“Yok Böyle Dans”ın birincisi Azra Akın, InStyle dergisi için objektif karşısına geçti. Akın, dergideki röportajında yarışmanın hayatını nasıl değiştirdiğini, ruhsal gelişimini ve yeni projelerini anlattı.
Son dört aydır haftanın altı günü en az dört saatini dans etmeye ayıran Azra Akın, sonunda hak ettiği birinciliğe kavuşmanın rahatlığını ve haklı mutluluğunu yaşıyor. Ama diğer yandan final günü kaburgasında yaşadığı kayma nedeniyle çektiği acı yüzüne yansıyor ara sıra.
Dans, Azra'nın hayatında çocukluğundan beri olan bir şey, belli ki bundan sonra da olacak ama işi profesyonelliğe götürmek gibi bir amacı yok. “Ne zaman, hangi projeyle, hangi yönünüzü herkese göstereceğiniz belli olmuyor. Acun benim dansa ilgim olduğunu biliyormuş. Geçen yaz tatilde Acun'un ekibinden biri beni dans ederken görmüş çünkü” diyor.
DANS EDEREK FARKLI YANLARIMI GÖSTERDİM
Peki neler kattı bu yarışma ona? İlk kazanım: Sosyal danslar konusunda kendine güvenen Akın salon danslarını yarışmada öğrenmiş. “Salsa falan yapıyordum ama ilk defa çaça, samba denedim. Dansın hayatıma bu kadar yoğun girmesi beni çok mutlu etti. İnsanlara dans etmeyi hatırlattık” diyor.
İkinci kazanım: Bugüne kadar her zaman Pamuk Prenses olarak görülen Akın'ın, farklı danslarla farklı yanlarını gösterebilmesi... “Herkesin içinde farklı özellikler vardır. Biraz Pamuk Prenses, biraz kararlı bir kadın, biraz çocuk, biraz eğlenceyi seven biri... Ben de sadece cici kız değilim elbette. Benim de karakterimin farklı yanları var. Kostümler ve danslar ile biraz bunları da gösterdiğime inanıyorum. Bir de dansla birlikte çocukluğumdaki Azra'ya yakınlaşabildim” derken kendini doğru ifade edebildiği için memnun görünüyor.
BU HAYAT ANİDEN SONA EREBİLİR
Üçüncü kazanımı şöyle anlatıyor Akın: “İnsanlarla tanışmamızın mutlaka bir nedeni olduğunu düşünmüşümdür. Partnerimden, ekipteki herkesten bir şeyler öğrendim. Çünkü biz onlarla bir tecrübe paylaştık.”
Ve dördüncü ve en önemli kazanım: “Bu hayatın aniden sona erebileceğini öğrendik, yaşadık. Hâlâ şoktayım. Bir an var, bir an yok insan. Böyle bir olay yaşayınca ister istemez hayatı baştan düşünüyorsunuz. Anlamları gözden geçiriyorsunuz. Ne yapıyorum, neyle uğraşıyorum, neler söylüyorum... Hepsi geçiyor aklınızdan. Hayatın ve yanınızdaki insanlarla geçirdiğiniz vaktin ne kadar kıymetli olduğunu hatırlıyorsunuz” derken gözleri doluyor.
Hüzün bulutlarını aralayıp yarışmaya geri döndüğümüzde her hafta birinci olan Akın'ın bu durum karşısında bir baskı yaşamaktan çok yaptığı işin nedenini unutmamaya çalıştığını öğreniyoruz: “Çevremdeki herkesin, her hafta birinci olmamı istediğini biliyordum. Ama bu yarışmada olmamın asıl nedenini unutmamaya çalıştım. Bulunduğum ortamın keyfini çıkardım.”
YENİ BİR DİZİDE ROL ALABİLİRİM
Dört aydır dans antrenmanları nedeniyle ihmal ettiği arkadaşlarına vakit ayırmak bugünlerde önceliklerinin ilk sırasında. “Hepsinden sabır rica etmiştim. Şimdi artık onlarla vakit geçirme zamanı” diyor gülerek. Tabii işler de yavaşlamıyor. Avon'un yüzü olarak Londra'da gerçekleştirilen katalog çekimlerine katılıyor, basın toplantılarında markayı anlatıyor. Önümüzdeki günlerde ise yeni bir dizi projesiyle görebiliriz Azra Akın'ı. Epeyce zamandır ara verdiği oyunculuğa göz kırpıyor. Ama henüz netleşen bir şey yok.
Diğer yandan boş vakitlerinde çok sevdiği el işleriyle uğraşmaya hiç ara vermiyor: “Dikiş, bebekler yapmak, resim çizmek çok sevdiğim şeyler. Her ne kadar her zaman her şeye yeterince vakit bulamıyor olsam da ilk boş zamanımda yine elime bir kalem, bir iğne alıyorum.” Seyahat de Azra için hayatında mutlaka olması gereken bir unsur: “Bana kalsa hep seyahatte olmak istiyorum. Allah'tan bir dur diyen oluyor. Bu kış kara doyamadım daha. Karların üzerinde yürüyebileceğim bir tatil istiyorum bahar kendini göstermeden.”
YAŞ ÇİZGİLERİ BENİ DAHA SEKSİ YAPACAK
Bu arada gözlerim, Azra'nın dalgalı ve gür saçlarının önünde parlayan birkaç beyaz saça takılıyor. Bunu fark eden güzel yıldız, “Çok seviyorum beyaz saçlarımı. Boyatmak istemiyorum. Sürekli saç boyatmak bana çok zor geliyor” diyor. “Hayatımın bu dönemini de doyasıya yaşamak istiyorum. Kendime yakıştırıyorum beyazları... Doğallığı seviyorum. Daha 29 yaşındayım zaten. Kırışıklıklara vakit var. Zaten ortaya çıkacak yaş çizgileri beni daha seksi yapacak” derken kahkahayı basıyor.
Azra'nın bu neşesinin bir nedeni de özel hayatındaki mutluluğu: “İnsanın hayatında doğru insanları bulması tamamen şans. Ama hayatı güzel yapan şeyler sevmek ve sevilmek. Biriyle paylaştığım zaman hayatı çok daha anlamlı buluyorum.”
BÜYÜDÜM GALİBA
“Daha çok kendim gibiyim şimdilerde. Büyüdüm galiba. Yaşadığım her şey, tecrübeler, büyüklerin tecrübelerini dinlemek, kişisel gelişim kitapları etkili oluyor. Hâlâ kendimi bulma çabası içindeyim. Ben olmak istiyorum, kendimden ödün vermek istemiyorum... Beni ben olduğum için kabul etmelerini istiyorum. Ama bunu insanlara söylemeden önce kendime kabul ettirmeliyim. İşte bunun için çabalıyorum.”