90'lı yılların ikinci yarısında efsane haline gelen ve dillere dolanan repliklere imza atan radyo programı Kaybedenler Kulübü'nün radyocuları Mete Avunduk ve Kaan Çaydamlı'nın hikayesi haftaya vizyona giriyor. Film, programın şöhretinin hızla yayılmasını, arkadaşlık ilişkilerini, tek gecelik ilişkileri ve tutkulu bir aşkı anlatıyor. Ne kadar sert gibi gözükse de aslında 90'lar gençliğinin yalnızlığını sosyolojik olarak izliyorsunuz. Kaybedenler Kulübü'nün oyuncu kadrosu ise çok sağlam; Nejat İşler, Yiğit Özşener, Rıza Kocaoğlu... Filmde Nejat İşler'in aşık olduğu Zeynep rolündeki Ahu Türkpençe ile filmde esas hatun olmanın inceliklerini konuştuk. Filmin deyimiyle, “Ekip film tedirginlikle sunar, pompalamaya hazır mısınız?“
* Senaryosunda 90'ların ruhu olduğu bir filmde rol almak nasıl bir duyguydu?
Filmin kadrosunda olup da o dönem bu programı dinlemeyen tek kişiyim. Müjdat Gezen Sanat Merkezi'ne girdiğim için devamlı tiyatro ile haşır neşirdim. Sabaha kadar provalar yapardık. Ben dinleyemiyordum ama iki gün sonra onları dinleyen birileri ne yaptıklarını anlatırdı. Enteresan geliyordu uzaktan. Devamlı ders çalıştığım inek dönemime denk geldi. Hayattan kopmuştum. Kaybedenler Kulübü kadrosuna dahil olunca internetten kayıtları dinledim.
* Esas karakterlerle tanışmışsınız. Peki, sesini dinledikten sonra kafanızda canlandırdığınız adamlarla mı karşılaştınız?
Fiziksel olarak farklı kişiler aklıma gelmişti. Senin, benim gibi insanlar gibi düşünmüştüm. Ama tanıştığımızda kişilik olarak çok farklı çıktılar. Enteresanlardı, bizden biraz daha ilerideler, çünkü çok dolular. Öyle olduklarını çaktırmıyorlar. Belki bu onları bu özel yapıyor. Hâlâ kendi inançlarını üzerinden yaşayan adamlar var dünyada...
* Okul dönemimde iyi ki hayattan kopmuşum diyor musunuz?
Evet, diyorum. Okulun ve tiyatronun bana kattığı çok şey oldu. Mesela okula ilk girdiğim yıl çok serttim. Katı kuralları ve köşeleri olan bir insandım. İnsan ilişkilerinde biraz geri kafalıydım. Kendi inandığım şeylere çok inanıyordum. Başkalarının dediklerine kulak kapatıyordum. İnandıklarım çok net ve kesindi. Sonra okul sayesinde bu noktalara geldim. En büyük değişimi kendimde yaşadım.
* Kaan ve Mete'nin söylemleri cesurdu. Şu an size cesur gelen hareket nedir?
“Biz hep gelişiyoruz” diyoruz ya, aslında daha çok bağnazlaşıyoruz. Kaybedenler Kulübü programı bu yıl olsa yapılamazdı. Hemen RTÜK müdahale ederdi. Filmin odak noktası özgürlük. Kimin ne yaptığına ya da ne düşüneceğine sen karışamazsın... Bu özgürlükler şimdi kısıtlanıyor. Bu adamlar bundan 10 yıl önce ne kadar özgür bir program yapıyorlarmış.
Standardın dışına çıktım oyuncu oldum
Herkes kazanmak istiyor artık. Kazanma kaybetme kodlarını bir açabilsek... Bu filmden sonra da hep konuştuk oyuncu arkadaşlarla, kim kaybeden kim kazanan... Ben standardın dışına çıktım. Üniversite de fizik bölümünü kazandım. Mutlu değildim ve bıraktım. Ardından tiyatro geldi. O yüzden de kazananım. Finalde Kaan bir süreç yaşıyor. O durumda Kaan mutlu mu değil mi? Mutluysa kazanan! Kaan ve Mete'nin programı bıraktığı için kaybeden olarak gösteriliyor. Oysa ki onların bu programları yapmaları bile kazandıklarının işareti.
Kadınlar serseri adamları her zaman sever
* Filmde radyocular, “İyi geceler sayın dinleyen sizinle yatmış mıydık?” diyor. Hayatınıza böyle diyen bir adamı sokar mıydınız?
İlk cevap tabii ki, hayır. Neden sadece bir sevgilim olsun diye, sürekli kadınlara “Sizinle yatmış mıydım?” diyen bir adamla beraber olayım ki? Ama aşk başka bir şey. Mantık gidince 'yapmam' dediğini bile yapıyorsun. Kalbin düşünüyor. Saçma sapan bir moda giriyorsun. O yüzden belki de çok güçlü aşk insanı bitiriyor. Kaan ve Zeynep'in arasında da öyle bir aşk var. Hem çok seviyorlar, hem de acıtıyorlar birbirlerini.
* Siz de aşık olduğunuzda dışarı ile bağınızı keser misiniz?
Aşık olduğumda her zamankinden daha güçlü hissediyorum. Sanki her şeyi yapabilirmişim gibi... Galiba hem o aşık olduğun kişi, hem de aşk olgusu, arkanda sağlam bir duvar oluşturuyor.
* Kaan ve Mete kadınların uzak olması gereken adamlar olduğundan, “Her
kadın böyle bir adama denk gelmiştir” diyecek miyiz?
Serseriler her zaman sevilir. Filmde kızların kategorilere ayrıldığı bölümler var. Ünlü bir simanın yanında bulunmanın önemli olduğunu düşünen kızlarla karşılaşacaksınız. Onlar böyle mutlular. Kaybedenler Kulübü'nde radyo programı yapanlarla beraber olarak kendini mutlu hisseden kadınlar... Hepsini anlıyorum.
* O kızların arasındaki tek esas kız da sizsiniz...
Zeynep diğer kızlardan farklı. Bunun sebebi, onları yüceltmek yerine kendi düşüncelerini söylemesi. Bunları içinde tutmuyor. Bir yandan da aşık oluyor. Kendi hayatı ve aşkı arasında kalmasına rağmen sağlam durmaya çalışıyor. Kaan sağlam duran bir kadınla karşılaşınca ne yapacağını şaşırıyor.
Nejat İşler beni ben onu tamamladım
* Oyuncu kadrosuna dair ön yargılarınız var mıydı?
Herhangi bir kaygım olmadı. Nejat İşler partnerim olduğu için daha çok onunla çalıştım. Nejat ile çok rahat çalıştık. Karşısındakine güven veren bir oyuncu. Kendinden emin ve sakin. Bu sayede karşılıklı çok rahat paslaşabildik. Bana kalırsa bir oyuncu için önemli olan partneri ile uyumlu olabilmesi. Dünyanın en muhteşem oyuncusu olsam karşımdaki iyi değilse iyi bir şey çıkmaz. Nejat beni, ben onu tamamlıyorduk. İkimiz de çok açık oynadık. Aynı şeyi tiyatro sahnesinde Emre Kınay ile hissediyorum. Sanırım oyunculuk açısından çok şanslı ve parlak bir dönemdeyim.
* Kaybeden bu insanların devam filminde ne olurdu?
“Zeynep'in intikamı”, diyoruz. Ama devamı olmaz.
Rıza Kocaoğlu'nun oynadığı karaktere çok güldüm. Bütün hayatını koltukta geçiren bir adam. Koltukta yemek yiyor, orada uyuyor... Film boyunca onu koltukta izleyeceksiniz. Öyle bir noktaya geldim ki, sadece Rıza'yı görmem yetiyordu ve devamlı gülüyordum.
Vatan