Sema Öztürk’ü ikinci kez başrol heyecanı sardı. ılk tecrübesi olan “Avrupalı” filmi hakkında “Zırvalıktı” demekten çekinmeyen Öztürk, yeni projesi “Deli Dumrul Kurtlar Kuşlar Aleminde”den ise son derece umutlu...
“Yabancı Gelin”den sonraki ilk projeniz değil mi ““Deli Dumrul Kurtlar Kuşlar Aleminde”?
- İlk projem evet. “Yabancı Gelin” geçen yıl mart ayındaydı.
Ondan sonra neden hiçbir şey yapmadınız?
- Yaza girdik zaten. Mart dönemi de ölü bir dönemdi. Yazın da “Deli Dumrul Kurtlar Kuşlar Aleminde”nin çekimlerine başladık.
“Esas kız” olduğunuz ilk sinema filmi bu mu?
- “Avrupalı”da da esas kızdım. Ama o zırvalıktı. Bu kez çok güzel, çok sıcak bir film ortaya çıktı.
Nasıl bir karakteri canlandırıyorsunuz?
- Aslında zor bir karakter değil. Kentli, çok ahlaklı bir kadın. Babası mafya babası. Babasının işini ve parasını onaylamayan biri. Kendi ayakları üzerinde durmaya çalışıyor ve kazandığı parayla da sosyal yardım faaliyetlerinde bulunuyor. Bu bir şekilde günah çıkarma da olabilir. Kimseye minnet etmiyor. Deli Dumrul’la karşılaşıp ona ilgi duymaya başlaması insanlara saçma gelecektir. Zaten Fatoş karakteri de baştan öyle düşünüyor. Onu inandırıcı bulmuyor. Onun delikanlılığının, cesurluğunun doğruluğundan emin olamıyor. Ama zamanla öyle şeyler oluyor ki... Kentli bir kadın, beyaz çoraplı ama yüreği çok güzel bir adama aşık olabiliyor. Neden olduğu da filmin içinde saklı!
ORTALIK ÇAKMA OĞLAN KAYNIYOR
Gerçek hayatta beyaz çoraplı ama dürüst dürüst bir adama aşık olma ihtimaliniz var mı?
- Mümkün değil. Ama bazen değiştirebilirsin insanları; eğer çok seviyorsan. Gerçekten bu zamanda vicdanlı, kadın değeri bilen, erkek gibi erkek çok az kaldı. Herkes bu ıssız oğlan tayfasına takıldı gitti. Erkekler artık iki gün duruyor, sonra ortadan kayboluyor. Ben onlara “Kaçak Oğlanlar” diyorum. Kusura bakmasınlar ama onların çoğu çakma oğlan... Erkek bile diyemiyorum onlara. Mesela bizim karakterimiz Deli Dumrul öyle bir karakter değil. Maço değil, delikanlı bir erkek. Kadınlar gerçekten çevrelerinde erkek gibi erkek istiyorlar. Çünkü erkekler, erkek gibi olmadığı için, kadınlar erkekleşmeye, erkek görevini üstlenmeye başladı. şimdi erkekler şikayet ediyorlar; “Kadınlar kadın gibi değil” diye. Hayır aslında erkekler, erkek gibi değil.
Yıllardır sunuculuk ve oyunculuk yapıyorsunuz. Türkiye’de oyuncu ya da sunucu dendiğince neden akla gelen ilk isimlerden biri siz değilsiniz?
- Cevabını bilsem bir düzeltme yapabilirim belki ama bilmiyorum. şansım yaver gitmedi belki... Bir yerde şans dönecek tabii. Bir de çok küçük yaşta girdim bu piyasaya. Belki o tecrübesizlikle kabul etmemem gereken bir işi kabul etmiş, iyi pazarlama politikası izlememiş olabilirim. Ama ben şu an değerimi bulduğuma eminim. Geçen yıl “Yabancı Gelin” programı yapılırken, iyi ıngilizce bilen, program esnasında iyi çeviri yapabilecek, hem de canlı yayını kurtaracak, insanların hayatına hassasiyetle yaklaşacak birini istediklerinde beni aradılar. Ben düşünüldüysem, demek ki bazı yapımcıların aklına geliyorum.
AŞK YAŞARKEN DÖRT MEVSİM GİBİYİM
“Yabancı Gelin”in devamı neden gelmedi?
- Tuttu ama çok fenomeni olmadı. Yabancı kız formatı Türk kadınına uzak bir format. Bunu program sırasında da yaşadık. ınsanlar bize “Bizim kızlar dururken, neden yabancılar gelinimiz olsun” diyorlardı.
Bazı oyuncular, özellikle kadroda ünlü isimlerin olduğu projeleri seçiyorlar. Size öyle bir teklif mi gelmedi, yoksa siz mi tercih etmediniz?
- Burada ukalalık yapıyormuş gibi olmayayım ama ben de ünlü biriyim! ıyi isimlerle çalışmak tabii daha iyidir. Çünkü onlar profesyoneldir. Cem Davran da tanınan biriydi ve “Avrupalı” filminde oynamıştık birlikte. Fakat yaptığı açıklamalar, filmi başka bir boyuta sürükledi. Benim de çömezliğime geldi. Oysa şansı daha bol olabilirdi o işin.
2010 planlarınız neler?
- Yazdan önce başlayacak bir sinema filmim olacak. Süreyya Önder’le çalışacağım. Bu kez komedi değil ama. Ayrıca bir televizyon programı sunabilirim.
“Yapmayacağım” diye kendinize verdiğiniz sözler neler?
- Daha güçlü olmaya karar verdim. Hayatı olduğu gibi kucaklayıp, mücadeleye devam edeceğim... Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağım. Doğru olan da bu...
Aşkta da güçlü bir kadın mısınız, yoksa artık daha güçlü olmaya karar mı verdiniz?
- Zaman zaman çok güçlü olabiliyorum, zaman zaman da çok zayıf. Yani dört mevsim gibiyim. Yağmurum, kışım, güneşim, sonbaharım ve ilkbaharım belli olmuyor. Aşk planla yaşanacak bir şey değil. Aşk, iki insanın etkileşimiyle ilgili... Bazen o çok mutludur sana yansır, bazen onun mutsuzluğu seni kötü etkiler. Çok aşık olduğun birinden aniden soğuyabilirsin. Bir bakarsın o başka birine vurulur, kaçak oğlan olabilir. Ya da kaçak gelin... O yüzden plan yapmamak lazım. ılla bu olacak dersen kanser olursun.
ADAM GİBİ ADAM BENİM SEVİŞME SAHNEMİ DESTEKLER
Fotoğraf çekimlerinde seksi görünmek istemediğinizi özellikle vurguladınız. Seksilikle ilgili bir sorununuz mu var?
- Ben görünüm olarak seksi bir kadınım. Tamam bunu kabul ediyorum. Ama bunun üzerine özellikle basmak istemiyorum.
15-20 erkeğin olduğu bir ortam. Hepsi birbirinden hoş... O sırada ne yapan bir erkek hepsinin arasından sıyrılır sizin için?
- Tabii ki kendinden emin bir insan, karşısındakini etkiler. Sırnaşık insanlardan hiç hoşlanmam. Kendine güvenli, özgüveni yerinde olan biri zaten bunu belli eder. Bunu dile getirmesi gerekmiyor, duruşu bile yeter! Bir de hiçbirimizin açıklayamadığı bir durum var; bin tane yakışıklı adam olabilir ama sen en ortalamasını seçebilirsin. Ama özgüvenli, kendiyle barışık, kaçak oğlan olmayanlar tercih edilir. Bir de diyelim ki bir film var ve ben ona çok inanıyorum. Benim de orada belki bir sevişme sahnem var. Bir erkek bu durum karşısında benim yanımda durmazsa, çakma erkektir! Adam gibi adam olması gerekiyor.