Ağır Roman'ın altında kaldılar...
Kolera Mahallesi'nde büyük bir sevinç ve telaş yaşanırken, televizyon izleyicileri de sevinçli bir telaş içindeydiler.
Öyle ya, ekrana yepyeni bir dizi geliyordu. Zaten Hazal gitmiş, Adını Feriha Koydum'un tadı kalmamış, dizinin adı bile değişmiş, Emir'in Yolu olmuştu.
Ali Kaptan gitmiş, Öyle Bir Geçer Zaman Ki, tuzsuz yemek gibi tat vermeye başlamıştı. Topu topu bir Muhteşem Yüzyıl vardı, Kuzey Güney ve Kayıp Şehir'i de unutmayalım. Karadayı, Lale Devri ve tabii ki Kurtlar Vadisi Pusu fanatiklerinin de hakkını yemeyelim. Bu dizileri sürekli takip edenler, doğal olarak, Ağır Roman Yeni Dünya'yı pek umursamadılar. Kendi dizileri vardı, Ağır Roman'dan onlara neydi...
Neyse, Gıli Gıli Salih’in oğlu Salih JR. beş sene sonra cezaevinden çıktı... Salih’in manevi annesi Tina, Salih’e ölümüne aşık Kara Leyla ve Salih’in Kolera’dan dostları Civa Necmi, Janti Metin, Zehir Ahu, Korsan İsmet, Kürt Memet ve mahalleli, Salih’i karşılamaya gittiler. Salih, Kolera’nın hasretle beklediği yeni kahramandı. Bu karşılama töreninin uzaktan da olsa bir de gizli bir ziyaretçisi vardı. Eylül, bir üniversitede öğretim görevlisiydi ve sosyolojik bir araştırma vesilesi ile tanıştığı Salih’ten inkar etse de etkilenmişti. Koleralılar'ı ilgi ile izlemeye başladı. Salih cezaevindeyken Kolera’da çok şey değişmişti. Koleralılar mahallelerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyaydılar. Salih JR. Kolera’ya dönünce ilk iş olarak ekibi topladı. Artık Kolera eski Kolera değil, dünya da eski dünya değil yeni dünyaydı...
Eee, ani bir kararla koleraya çare bulunamadı ve dizilerdeki salgın hastalık başgösterdi ve kolera tufanı, Kolera'nın da başını yedi.
Mahalleliye ne oldu bilmiyorum. Tina ne yapıyor? Vallahi haberim yok. Zehir Ahu'yu bulsam neler olduğunu soracakken, karşıma Eylül (Begüm Birgören) çıktı. Yüzü gözü şiş içindeydi. Dudakları uçuklamıştı. Ne oldu sana diyemedim. Kolera onu mahvetmişti. Sadece Salih Cunyır'ı sordum. Pis pis suratıma baktı, "Git işine benim derdim bana yeter" der gibiydi.
Sonra Tina'yı bulmak istedim...
Onun, "Benim en güzel olduğum yer tiyatro sahnesi" sözleri kulağımda yeniden çınladı: "Yeryüzünde en güzel olduğum yer; tiyatro sahnesi... Sahnede kusarken ya da ağlarken kendimi güzel hissediyorum..."
'Yabancı Damat'ın 'Antepli Feride'si, 'Fatmagül'ün Suçu Ne?' dizisinin 'Ebe Nine'si Sumru Yavrucuk; Star TV ekranlarında yayınlanan 'Ağır Roman: Yeni Dünya' dizisinde bu kez bambaşka bir karakterle, frapan, yürek yakan 'Tina' rolüyle ekrandaydı. Ama bu defa o da "Ağır" bir darbe aldı...
Sumru Yavrucuk, bundan sonra kürkçü dükkanına yani yeniden tiyatrosuna dönecek mi?
Böyle yaparsa haksız mı?
Tiyatrocular cefakardır ama tiyatro vefakardır. Gideni geri alır; "Gel, gel kim olursan ol, gel" der.
Mevlana gibi...
Paranın büyüsüne kapılıp, dizilerde oynayan tiyatro sanatçılarına derim ki;
Dizilerde oynarken de, aslınızı unutmayın, tiyatro yapmaya da devam edin.
Yoksa böyle Ağır Roman'ların altında kalırsınız... Oysa tiyatro eserleri öyle hafiftir ki!