"BABALARIN KARİYER KAVGASI KIZIŞTIRDI"
Savaş Ay: Tatlıses'le Hasan Bora'nın asistan Şule Çatak yüzünden kanlı-bıçaklı olduğu günlerde iki tetikçiyle söyleşi yaptım. Eski polis muhabiri olarak hissettim ki olayların sebebi, isimleri bende saklı iki ünlü babanın kariyer çatışmasıdır
Şimdi zaman tünelinde kısa bir yolculuğa çıkalım ve İbrahim Tatlıses'i ölümün eşiğinden döndüren son olayın geçmişinde asıl neler var bir bakalım. Hasan Bora, İbrahim Tatlıses'in keşfedildiği yıllarda hem çok yakın arkadaşı hem menajeri ve akıl hocasıydı. Kılık kıyafetinden, altın dişlerini çektirip porselen yaptırmasına, eğitimsiz olduğu halde TRT'de türkü okuyup tanınmasına, filmlerde oynayıp, büyük gazinolarda çalışmasına sebep olanlardan biridir aynı zamanda. Tatlıses iyice ünlenince Hasan Bora'ya çok fazla ihtiyacı kalmadı. Ona bir anlamda sırt döndü. Bora, onu vefasızlıkla suçladı ve her yerde hakkında konuşmaya başladı. Araları giderek açıldı. Bir program çıkışı İbo'nun aracına Hasan Bora'nın adamı olduğu söylenen Abdullah Uçmak tarafından pompalıyla ateş edildi. Tatlıses ve yanındakiler yara almadan kurtuldu. Hasan Bora her yerde bu olayın, o zamanki asistan Şule Çatak'ın kendisine 50 bin lira borcunu ödemeden İdobay'a (Tatlıses'in Burhan Bayer'le şirketi) geçmesi yüzünden olduğunu söyledi. Çünkü İbo ve yanında işe aldığı Şule bu parayı ödemiyor "Yok böyle bir borç" diyordu. Yıl 1998'di. Kavga kızışıyordu. Birkaç ay sonra İbo'nun büyük oğlu Ahmet Tatlı ve kardeşi Hüseyin Tatlı'nın da aralarında olduğu bir grup Hasan Bora'nın Levent'teki villa ofisini bastı. Yaralananlardan biri iftar yemeğine gelmiş olan Abdullah Uçmak'tı. Polis İbrahim Tatlıses'in oğlunu arıyor, İbo ise bu konuda asla konuşmuyordu. Uludağ'da olduğunu öğrenince A Takımı kameramanlarını da alarak oraya gittim. Grand Yazıcı'da kalıyordu. Önce konuşmak istemedi. Bir ara kafeteryada tesadüfen orada tatil yapan devrin emniyet genel müdürü Necati Bilican'la olan samimiyetimi gördü ve bana gelip ricada bulundu. "Kaptan, beni genel müdürle görüştürürsen söz sana konuşurum" dedi. "Elçiye zeval olmaz" dedim, gülüştük ve Necati Bey'e bu talebi ilettim. Yanımda konuştular.
OLAĞAN ŞÜPHELİLER
Tatlıses "Oğlumun böbreklerinde sorun var. İfade vermeye giderse doktor kontrolünden çıkar diye korkuyoruz" dedi. Bilican "doktor kontrolü altında ifade alacakları sözünü" verdi, teslim olması sağlandı. İbrahim Tatlıses'le söz verdiği söyleşiyi yapıp yayınladığım gece Hasan Bora sinirli şeklide yayına bağlandı. Ağır sözler etti. Tatlıses de yayına telefonla katıldı ve karşılıklı atışma başladı. Hasan Bora ünlü "Bu maç 1-1 bitmeyecek" sözünü o anda söyleyince ikisini de hattan alıp konuyu kapattım. Kısa bir süre geçmişti ki bu defa Levent'teki İdobay basıldı. Olağan şüpheli Hasan Bora ve adamlarıydı. Baskını gerçekleştirenler A Takımı'nı arayıp, "Bizi polise Savaş Ay götürsün" talebinde bulundu. İki tetikçiyle söyleşi yaptım ardından. Etiler'de bir pizzacının önünde buluşup adamları polise teslim ettim. Eski bir polis muhabiri olarak hissettim ki olayın asıl sebebi Bora ve Tatlıses'ten de öte 'Reis'lik için yarışan isimleri bende mahfuz iki ünlü 'baba'nın kariyer çatışmasıdır. Sonrasında Bora ve Tatlıses araya giren
İBO KARDEŞİMDİR
Bora tekrar "Hastayken İbo evime geldi. O yine benim kardeşim ve namusumdur" dedi. Ancak ilk olayda adı geçen, bilahare vurularak yaralanan Abdullah Uçmak duruma çok içerlemişti. "Onların barışması bizi ilgilendirmez. Benim kanım döküldüyse İbo'nun da dökülecek" dedi. Ve kendince "intikam yemeğini soğutup yedi." O zamanlarda çatışmayı başlatan kadın olarak lanse edilen Şule Çatak adeta kendini yok etti. Çatışmaların orta yerinde ve müsebbip olarak gösterilmek çok ağır geldi genç kadına. Yurt dışına gidip senelerce dönmedi. Şimdi ise Kıbrıs'ta organizasyon işleri yapıyor. Aslında bu olayın esas mağduru Şule kız oldu. Yaşananlara yorumu ise, "Benim yaptığım sadece şirket değiştirmekti ama olaylar sanki benim yüzümden olmuş gibi yansıtıldı. Hayatım karardı, yıllarca yurttan uzak yaşadım. Şimdi o kurşun bana sıkıldı! Bu olaylarla gündeme gelmek istemiyorum" şeklindeydi. Şule kız, 13 yıl önce yaşananları ise şöyle anlattı: "Hasan Bey ile çalışmayı bırakıp Tatlıses'in şirketine girince kıyamet koptu. Alper Önal'ın gerçek dışı bir konuşması üzerine Hasan Bey, Burhan Bayar'ı aramış, ortalık karıştı. Sonra bana tehdit yağdı ve bunlar yaşandı." Yani; olayın özetini "Çatışma geldi cihane, Şule Çatak bahane" diye çıkarsam yanlış olmazdı.