AYÇA BİNGÖL'DEN 'ÖYLE BİR GEÇER ZAMAN Kİ' TÜYOLARI!

“Öyle Bir Geçer Zaman ki” dizisinde tempo giderek artıyor. Tüm karakterlerin hayatında heyecan verici gelişmeler yaşanırken, merakla beklenen 72’nci bölümün çekimlerine konuk olduk, Ayça Bingöl nam-ı diğer Cemile’den hikâyeye dair tüyolar istedik.

AYÇA BİNGÖL'DEN 'ÖYLE BİR GEÇER ZAMAN Kİ' TÜYOLARI!

* Ayça Hanım 72’nci bölümü çekiyorsunuz, nasıl gidiyor çalışmalarınız?

- Çekimlere tam gaz devam ediyoruz. Artık sezon sonuna yaklaştık. Senaryo daha yoğun ve zorlaşmaya başladı. Doğal olarak bütün ekipte de yorgunluk arttı.

* Dizi daha ilk bölümünde çok geniş bir seyirci kitlesine ulaştı ve her bölümü de izlenme rekoru kırıyor. İşe başlarken bu denli başarılı olacağınızı hissetmiş miydiniz?

- Daha projeye başlarken elimizde ilk 14 bölümün senaryosu vardı. Bu, daha önce yaşamadığım büyük bir lükstü ve bana güven verdi. Ben de o lüksün bütün avantajlarından yararlandım. Sırtımı senaryoya yasladım, işe hiçbir tereddüt duymadan başladım. Ayrıca harika bir yönetmenimiz var. Kendimi çok şanslı hissediyorum.

* Dizide Cemile’nin içine kapanık bir ev kadınıyken nasıl güçlü bir iş kadınına dönüştüğünü izledik. Karakterin bu değişimi sizi nasıl etkiledi?

- Başından beri bu değişimin olacağını ana hatlarıyla biliyordum. Coşkun Irmak ilk toplantımızda bana bu dizinin aslında Cemile’nin yükseliş hikâyesi olduğunu anlatmıştı. Çeşitliliklerini gösterebileceğim bir rol oynuyorum ben, bu da bir oyuncu için çok keyifli ve besleyici.

* Cemile rolündeki başarınız, size pek çok ödül getirdi. En son da Antalya Televizyon Ödülleri’nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü aldınız. Neler hissettiriyor ödüller size?

- Büyük keyif alıyorum. Hem sevdiğiniz işi yapıyorsunuz, hem bu işten para kazanıyorsunuz hem de yanında böyle bonuslar geliyor. Sonuçta ödül almak için iş yapmıyoruz ama onlar da motive edici bir güç oluyor.

UZUN MARATON KOŞUCUSU OLDUM

* 72’nci bölüme gelene dek sette ne gibi değişimler yaşandı?

- Kadromuz çok genç. Ekipte daha önce hiçbir projede yer almamış isimler var. Ben bu süreçte onların geliştiklerini, tecrübe kazandıklarını ve büyüdüklerini gördüm. 72 bölüm hepimiz için harika bir tarih oldu. Canlı, yaşanmış bir tarihimiz var. Herhalde en keyifli gözlemim bu. Özellikle çocuklarımı oynayan gençlerin başarılarına tanık olmak.

* İyi ekip ve iyi senaryo maalesef her zaman dizilere başarı getirmiyor. Bu iş, başarısını nelere borçlu dersiniz?

- Sanırım bu, bütün bileşenlerin ilahi bir güç tarafından bir araya getirilmesiyle ilgili. Hepimiz, her zaman bütün işlere çok iyi olsun diye başlıyoruz. Bütün senaryolar iyi olacak diye yazılıyor. Hepimiz iyi niyetle başlıyoruz ama bazen o kadar iyi bileşen bir arada olsa bile işin mayası tutmuyor. Burada da yine iyi niyetle başladık ve çok doğru insanlar bir araya geldi. Hep diyorum; sihirli bir dokunuş bu. Herkesin başına gelmiyor. Hep böyle ekipler kurulamıyor.

* Cemile karakteri size neler kattı?

- Ben televizyonun uzun maraton koşusu olduğunu düşünüyorum. Bir sinema filmini yedi-sekiz haftada çekersiniz, kısıtlı sürede en iyi işi yapmaktır amacınız. Ama televizyonda çok uzun bir süreç var, bu yüzden bitmeyen bir maraton. Yorulma hakkınız ve şansınız da yok. Bu iş, antrenman ve yürek isteyen, güç isteyen bir şey her anlamda. Oyuncu olarak bunu kazandım bu süreçte, uzun maraton koşucusu oldum.

DİZİDEKİ ÇOCUKLARIMA “İYİ Kİ DOĞURMUŞUM SİZİ” DİYORUM

* Dizideki genç oyuncular sizi çok seviyor. Onların sizin hayatınızdaki yeri nedir?

- Bütün süreçlerine şahit olduğumuz için gerçekten elimizde büyümüşler gibi hissediyoruz. Biz onlara kol kanat gerip omuz attık, onlar da bize. Bazen Emir Berke bile ben çekim sırasında beklenmedik bir şey yaptığımda bana cevap veriyor, benim verdiğim oyunu alıyor. Bunlara şahit olmak çok keyifli. Hepsi pırlanta gibi. Yüreğimde her zaman çok ayrı yerleri olacak. Hepsi kardeşim, çocuğum gibi. Bazen onlara bakıp “İyi ki doğurmuşum sizi” diyorum. (Gülüyor)

* Hikâye ne yöne doğru gidiyor? Son bölüm yine çok heyecanlıydı...

- Vallahi ben de çok merak ediyorum. Sezon finalinde bile ne olacağını bilmiyorum. Her sezona yeni bir işe başlar gibi başlıyoruz. Bir de dönem işi olduğu için yıllar da değişiyor. Seneye de öyle olacak sanırım. Hummalı bir sanat ekibi çalışması sürüyor. Ben de sıfırdan bir şeye başlar gibi başlayacağım.

* Dönem işinde çalışmak daha mı keyifli?

- Hem çok keyifli hem de çok zor. Çünkü her an döneme ait olmayan bir şey kadraja girebiliyor. Sanat ekibi bu anlamda çok çalışıyor ve yoruluyor. Şimdi artık yıl itibariyle Boğaziçi Köprüsü’nü gösterebiliyoruz ama ondan önce bütün çekimlerde köprü siliniyordu. Teknik açıdan zorlukları var. Dönem işinin en keyifli yanlarından biri ise kostümler. Ben çok alıştım o şıklığa ve hoşluğa.

* Günlük giyim tarzınızı etkiledi mi bu durum?

- Tabii. Zaten vintage moda, ben de seviyorum. Bazen ikinci el dükkanlarından alışveriş yapıyorum, çok hoşuma gidiyor.

KENDİNİ İZLEMEK İRRİTE EDİCİ

* Bu yoğun tempoda diziyi izleyebiliyor musunuz?

- Evet, izliyorum. Kaçırdığım bölüm yoktur.

* İzleyici gözüyle bakabiliyor musunuz peki?

- Kendimi öyle izlemek zor oluyor. Kendini izlemek, irrite edici bir durum. Kendimi beğendiğim çok az oluyor.

* Siz bu projede rol almasanız da izler miydiniz?

- Kesin izlerdim.

* Neleri çekerdi sizi?

- İlk olarak Soner ve Aylin’in aşkı. Sonra Cemile’nin mücadelesi. Süleyman da beni çekecek bir rol.

* Sizce Cemile, verdiği mücadeleyle kadınlara örnek olmuş mudur?

- Kesinlikle. Bunu bana söyleme fırsatı yakalayan onlarca kadın oldu. Ben de onlara hep şunu söyledim; “Mücadeleye devam”!

* Ali Kaptan’ın Cemile’ye olan aşkı ne yöne gider sizce?

- Herhalde bir yere gidemez. Ben Ayça Bingöl olarak şahsi fikrimi söyleyeyim; eğer biz böyle bir örnek model taşıyorsak, tekrar birlikte olmamaları gerekiyor.

* Herkes ikinci bir şansı hak etmez mi?

- Bilemiyorum, o kişiden kişiye değişebilir ama Ali’yle Cemile ilişkisine baktığımızda o biraz zor bir durum, çünkü ortada bir tecavüz var, bu hakikaten çok bıçak sırtı bir konu. Bakalım neler olacak, ben de bilmiyorum.

KENDİME DE BEDENİME DE HAKSIZLIK EDİYORUM

* Geçen yaz bir sinema filmi çektiniz, bu yaz da film projeniz olacak mı?

- Yok, bu sene düşünmüyorum. Çünkü gerçekten iyi bir tatile ihtiyacım var. Bu sezon hiç tatil yapamadım ve zor oldu. İki senedir doğru dürüst tatil yapmıyorum, biraz durmam lazım. Kendime de bedenime de haksızlık ediyorum.

ÇEHOV MAKİNESİ İLE SAHNELERE DÖNÜYORUM

* Birazdan tiyatro oyununuz için provaya gideceğinizi duyduk. Hangi oyuna hazırlanıyorsunuz?

- Evet, bunu da ilk kez sizinle paylaşayım; iki yıldır tiyatro yapmıyordum, bu sene tiyatro festivalinde bir oyunda rol alacağım. Adı “Çehov Makinesi”. Yönetmenliğini Müge Gürman yapıyor. 13 Mayıs’ta sahneleyeceğiz.

* Kadroda başka hangi oyuncular var?

- Başta Levent Öktem, Uğur Polat ve Tülin Oral olmak üzere deneyimli tiyatrocuların yer aldığı çok kalabalık bir kadromuz var. Oyun 11 bölümden oluşuyor, ben de bir bölümünde rol alıyorum. Rolüm de 12 dakikalık. Bu tempo içinde ancak bunu yapabilirdim...

Hürriyet