İnsanlarla girdiği polemiklerde söylediklerine bakarsanız, bu pavyon raconuna pek de yabancı olmadığını görürsünüz. Bakalım bu olaydan sonra kanal yöneticileri Ece Erken hakkında ne karar verecek...
Ece Erken'in canlı yayın bombasından haberiniz var mı? Olay; Ece Erken'in Kanaltürk'te Davut Güloğlu'yla sundukları 'Hayat Gülerken'in canlı yayınında yaşandı.
Kanaltürk'teki programın konuğu Yıldız Tilbe, Davut Güloğlu'na Ece Erken'i soruyor.
Çünkü Davut Güloğlu stüdyoda, partneri yok ortalıkta.
Ama sesi yansıyor ekrana, hem de çok fena.
“Bu sinirle abi çıkamam zaten. Benimle ilgili karı mesaj atıyor. Annem kızıyor. Çok yakınlaştınız, bilmem ne? Abuk sabuk mesaj atıyor.”
Bu sözlerin daha doğrusu üslubun sahibi, canlı yayın acemisi biri değil.
Neredeyse hayatı canlı yayında geçmiş tecrübeli bir televizyoncu.
Üstelik üç kanalda birden program yapıyor kendisi.
Haftanın beş günü Kanaltürk'te canlı yayında, haftada bir gece Fox'ta.
Ara sıra da Bjk Tv'de.
Televizyonların paylaşamadığı bir sunucuya yakışıyor mu bu?
Kameralar karşısına geçince 'şirinlik muskası', kulise gidince kadına 'karı' diyen bir kadın.
Fox ya da Kanaltürk'ün böyle bir jargona sahip sunucuya ne yaptığını merak etmiş olabilirsiniz.
Ece Erken'in 'Rengarenk' programının gününü ve saatini değiştirmiş Fox. 'Rengarenk' programının canlı yayınını pazartesi 23.30'dan, cuma saat 22.30'a almışlar.
Kadına 'karı' diyen Ece Erken'i erken saatte daha fazla 'yurdum insanı' izlesin de, argo kültürünü artırsın diye herhalde!
Bu olay için 'Açık mikrofon kazası' diyenler saflığınıza doymayın emi?
Ne kazası?
Düpedüz 'ruh arızası' bu.
Nasıl ki bazılarının gizlemeye çalıştıkları gerçek kimlikleri birkaç kadeh içtikten sonra ortaya çıkıyorsa, Ece Erken'in asıl yüzü de, nasırına basıldığında çıkıyor açığa.
Ece Erken'in insanlarla girdiği polemiklerde söylediklerine bakarsanız, bu pavyon raconuna pek de yabancı olmadığını görürsünüz zaten.
Bu olayda asıl dikkat edilmesi gereken, her fırsatta 'dinden imandan, aileden, temiz ahlak'tan bahsedenlerin Ece Erken konusunda ne karar verecekleri. Böylece onların da ortaya çıkacak gerçek yüzleri.
ECE ERKEN MİKROFONU AÇIK UNUTUNCA... VİDEO
'HAS ARABESK' YAPTI, JÜRİ 'TÜRKÜCÜ' SAYDI
Bu bilgileri Şevval Sam'ın resmi internet sitesinden aldım.
Merak eden girip, 'biyografi' bölümüne baksın.
Orada Şevval Sam'ın hangi albümü kaç yılında çıkardığına dair bilgiler şöyle:
Has Arabesk 2010
Karadeniz 2008
İstanbul Secret's 2007
Sek 2007
Şimdi gelelim TRT Müzik'in 2 Mart'ta Lütfi Kırdar Uluslar arası Kongre ve Sergi Sarayı'nda yapılacak ödül töreniyle sahiplerini bulacak 2011 Müzik Ödülleri'nin Türk Halk Müziği Kadın Sanatçı kategorisindeki adaylarına:
Başkanlığını Atilla Özdemiroğlu'nun yaptığı Fuat Güner, Hakan Eren, İzel Çeliköz, Necati Göksel, Yüksel Aytuğ ve Zeynep Talu'dan oluşan jüri bu kategoride şu sanatçıları aday gösterdi:
Niran Ünsal, Sabahat Akkiraz, Şevval Sam, Şükriye Tutkun, Zara.
Şimdi gel de sorma, jüri hangi gerekçeyle Şevval Sam'ı bu kategoride aday gösterdi diye?
Çünkü jürinin diğer branşlardaki adaylarına baktığınızda şöyle bir tablo çıkıyor karşınıza:
Jüri, son bir yıllık çalışmalarını dikkate alarak şarkıcıların branşlarını belirledi.
Ancak iş Şevval Sam'a gelince, nedense jürinin kıstası değişti.
Jüri yoksa Şevval Sam'ın 2010 yılında çıkardığı ve arabesk şarkılar okuduğu 'Has Arabesk' albümünü mü yok saydı?
Şevval, türkü söylemiyor mu?
Hem de süper söylüyor.
Şevval, yeri geliyor dört dörtlük bir Türk sanat müziği albümü çıkarıyor, yıl oluyor 'damardan arabesk şarkılar' albümü yapıyor.
Şevval'ın en son yaptığı da bu.
Hal böyleyken nasıl oluyor da jüri Şevval Sam'ı Türk Halk Müziği kategorisinde aday gösteriyor?
'İZMİR ÇETESİ' VE 'ETÖ'!
Star TV'nin yeni dizisi 'İzmir Çetesi', daha ekrana gelmeden mahkemelik olmuş.
Niye mi?
Nedeni şu:
Avukatı aracılığıyla İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'na dilekçe veren İzmirli mimar Cihat Kemal Pehlivanoğlu, “İzmir ve çete sözlerinin birbiriyle anılmasını içime sindiremi- yorum” demiş.
Çok sevdiğim şarkısında şöyle der Orhan Gencebay:
“Derdimi herkesten büyük sanırdım,
Meğerse ne dert çekenler varmış!”
Pehlivanoğlu'nun derdi, milyonlarca Türk'ün çektiğinin yanında vızıltı kalır.
Milyonlarca Türk de, tarihlerinin en önemli destanı olan 'Ergenekon'un Türkiye'nin en büyük ve tartışmalı bir davasının adı olarak anılmasını, 'Ergenekon'la 'Terör örgütü'nün yan yana gelmesini Pehlivanoğlu gibi içlerine sindiremiyorlar, ama “Destanımızın bu şekilde kirletilmesini istemiyoruz” diye başvurabilecekleri bir makam yok bu ülkede.