AÇELYA ELMAS GERİ DÖNDÜ!
93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda verdiği mücadeleyle tarihe geçen Nene Hatun’un hayatı beyazperdeye aktarılıyor. 29 Ekim’de vizyona girmesi planlanan yapımın başrolünde ise kanseri yendikten sonra setlere dönen genç oyuncu Açelya Elmas var.
“Nene Hatun” filminde başroldesiniz. Yapımın konusunu sizden dinleyebilir miyiz?
- Filmimiz, farklı zamanlarda, aynı topraklarda yaşayan iki kadının hayat mücadelesini anlatıyor. Hem günümüzde hem de geçmişte yaşananları konu alıyor. Ben, henüz 20’li yaşlarındayken 93 Harbi’nde, Erzurum’da müthiş bir mücadele veren Nene Hatun’u canlandırıyorum. Ruslar Aziziye Tabyaları’na girince, kocası ona “Düşmanlar kapımıza dayanırsa, ilk önce çocuklarımızı öldüreceksin, sonra da kendini vuracaksın” diyor. Bir gün Nene Hatun’un ağabeyi ölüyor, bunun üzerine “Allah’ım çocuklarımı sana emanet ediyorum” diyerek eline baltayı alıp savaşa gidiyor.
Bu rolü kabul etmenizi sağlayan neydi?
- Ben tarihi hikayeleri çok seviyorum. Filmleri, hikayeleri, kitapları takip ediyorum. Bir de tarihte hep erkek kahramanlar ön plandadır ya, bizim filmimizde kahraman bir kadın. Hem tarihi bir hikaye içinde yer almak hem de bir kadın kahramanı canlandırmak söz konusu olunca, teklifi ikinci kez düşünmedim bile ve hemen kabul ettim.
KANSERİ ATLATTIM AMA HASTALIK KORKUM VAR
Bu rol için sizden önce başka isimler düşünülmüş. Ama çoğuyla yüzlerinde estetik olduğu için anlaşılamamış. Siz ise yüzünüze hiçbir estetik operasyon yaptırmadığınız için tercih edilmişsiniz. Doğru mu bu?
- Eğer bu tercih edilme nedenlerimden biriyse, ne mutlu bana! Ben zaten doğallığı ve makyajsız güzelliği seviyorum. Ama estetiğe de karşı değilim. Bir kadın aynaya baktığı zaman kendini güzel görmeli.
Çekimler sırasında Palandöken’e çıkılıyor, çok çetin hava şartları ve zorlu savaş sahneleri var. Bu şartlar sizi zorluyor mu?
- Aslında bu şartlarda çalışmak bana çok korkutucu geliyor. Çünkü ben beş sene önce lenf kanseri oldum. İlik nakli yapıldı. şimdi kanseri atlattım ama hâlâ hastalanma korkusu taşıyorum. Yine de aksiyonu seviyorum. Beş senedir kick boks yapıyorum. İki senedir de bir kanalda boks programı hazırlıyorum. Bir kadın polisi, dövüşçüyü, savaşçıyı oynamak kolay değil. Böyle roller çok nadiren gelir. Benim ruhum aksiyonla bütünleşiyor. Bu nedenle savaş sahnelerinde zorlanacağımı sanmıyorum.
NAZAR DEĞMESİN DİYE İLİŞKİMİ ANLATMIYORUM
İstanbul’da sizi bekleyen biri var mı?
- Olmaz olur mu, erkek arkadaşım var. Ama ondan ve ilişkimden fazla bahsetmek istemiyorum. Çünkü çok konuşulduğu zaman nazar değdiğine inanıyorum.
Son olarak, yer alacağınız başka projeler var mı?
- Formatı yurtdışında alınan bir yarışma programında yer alacağım. Kadrosunda çok ünlü sekiz isim yer alacak. Avşar Film’le de “Lale Devri” adlı bir dizi için konuşuyoruz. Çok zengin iki aileden biri iflas ediyor, ardından diğer aile daha da zengin oluyor. Dizi, bu ailelerin çocuklarının imkansız aşkını konu alıyor. Ayrıca iki sinema filmi için de görüşme halindeyim.
DÜŞÜNÜYORUM, DÜŞÜNÜYORUM İŞİN İÇİNDEN ÇIKAMIYORUM
Filmde Erzurum şivesiyle konuşuyorsunuz. Şiveye nasıl çalışıyorsunuz?
- Buradaki yerel tiyatrocularla çalışıyoruz. Aslında Erzurum halkıyla da sürekli iç içeyim ama yine de şive konusu beni çok zorluyor. Sesi boğazdan çıkararak konuşuyorlar. Ayrıca şiveyi duygulara oturtmak zor. Mesela o konuşmayla bir sevgiliye sarılmak hiç kolay değil. O duyguyu nasıl yakalayacağımı bilemiyorum. Düşünüyorum, düşünüyorum, işin içinden çıkamıyorum.
Hürriyet Gazetesi