AYŞE ARMAN'IN RÖPORTAJININ SON BÖLÜMÜ!

Ayşe Arman'ın Ajda Pekkan'la yaptığı röportajın son bölümü..

AYŞE ARMAN'IN RÖPORTAJININ SON BÖLÜMÜ!

Ajda Pekkan: Çok yakışıklı, çok fit bir erkeğe bakmam ki... Onlar resimdir benim için

Pazar günü başlayan Ajda Pekkan röportajının son bölümüyle huzurlarınızdayım...

* Hayatınız boyunca size huzur veren bir erkek oldu mu?

- İnsana en çok huzur veren yine kendisi. Şunu demek istiyorum, iç huzurun yoksa, bir başka erkek sana huzur verse kaç yazar? Benim de hatalarım oldu erkeklerle ilişkilerimde. Her zaman babamı aradım, birlikte olduğum erkeklerde de. Öldüğünde ajandama, “Babacığım, Pekkan soyadını hiçbir erkeğe vermeyeceğim” diye yazdım. Annemi de seviyordum, ama baba delisiydim. En çok o beni sevdi çünkü...

* En yakın arkadaşınız kim?

- Sevdiğim çok dostum var. Yıllarca görüşmesek de, karşılaştığımızda aynı yerden devam edebildiğim insanlar. Sezen de onlardan biridir. Çok güleriz birlikte. Kötü günlerimizde de bir arada oluruz. Başka sanatçı dostlarım da var. Fikret Şenes çok iyi bir dostumdu. Zaten ben sevgiye o kadar susamış bir tipim ki, biraz sevgiyle hemen arkandan gelirim...

* Hırs...

- Yok canım, hırsla alakam olmadı. Yarışım kendimle.
* Yatağın hangi tarafında uyursunuz?

- Sağında. Tek başına. Ne kedimi ne köpeğimi alıyorum yatağa. Çünkü kıpırdadıkları an uyanıyorum. Uyku tedirginliği var. İlaç alıyorum. Özellikle konser önceleri hiçbir şekilde uyuyamıyorum...
* Bu kadar konser, canlı yayın, nasıl kaldırır insan?

AYŞE ARMAN'IN RÖPORTAJININ SON BÖLÜMÜ!

- Zorlandığım oluyor. Bazen Ajda Pekkan olmama rağmen, güya bu kadar alışığım ya bu işlere, televizyon stüdyosuna gittiğimde, limon gibi oluyorum. Ya da son derece tutuk. En komiği şu, zaman gerekiyor bazen bana, “Ben şimdi herkesin içinde nasıl Ajda Pekkan olacağım” diyorum. Kendime gelmem için zaman gerekiyor. Ama sahnede yırttım, çok rahatım...
* Hayatınızın bu dönemindeki ruh halinizi nasıl açıklarsınız?

- İlk defa kendimi bu kadar mutlu ve rahat hissettiğim bir dönem yaşıyorum. Üzerimden atamadığım komplekslerim vardı. O şöhretin getirdiği yabancılaşma. Kendime bile yabancılaşmıştım. Şimdilerde hepsi geride kaldı, hafifledim artık.
* Sürekli insanlarla birlikte yaşıyorsunuz, hep birileri var etrafınızda, arabada bile yalnız kalamıyorsunuz, diyelim telefon geldi, şöför var, n’apıyorsunuz o sırada, İngilizce mi konuşuyorsunuz mesela...

- Yok, insan çeşitli diller geliştiriyor. Kasay kasşe mesela. “Kas” koyuyorum her sözcüğün başına, kuş dilinin “kas”lısı, kuş dilini herkes anlıyor, bu pek bilinen bir şey değil. Semiramis’le geliştirmiştik. Geçen gün, “Anlamıyorum ne diyorsun?” dedi, unutmuş.
* Erkekler sizi en çok neden hayal kırıklığına uğrattılar...

- Benim içimdeki Ajda’yı, Ajda Pekkan ile birbirine karıştırdılar. Onlar mı şizofren ben mi bilmiyorum ama olayı şizofrenik bir hale getirdiler. Tamam ortada bir Ajda Pekkan var ama bir de ben varım. Ben çoktan çözmüşüm de karşı taraf çözemiyor bir türlü...
* Çok da fit olmayan bir adamla birlikte olabilir misiniz? Göbeği var mesela...

- Ben çok yakışıklı, çok fit olan bir erkeğe bakmam ki! Onlar resimdir benim için...
* Peki, 40’larında sıkı vücutlu bir adam...

- Diye diye getireceksin bana! Yukarıda Allah duysun inşallah. Olursa böyle bir şey, hemen seni arayacağım, “Bunu da becerdin, gerçekleşti!” diyeceğim...