Aşk Tesadüfleri Sever bir Ankara filmi. Başkent’te bir aşkı anlatıyor; ‘sıkıcı’ imajlı kentin romantik yönlerini gösteriyor. Ünlü Ankaralılara kentte aşkın nasıl yaşandığını sorduk
Başrollerinde Mehmet Günsür ve Belçim Bilgin'in oynadığı Ömer Faruk Sorak'ın son filmi Aşk Tesadüfleri Sever, izleyenleri derinden etkiledi. Sinemadan gözü yaşlı ayrılanların sayısı hayli fazla. Hayatın ne kadar kısa olduğunu ve aşkın tesadüfleri gerçekten sevdiğini anlatan filmde asıl başrol, bazılarının “sıkıcı” bir şehir olarak tanımladığı Ankara'nın. Ama başkent bu sefer çok farklı. Kuğulu Park, Tunalı Hilmi Caddesi, Ankara Devlet Tiyatroları Şinasi Sahnesi ve Botanik Park'ta geçen sahneler Ankara'nın ne kadar aydınlık ve romantik bir şehir olduğunu anlatıyor seyirciye. Biz de ünlü isimlere Ankaralı olmayı ve Ankara'da aşkı sorduk...
ECE SÜKAN (34) Moda Editörü
Naif bir şehir, aşklar ve dostluklar net
Doğup büyüdüğüm, öğrencilik yıllarımı harika geçirdiğim Ankara, benim için müthiş anılar ve dostluklar demek. İstanbul'a üniversiteyi bitirdikten sonra yerleştim. Ankara deyince aklıma öncelikle TED Ankara Koleji günlerim geliyor: Okulun bulunduğu Ziya Gökalp Caddesi, Hüdaverdi Pastanesi, Otantik Cafe'de ders kaynatmak... Hafta sonları Tunalı Hilmi Caddesi'nde turlamak, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası konserlerine gitmek... Okulun son günü yumurta savaşı yaparak Kuğulu Park'a gitmek, kar yağdığında Seymenler Parkı'nda gece deliler gibi kayıp eğlenmek, Ankara Tenis Kulubü'nde tenis oynamak... Sonra ODTÜ yıllarım: Best Cafe'de piyasa yapmak, mimarlık bölümünün partilerini kollamak, yürüyüşlere katılmak, bahar şenliğini beklemek... Rumours, Blast, Pulse 8, Caterpiller gibi 'underground' kulüplerde deli gibi dans etmek... Dışarıdan öyle görünmese de, Ankara çok romantik bir kent. Çok naif bir şehir. İlişkiler doğal ve dolaysız. İstanbul'da ise ilişkiler daha entrikalı. Ankara'da dostluklar, aşklar net ve saf bir şekilde yaşanıyor.
CİHAN ÜNAL (65) Oyuncu
Benim dönemimde çok daha romantikti
Ortaokul, lise ve konservatuvarı Ankara'da okudum. 1960 ihtilalini de orada yaşadım. O dönemin Ankara'sını hiç unutamam. Çok gelişmiş, sanatsever bir toplumdu. Çocuklar aileleriyle tiyatroya, konsere, opera ve baleye giderdi. Şimdi bu alışkanlıklar yok olmaya başladı. Şehir olarak da çok severim; kışı ayrı, yazı ayrı güzeldir. Ankara'ya “güneş şehri” derler, güneşlidir hep. Kışın da kar atmosferiyle çok nostaljik ve güzel görünür. Aşk ve anılar şehri Ankara. Ben de gençlik aşklarımı orada yaşadım. O yüzden Ankara'yı “İstanbul'un en güzel tarafı Ankara'ya dönüşüdür” şeklinde değerlendiririm. Çok romantik bir şehirdir, hele benim yaşadığım dönemlerde daha da romantikti.
PELİN BATU (32) Oyuncu
'Ankara'da aşk' aklıma Erdal İnönü'yü getiriyor
Eski ve yeniyi karşılaştırınca, Ankara'yla ilgili hislerim allak bullak oluyor. Ankara'ya 1988'de Pakistan'dan gittik. O zamanları düşününce, çok güzel şeyler hatırlıyorum. Sokakta futbol oynamamız, hafta sonları Gölbaşı'na gitmemiz, evdeki sessiz sinema seansları, ailemle Siyah Beyaz bara gidip resimler ve ressamlar arasında kaybolmamız, Pizza-Mania, Akün Sineması... Babam İnal Batu'nun büyükelçi olarak tayini Çekoslovakya'ya çıkınca, Ankara ile Prag arasında mekik dokuduk. Estetik anlamda “Birbirinden daha farklı olamaz” diye düşündüğüm iki şehir, bende his olarak birbirine karıştı. İkisi de buğulu ve kuğulu! Ankara ile aşk-nefret ilişkim var. “Ankara'da aşk” deyince aklıma Erdal İnönü geliyor. Zira o yıllarda, odamın duvarları Erdal Bey'in resimleriyle kaplıydı. Onun yüzünden, uzun yıllar fizik okumak istedim. “Nefret” bölümü ise son yıllarda oluştu, İstanbullu olduktan sonra. Ankara'ya her gittiğimde kişiliksizleştiğini, betonlaştığını görünce; griliği ve bürokrasisi eski Ankara'mı silmeye başladı. Kiremitli Gökçek makyajı Ankara'yı bana uzaklaştırdı. Yine de ODTÜ'ye ve eski ODTÜ'lülere karşı zaafım, Ankara'nın müzisyenlerine ilgim azalmıyor. Her gittiğimde ritüel gibi tek yaptığım şey; Hitit Müzesi'ne gitmek, sonra da Tunalı Hilmi Caddesi'ndeki sahafıma ve müzik dükkânıma uğramak.
GÜNERİ CIVAOĞLU (72) Gazeteci
Bürokrasisi insanı romantizme itiyor
Aşk Tesadüfleri Sever filminin bir karakteri olabilirim. Eşimle düğünümüzden önce davetli listesine göz gezdirirken, tesadüf eseri ikimizi de Doktor Mediha Hanım'ın doğurttuğunu öğrendik. Aynı mahallenin, sokağın çocuğu olmasak da aynı ebenin çocuklarıyız. Ankara bizim zamanımızda çok güzeldi. Mesela Kızılay, yarı sayfiyeydi. CHP Genel Merkezi, Kızılay'daki Karanfil Sokak'ta 4 katlı bir apartmandaydı, ben de o sokakta oturuyordum. Yüksel Caddesi, ağaçlıklı bir yoldu. Akşamları evlerden akordiyon sesleri yükselirdi. Mimar Kemal İlkokulu'nun bahçesinde Hasan Cemal'le birlikte futbol oynardık. Ayşe Kulin, Ulus'ta bir apartmanın en üst katında otururdu. O apartmanın girişinde sinema vardı. Bir gün gazoz almak için sinemadan dışarı çıktığımda, Kulin kafama erik atmıştı. Ankara bürokrasinin o kadar yoğun olduğu bir şehir ki, insana romantizmi özletir ve dolayısıyla yarattırır. Eskiden Çankaya'da, şimdi apartmanların dikildiği yerlerde kız arkadaşlarımızla el ele otururduk. Civarda Muhafız Alayı'ndan askerler dolaştığında da korkardık. Ankara insanı romantizme iter. Orada romantizm çok iyi ve doğru yaşanır.
SERDAR TURGUT (55) Habertürk Gazetesi Yazarı
Aşkı tesadüfle verir ama iyi yaşatır
Ankara'da âşık olmak benim için, sevgilinin evinden sabaha karşı kendi evime dönerken henüz uyanmamış şehrin sabahki koşuşturmalarını, siyasetçisini, gazetecisini, dedikodularını düşünmek demek. O saatte dinç bir şekilde sokakta yürürken geride bırakılan sevgiliyi ve kendinizi düşünürken, siyaset ile yaşayan bir şehirde aslında yabancı olduğunuzu düşünürsünüz. Ama değilsinizdir. Şehir sizi de içine kolay kabul eder. Tabii ki bu anlattığım aşk, beni oluşturan, bugüne kadar getiren sevgiyi anlatıyor. Filmin dediği gibi Ankara'da aşk hakikaten tesadüflere bağlı galiba. Ya ben kadının geldiği saatte gazetede olmasaydım, ya o işini gelmeden halletseydi? Bugünler çok farklı olacaktı. Ankara aşkı tesadüfle verir ama iyi de yaşatır. Örneğin ben Ankara'da rakı içmeyi çok severim. Deniz kenarından çok Ankara'da içmek mutlu eder beni. Sevgilimle, babamdan devraldığım Sakarya'da ikinci kattaki meyhanede sokağı seyrederken içki içmenin keyfini hiçbir şeye değişmem. İlkokuldan liseyi bitirinceye kadar TED Ankara Koleji'nde okumuş biri olarak, son aşkımın ilk aşkım olması tabii ki mümkün değil. Ama lise aşklarımı şimdi anlatmayacağım, çünkü arkadaşlarım hâlâ zinde ve yaşamın keyfini çıkarıyorlar. Gereksiz skandallara yer yok. Kızılay'da Goralı'ya gidip sandviç yemenin macera sayıldığı o yıllarda, şimdiki Kuğulu Park'ın karşısındaki binanın alt katında bir diskotek vardı. Orası slow dansta ilk cinsel yakın teması hissettiğimiz yerdi. Sonra çocukluk yılları geride kaldı, büyüdük ve en büyük tesadüf yaşandı. Birlikteliğimizle, çocukluğumun şehri birden olgunlaştı ve bana bugüne kadar taşıdığım yepyeni hatıralar vermeye başladı. Evime dönmeyeceğim sabahlarda Köşk Pastanesi'nden alınan poğaçanın güzelliğini ikimiz de hâlâ hatırlarız. Her gittiğimizde, eski hatıraların izinden yürürüm.
TOPRAK SERGEN (43) Oyuncu
Başkent'te aşk yasemin gibi; kokusu unutulmaz
24 yaşına dek yaşadığım Ankara'nın en ilginç tarafı, bir tür aysberg olması. Güzelliğinin büyük bir kısmını suyun altında, yani kendi içinde saklar. Eymir Gölü'nde yıldızları izlemek, İstanbul Rumeli Feneri'nde aynı şeyi yapmakla boy ölçüşür. Beynam Ormanı'nda trekking ya da Kızılcahamam'da parkur yürüyüşü iç gıcıklayıcıdır. Eski A Bar ve Manhattan benzeri yerlerde canlı rock dinlemek, eski Eylül, Sera ya da şimdiki Cafemiz gibi mekânlarda yemek yemek, Kuğulu Park'ta donmuş sudaki kuğularla konuşmak çok güzeldir. Bu durumda aşk da çok güzeldir Ankara'da! Ankara kimine göre, romantik olmak için fazla kurudur. Oysa ki tam bir romantiktir. Ankara'da aşk, bahçeli bir Ankara apartmanının kapısındaki yaseminler gibidir: Biraz köşede, güzel kokular bırakan ve kokusunu alınca unutulmayan...
FADİK SEVİN ATASOY (35) Oyuncu
En güzel yıllarımın ev sahibi
Bu haber için beni aradığınızda, tesadüfen Ankara'daydım. Seyahatlerde yanımdan ayırmadığım meşhur kırmızı bavuluma, benim için çok özel olan bu aşk şehrini gezdiriyordum... Ankara sıcacık bir tebessüm ve geçmişe özlemdir benim için. Sağlam dostlukların paylaşıldığı, dingin ve düzenli bir hayat biçimi sunar. Taksicisinden simitçisine, herkes birbirinin alanına saygı duyar ve teşekkürü eksik etmez. Yükseliş Koleji'nde okurken Tunalı Hilmi Caddesi'nde meşhur yumurta savaşlarımız olurdu; caddenin altını üstüne getirir, Kıtır'a sığınır, yumurta içinde kalan üstümüzü orada temizlerdik. Kar yağdığında çöp torbalarından kızak yapar, Seğmenler Parkı'ndan aşağı kayardık. Bilkent Üniversitesi'ndeki mayıs festivallerinde, gündüz başlayan eğlencemiz Rummours, Blust adlı mekânlarda sürerdi. Hafta içi Galeri Nev, Barba, Replik, Manhattan uğrak yerlerimizdi. Güzel müzik dinler, çocuklar gibi eğlenirdik. Ankara, en güzel yıllarımın ev sahibidir. Aşk her yerde yaşanır ama Ankara'da bir başka yaşanır.
EMRAH SERBES (30) Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi'nin yazarı
Anıtkabir'e bakarak öpüşmek cesaret ister
Ankara'ya 2003 yılında gittim ve 2009'da oradan ayrıldım. Ben Ankaralı değilim, Ankaracıyım. Ankaracı olmak, Ankara dışındayken bile bir parçanın orada kalmasıdır. Ankara'dan vazgeçemiyorum çünkü orada canım çok sıkıldı; kendimi sorguladım, kendimle yüzleştim. Ankara beni adam etti. Şehir olarak bir şey vaat etmez, “Önce kendine bak, kendini sorgula, adam ol” der. Dolayısıyla en güzel, en sert, en melankolik aşkların Ankara'da yaşanabileceğini düşünüyorum. Çünkü iki insanın birbirine çok sıkı sarılması, çok derin bağlarla
bağlanması lazım orada. Ankara'da âşık olmak şehre karşı açılmış 2 kişilik bir savaştır. Anıtkabir'e bakarak öpüşmek cesaret ister. Ankara'da bütün aşklar, ilk aşkın tedirginliğini ve sahiciliğini taşır.
HT Pazar