Aras Bulut İynemli'nin Hürriyet'ten Hakan Gence ile röportajı...
Son dönemin en etkili yeni nesil jönlerinden Aras Bulut İynemli ile yeni dizisi ‘Maral: En Güzel Hikâyem’ için buluştuk. Atarlı, giderli genç rollerini; kızların yoğun ilgisini, değişen fiziğini, hayatını ve Beşiktaş sevgisini konuştuk.
Genç yaşta gelen popülerlik, hayatı nasıl etkiledi? İçimde çözmeye karar verdim. Bu bir iş ve sorumlulukları var. Popülerlik işimin bir parçası diye düşünüp yola devam ettim ve geçiciliğini kabullendim. Üç tane kötü iş yaparsan unutulursun. Ben giderim başka sarışın yeşil gözlü gelir... O yüzden ‘şöhret olmak’ falan benim için başka kafalar. Sonuçta mesleğine olan aşkını koruduğun sürece bu işi yapacaksın.
Beş yıl önce ekranın atarlı giderli ergeniyken artık yeni jönüsünüz. Neler değişti? Oyunculuğa 19 yaşımda başladım. Şimdi 24 yaşımdayım. Olgunlaşma süreci geçirdim. Suratım yerine oturdu. Bunda canlandırdığım karakterlerin de önemi var. Mesela şimdi canlandırdığım Sarp; karizmatik ve özgüvenli bir adam.
Hayatımı etkileyen en büyük ilişkimi 21 yaşımda yaşadım. Zaten en son birlikteliğim de o oldu. İlişkilerim hep yüksekti. Aşkı tutkulu yaşarım. Romantik bir tarafım da var. Bu benim yaratıcılığımı artırıyor. Sevgilime özel hediyeler yapıyorum.
Türkiye’nin en çapkın adamları arasında adınız geçiyor. Bahsedildiği kadar çapkın mısınız? Aslında çok çapkın bir adam olamıyorum. Utangacım. Karşımdakine uzun süre bakamıyorum bile.
Çıkan haberler yalan o halde... Tabii sağlıklı, bekâr ve genç bir adam olarak ilişkilerim oluyor. Ama o kadar! İki senedir hayatımda kimse yok. Dışarıya çıktığım gecelere dair yapılan çoğu haber, olduğu gibi yazılmıyor.
Engin Öztürk, Sarp Akkaya, Kerem Fırtına gibi arkadaşlarınızla çıktığınız her gecenin sonunda çapkınlık turunda olduğunuz yazılıyor. Nedir o turun rotası? Vallahi öyle bir şey yok! Yola çapkınlık yapmak için çıkmıyoruz. Zaten 10 günde bir buluşuyoruz. Bir yere müzik dinlemeye gidersek gerçekten amacımız eğlenmek oluyor.
Peki erken yaşta gelen şöhret, kadınlarla ilişkileri nasıl etkiliyor? Beni iki kadın büyüttü. Annem ve ablam sayesinde manikürden pediküre her şeyi biliyordum. Bu yüzden kadınlara karşı empati gücüm hep yüksekti. Büyüdükçe de ilişkilerimi karşımdaki kadını anlamak üzerine kurdum.
Nasıl kadınlar sizi heyecanlandırıyor? Samimiyet ve güven dolu kadınlar. Ruh eşimi arıyorum. Yaşadığım her ilişkinin de beni oraya taşıdığına inanıyorum. Yaş sınırı var mı bu arayışta? Asla yok! (Gülüyor).
Seks konuşmaya utananlardan mısınız? Seks konuşulmaz yaşanır (Gülüyor). Ben kendimle ilgili böyle bir tanımlama yapmam. Öyle bir durum varsa aslında beni değil, dizideki karakterim Sarp’ı seksi buluyorlardır. Sorunun cevabına gelirsek seks doğal bir şey ve ihtiyaç. Dürtülerin getirisi. Hayatımın da önemli bir yerinde. Ama kalbin bir noktada daha önemli olduğunu düşünüyorum.
Hikâyeniz Beşiktaş’ta başlamış... Çarşı ruhuyla mı büyüdünüz? Tabii. Küçükken daha da fanatiktim. Beşiktaş yenildiğinde ağlardım. Ne ifade ediyor size Çarşı? Temelleri, vicdan ve adalet üzerine kurulu. Bazen o adalet sağlanamıyor. Ben de haksızlığa tahammül edemeyenlerdenim. Vicdan konusunda da vicdanın rahat olduktan sonra gerisi geliyor diye düşünüyorum.
Peki ‘Kara Kartal Aras’ın yuvası nasıldı? Annem tekstilden emekli, babam uydu teknikeri. Bir ablam ve bir abim var. Liseyi de Beşiktaş’ta okudum. Sonra İTÜ’de Uçak Mühendisliği Bölümü’nü kazandım. Aslında mühendis kafalı bir adamım. Analitik düşünmek, fizik, matematik sevdiğim konular. Hepsi hayatın önemli parçaları. Hele matematik dünyanın en büyük soyutluğu bile olabilir.
Bir gün kırmızı halı, ertesi günü okul koridorları... Dengenizi bozmuyor mu? Hayır, tam tersi inanılmaz güzel. Hâlâ dersleri veriyor olmak iyi hissettiriyor.
Peki oyunculuk nereden esti? Abim Orçun bir cast ajansındaydı. Annem “Bulut’u da yazdır” dedi. Kamera önü seçme deneyimim oldu böylece. Harçlığımı çıkarmak için reklamlarda oynamaya başladım. Hazırlık bittikten sonra dizi görüşmelerine gittim ve başladım.
İyi aile, güzel eğitim, başroller... Buzdağının görünmeyen kısmında hayatında hiç defon yok mu? Her aile gibi ekonomik anlamda çok sıkıntılar çektik. Ama özellikle evin en küçüğü olduğum için hiç sevgi eksikliği yaşamadım. Bunun yanında 19 yaşımdan beri üzerimde büyük bir sorumluluk var. Belki bir anlamda, çocukluğumu yaşayamama durumu bile olabilir. Ama ben bunları dram olarak görmüyorum. Hatta tam tersi gurur duymama vesile oluyorlar.
Bu dizi enflasyonunda ‘Maral’ın diğerlerinden farkı ne? Farkını ben bilemem seyirci bilir. En son işiniz için 9 kilo vermiştiniz. Şimdi rol için spor salonundan çıkmıyorsunuz...
Senaryoyu okuyor ve “gerçekte bu adam nasıl olur” diye sorguluyorum. Mesela ‘Tamam mıyız’da kolu ve bacakları olmayan birini canlandırıyordum. Onun spor yapıp kaslı olması mümkün değildi. Bu yüzden bir ayda 9 kilo verdim. Şimdi canlandırdığım Sarp kendine fiziksel olarak güveniyor. Dövüş sporlarıyla ilgileniyor. Bu yüzden daha belirgin ölçüleri olmalıydı.
Nasıl çalıştınız? Son altı aydır haftada beş gün çalışıyorum. Üç gün fitness ve crossfitt, iki gün kickboks... Bol protein yedim. Şeker ve unlu mamulleri kestim. Aynı zamanda daha da önemlisi Sarp’ın duygu dünyasına girmekti. Hayatta kalabilmek için kendine birden fazla maske takmış bir adam. Onun farklı farklı hallerini hazırlamak için hem hocalarla hem de kendim uzun süre çalıştım.
Sonuç? Altı karın baklavalanız var mı? Benimkiler anatomik olarak dört tane. Adonislerim büyük ama (Gülüyor).
Kaslar erkeği daha mı seksi hissettiriyor? Kolay bir süreç değil. Bir şey yapıyorsun ve karşılığını alınca bu hoşuna gidiyor. Ama bu sadece senaryo gerektirdiğinde, karakteri tamamlayan bir şeyse eğer güzel oluyor. Yoksa kimsenin “Vav Aras’ın kaslara bak” demesini istemem.