AYŞE ÖZYILMAZEL YAZDI..

Meraklanma Sibel Abla! Al sana Sulhi Aksüt gerçeği...

AYŞE ÖZYILMAZEL YAZDI..

Sağ baştan sayalım, hadi hop hop hop: Emre Altuğ, Teoman, Kenan Doğulu, Yalın, Acun Ilıcalı, Cem Yılmaz, Kargo Koray, Emre Aydın, Ceza, Pinhani, Tümer Metin, Halit Ergenç, Mangagiller, Tamer Karadağlı... Diyelim sabahın kör vakitlerinde Geveze, defalarca Yılmaz Erdoğan, her sezon başı-ortası-sonu iki haber almaya Beyazıt Öztürk, derin danışmalar için zırt pırt Cem Mumcu, sonracığıma popun kralı Serdar Ortaç... (Üstelik evinde valla evinde! Ne skandal!) Hadise'nin dövmeli müzisyen aşkı Sinan Akçıl, evli barklı Ozan Doğulu, olur olmaz saatlerde Sinan Çetin, Fazıl Say, ikiz babası Reha Muhtar, Yağmur Atacan, gece hayatının hakimleri İzzet Çapa, Ali Ünal, Emre Ergani... Gece çalışan ve üreten bütün erkek müzisyenler, yapımcılar, avukatlar, menajerler... Biraz da uluslararası takılalım; Adrien Brody, Kevin Spacey, Mickey Rourke...

BEN GAZETECİYİM!!!
Bunlar altı yıllık arşivime bakmadan ilk aklıma gelen, konuştuğum veya röportaj yaptığım erkek isimler. Ay deşseniz daha kimler çıkar kimler! Hangi ünlü erkekler, ne buluşmalar, ne gecenin kör vakitleri, ne sabahın ilk saatleri, ne Çeşme'ler, ne Bodrum'lar, ne Beyoğlu'lar... Neymiş; "Şaşırtan buluşmaymış!" Neymiş; "Yoksa yeni bir aşk mıymış?" Hadi oradan! Az kaldı nur topu gibi yeni bir skandalınız olacaktı ama yanlış alarm! Üzgünüm, süzgünüm sizler için. Dün sabah gazeteleri elime alıyorum, bir bakıyorum; mini elbiselisi, kolejli kızlısı, yandan çarklısı boy boy fotoğraflarım... Haber şu "Sulhi Aksüt'le Ayşe'nin sürpriz buluşması!!!" Dannn! Azz sonraaa! Satır aralarında imalar, eski eşinden açıklamalar, biraz daha yerleri olsa, beni boşanmanın sebebi bile ilan edecekler. Hadi oradan! Arkadaşlar: Siz kabul etseniz de etmeseniz de, siz mutlu olsanız da karaları bağlasanız da, sizin işinize gelse de gelmese de ben gazeteciyim!

SİBEL NEYLE KARŞILAŞTI?
İster gün doğarken buluşurum, ister gecenin bir köründe. İstediğim insanla haber için konuşurum. Bilgi almak için konuşurum. Anlattıkları içime sinmez, yazmam. 'Kayıt dışı kalsın' diye rica ederler, yine yazmam. Yani özetle, ister yazarım ister yazmam! Kafama tokadan başka bir şey de takmam! Gelelim Sulhi Aksüt abimizin meselesine. Malum ortalık Sibel Can-Sulhi Aksüt boşanmasıyla yıkılıyor! Hele Sibel Can'ın "Miami'den dönünce evde bir şeyle karşılaştım ama söyleyemem" oltası her sofranın makarası. Bu kadın eve gelince ne buldu yahu? İşte bu sorunun cevabını kimse bulamadı. Ben de Sulhi Aksüt'ü yakalamışım. Sulhi Bey, Ramazan dolayısıyla niyetli, iftardan sonra beni her zaman gittikleri Kalamış'taki Posh kafeye çağırdı. Kalktım gittim! Gazetecilerin ağzından iki laf kapmak için takla attıkları Aksüt'le buluşacağım ya, hatta koşa koşa gittim. (Alın malzeme, Ayşe, Sulhi'ye koşa koşa gitti!) Merak gırla, bakalım evde neyle karşılaşmış Sibel Abla? Aksüt, aralarında Yaşar Nuri Öztürk'ün de olduğu bir erkek grubuyla kahvesini içiyordu. Ben gelince, hemen yan masaya geçtik. Sulhi Bey gergindi. Haklı! Kimseye güvenmiyordu. Sözlerinin çarpıtılacağından korkuyordu. İşin büyümesini istemiyordu ve bakın siz bombaya! Sulhi Aksüt bana güveniyordu. Yarım saatlik buluşmamızda bana her şeyi anlattı! İstesem bir haftadır çatır çatır yazabilir, yılın magazin işine imza atabilirdim. Yazmıyorum! Bekliyorum! Kafama saksı mı düştü? Ben manyak mıyım? Yooo! Çünkü ben Sulhi Aksüt'e bir söz verdim. Aksüt için o buluşma bir ön görüşmeydi ve bana her şeyi kayıt dışı anlattı. O, kendisi için uygun zamanda benimle 'kayıtlı' bir röportaj yapmak istediğini ve bildiklerimi henüz yazmamamı rica ettiğini söyledi. Sözüm sözdür. Hiçbir manşet benim sözümden önemli değildir! İnsanların güveninden önemli değildir!

AKSÜT'E SÖZÜM BAKİDİR
Sonra Posh'un kapısına çıktım. Star TV kamerası "Ayşe Hanım Sulhi Bey'le ne yapıyordunuz?" Sek sek oynuyorduk! Yahu ne yapacağım? Sen haber için ne yapıyorsan, ben de onu yapıyorum magazinci kardeş. Dün sabah da iş; 'Yılın sürpriz buluşmasına' döndü. Hadi oradan! Buradan herkese sesleniyorum: Günde beş vakit istediğimle buluşurum, istediğim haberin peşinde koşarım, istediğim kişiyle röportaj yaparım, istediğim sözü veririm, istediğim röportajı yazarım, istediğimi yazmam. Bu durum sizde kaşıntı yapıyorsa eczaneden bir koşu, alerji losyonu alıp üzerine sürünüz. Ha beklenmeyen bir etki görülürse doktorunuza danışmayı da ihmal etmeyiniz. Konuyu bitirirsek; Hadisenin bütün gerçekleri bendedir, Sulhi Aksüt'e sözüm bakidir. İstediği zaman kayıtlı röportajı yapıp gazetemde yayınlayacağım. Offf... Hay Allah, skandalınız elinizde kaldı! Neyse, o da bir dahaki bayrama inşallah!