AYRILIKLAR BENİ OLGUNLAŞTIRDI

Modellik kariyerine Avrupa'da devam etme kararı aldıktan sonra Milano'ya taşınan Tuğçe Kazaz, yaklaşık bir yıldır gözlerden uzak bir hayat sürüyor.

AYRILIKLAR BENİ OLGUNLAŞTIRDI

Türkiye'de sadece özel defilelerde podyuma çıkan Kazaz, planlarını, kariyer hedefini ve özel hayatıyla ilgili merak edilenleri anlattı. Yunanlı eşi Yorgos Seitaridis'ten boşandıktan sonra birlikte olduğu yönetmen sevgilisi Ramin Martin'den de ayrılan ünlü manken, özel hayatındaki bu iniş çıkışın hayatına olumlu yansıdığını söyledi. Kazaz, 'İnsan hayatında yaşaması gereken şeyleri yaşar ve olgunlaşır. Ben de olgunlaştım. Yaşadığım hiçbir şeyden pişman değilim' dedi.

Kazaz, Türk mankenlerin de Gisele Bündchen ya da Kate Moss gibi ünlü olabileceğini bunun bir hayal olmadığını da sözlerine ekledi.

- Birçok mankenin hayalinde yatan Paris Moda Haftası'nda yer almayı nasıl başardınız?

Evet, Paris Moda Haftası'nda çok ünlü markalarla çalıştım. Muhteşem bir atmosferdi ve bir Türk olarak çok büyük heyecan duydum. Podyum dünyasında uluslararası olmak istiyorsanız, kesinlikle modanın kalbinin attığı yerlerde, Paris, Milano ya da Amerika'da yaşamalısınız. Ben Milano'yu seçtim. Çok doğru yaptığımı düşünüyorum. Milano'da hem model olarak kendimi geliştiriyorum hem de ünlü markalarla görüşmeler yapıyor ve kendimi tanıtma fırsatı buluyorum.

- Bir yıldır Türkiye'de yoksunuz. Tuğçe Kazaz, bizim görmediğimiz zamanlarda neler yaptı?

Biliyorsunuz bir ayağım artık İtalya'da. Orada da bir evim var ve iş hayatımı da profesyonel anlamda İtalya'da sürdürüyorum. Modellik kariyerim için çok önemli bir aşamadayım. Çok iyi markalarla çalışıyorum. İşimi çok ciddiye alıyorum. Mankenlik sadece objektife poz vermek, güzel görünmek ya da podyumda yürümek demek değil. Avrupa'da modelliğe bakış çok farklı. Burada bize hep 'model askıdır' derlerdi ama Avrupa'da tam tersi.

- Yaşadığınız boşanma hayatınızı nasıl etkiledi?

İnsan, hayatında yaşaması gereken şeyleri yaşar ve bunların sonuncunda da olgunlaşır. Yaşadığım hiçbir şeyden pişman değilim ve şimdi tüm enerjimi işime kanalize ettim. İşimde çok iyi olmak ve iz bırakmak istiyorum. Yaşadığım şeylerin bana kattığı her şeyi olumlu olarak kullanıyorum.

TÜRKİYE'DE MANKENLERİN NE KADAR KAZANDIĞINI BİLMİYORUM

- Türkiye'nin en çok kazanan mankeni olduğunuz söyleniyor. Bu doğru mu?

Başkalarının ne kazandığını bilmiyorum ki, ben çok kazanıyorum diyeyim. İşler konusunda daha seçiciyim sadece. Mutlaka belli bir kaliteyi bana sunması gerekiyor içinde olacağım projelerin. Sadece para kazanmak adına her işi kabul etmiyorum. Kendimi geliştirmek ve daha iyi olmak için çaba harcıyorum. Aldığım eğitimlerin ve yurt dışında yaşamanın bana Türkiye'de yaşayan bir modelden daha fazla maliyeti var. Daha bilinçli şekilde kariyer planlamamı yapıyorum.

- Özel hayatınızı neden bu kadar gizliyorsunuz? Bugün dünyadaki bütün ünlü modellerin özel hayatı magazinin gündemindedir. Siz neden saklıyorsunuz?

Özel hayatımı hayranlarımın merak ettiğine inanmıyorum. Bence, beni sevenler daha çok başarılı olmamla ilgileniyorlar. Belki, nasıl formumu koruduğum, cilt bakımı v.b. konular meraklarını çekebilir. Ama özel hayatım adı üstünde özel. Bir de şu anda işimle konuşulmak istiyorum. Özel hayatımı konuşarak işimin geri plana düşmesini istemiyorum.

PASTA VE DONDURMANIN TADINI UNUTTUM
- Formunuzu nasıl koruyorsunuz? Bu sıfır beden meselesi için ne düşünüyorsunuz?

Özel bir beslenme programım yok. Düzenli spor yapıyorum. Sıfır beden kavramına inanmıyorum. İşim modellik, elbette zayıf olmalıyım ama çok zayıf olayım diye bir kaygım yok. Ama tabii herkesin yediklerini yiyemiyorum. Mesela, dondurma ya da pasta yemeyi unuttum.

- Ajanslar Türk olduğunuzu öğrendiğinde nasıl tepki veriyor?

Özellikle ABD'de Türk modelleri fazla tanımıyorlar. Ama birlikte yaptığımız çalışmalardan sonra bir Türk modelin de çok profesyonel ve başarılı olabileceğini anlıyorlar.

AİLEMİ ÇOK ÖZLÜYORUM
- Bu kadar yoğun bir tempoda kendinize zaman ayırabiliyor musunuz?

Hiç ayıramıyorum, ama bundan da rahatsız değilim. Her şey o kadar güzel gidiyor ki, sadece ailemi özlüyorum.

- En son hangi filme gittiniz? Hangi kitabı okudunuz?

Sinemaya gidecek vaktim olmuyor. En son 'Bir Alışverişkoliğin İtirafları' filmini DVD'de seyrettim. Kitap okumayı çok seviyorum. Son zamanlarda Sembol'ü okudum.

- Biraz da modadan konuşalım. Moda hakkında sizin düşünceleriniz neler? Hangi modacıları beğeniyorsunuz?

Moda sektörünün bir parçasıyım. Modayı seviyorum doğal olarak. Türkiye'de de modanın çok geliştiğini düşünüyorum. Modacılarımız bence çok iyiler. Ayrım yapamıyorum, hepsini çok seviyorum. Uluslararası alanda da moda artık farklı bir boyuta geçti. Houte-Couture bence bundan sonra bir kesimin değil hepimizin hayatının parçası olacak.


Podyumda düşmekten korkmuyorum
Podyuma her çıktığımda çok heyecanlanıyorum. Hani bütün modeller düşmekten korkar ya, ben düşmekten değil de daha çok yürüyüşümden endişe ediyorum. 'Kıyafeti taşıyabiliyor muyum?', 'Yeterince dik ve düzgün yürüyor muyum?' gibi sorunlarım var. Son Paris Moda Haftası'nda pek çok ünlü modelle kuliste bir aradaydım. Çok enteresan ama onlar da podyumda düşmekten değil, yürüyüşlerinden dolayı heyecanlandıklarını söylediler. Kendimi podyumda her zaman eleştiriyorum aslında. Sonradan DVD'de seyrediyorum. Hep daha iyisi olsun, hep daha mükemmeli olsun istiyorum. Bu kadar mükemmeliyetçi olmak çok iyi bir şey de değil tabii, sürekli kendinle uğraşıyorsun. Ama başarı için de bu gerekli.

BÜTÜN ÇABAM GISELE VE MOSS GİBİ OLMAK

- İtalya'da nasıl bir hayatınız var? Her şey yolunda mı?

Çok disiplinli bir hayatım var. Sabah güne çok erken başlıyorum. Her gün en az 2 saat spor yapıyorum. Dünyaca ünlü ajanslarla görüşmek için sık sık seyahat etmek zorunda kalıyorum.

- Peki, bütün bu çabalar nasıl sonuç veriyor? Tuğçe'nin de yakınlarda bir Gisele, bir Kate Moss olma ihtimali var mı?

Ahhh, inşallah. Bütün çabam bunun için tabii. Eskiden Türk modeller için dünya çapında defilelere çıkmak, önemli markalarla çalışmak bir hayaldi ama şimdi böyle değil. Disiplinli ve mükemmeliyetçi bir anlayışla çalıştığınız sürece her yerde şansınız var. Neden olmasın diyelim!

Akşam