızdı, gelemedi.